Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu, “Terör saldırısında yaşamını yitiren vatandaşlarımızı saygıyla ve rahmetle anıyorum. 9 yıl önce gerçekleştirilen kanlı saldırı tarihimizin en acı olaylarından birisidir” dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu CHP Genel Merkezinde basın toplantısı düzenledi.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ulaş Karasu açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
Bugün 10 Ekim, Ankara Gar Katliamı’nın yıl dönümü. 10 Ekim 2015 tarihinde Başkent’imizin göbeğinde gerçekleştirilen terör saldırısında yaşamını yitiren 104 vatandaşımızı saygıyla ve rahmetle anıyorum. 9 yıl önce gerçekleştirilen bu kanlı saldırı, tarihimizin en acı olaylarından birisidir.
Bu katliam milyonların ruhunda, yüreğinde derin yaralar açtı. Katillerin, patlama malzemeleriyle binlerce kilometre yolu adeta elini kolunu sallayarak, hiçbir kontrole tabi olmadan geçtikleri ortaya çıktı. Ama saldırının sorumlularını yakalamakla, yargı önüne çıkarmakla yükümlü olanlar; “kokteyl örgüt” diyerek karartmayı seçti. 9 yılın sonunda; ne yazık ki, adalet tecelli etmedi! Genel Başkanımızın da dediği gibi “Bu cinayet aydınlandığında, Türkiye’de çok şey aydınlanacak. Ama bir dönem değişmeden bu ülkede bu cinayet, katliam aydınlanmayacak”
Bizim bu ülkeye, halkımıza sözümüz var! Herkesin bildiği, ama susup sakladığı ne varsa mutlaka gün yüzüne çıkacak! Er ya da geç tüm sorumlular cezalandırılacak, adalet yerini bulacak. Bu ülkeye gerçek adalet gelene kadar, adalet arayan tüm masum vatandaşlarımızın daima yanında olacağız. İşte o gün demokrasi kazanacak, barış kazanacak! Gar katliamında hayatını kaybeden vatandaşlarımızı bir kez daha rahmetle ve saygıyla anıyorum.
Basın toplantımızın sebebi, en temel haklardan biri olan internet hakkı. Ülkemizdeki 75 milyon vatandaşımız internet kullanıyor. Yani nüfusumuzun yüzde 87,1’i evinden, işyerinden, telefonundan interneti kullanıyor. Bu hizmetin kaliteli, güvenli ve uygun fiyattan sağlanması gerekirken, ülkemizde maalesef bu şekilde işlemiyor. Bakın ülkemiz, bugün internet hızında 161 ülkeden 106’ncı sırada. AKP iktidarı 21 Aralık 2017’de ‘100 Mb internete çıkacağız’ diye bir hedef koymuştu. Bu hedefin üzerinden tam 7 yıl geçti. O hedefi koyan, dönemin bakanı Ahmet Arslan’ın üzerinden tam üç bakan değişti. Ama Türkiye’nin internet hızı hala 42 megabit. Dünya genelinde internet hız ortalaması 85 Mb ama bizde 42. Yarısı bile değil. Ülkemizden yavaş interneti kullanan ülkeler Venezuella, Bangladeş gibi ülkeler. Mobil internet hızında ülkemiz Güney Afrika, Arnavutluk, Surinam, Moldova gibi ülkelerin ardından geliyor. Bakın arkadaşlar Picodi Türkiye’nin verilerine göre ülkemizde 100 Mbps internetin ortalama aylık bedeli 12.7 Euro (Güncel kurla 483 lira) buldu. Dünyada en pahalı internet, aylık 100 Mbps kullanımın 75.1 Euro ile Norveç’te.
Ama gelir düzeyinin en yüksek olduğu ülkelerden başında gelen Norveç’te internet hızı ülkemizin yaklaşık 3 katı.
Peki böyle bir ortamda AKP iktidarı ne yapıyor? Altyapı yatırımları mı? Hayır! Bakın, 2005 yılında özelleştirilerek peşkeş çekilen Türk Telekom’un 2022 yılındaki fiber uzunluğu 403 bin 301 kilometreydi. 2023 yılında ise sadece yüzde 8,2 arttı ve 436 bin 569 kilometre oldu. 2023 yılı sonu itibarıyla tüm işletmecilerin toplam fiber uzunluğu ise yaklaşık 562 bin km. Altyapıya yatırım yapmayan şirketler ne yaptı? Tarifelerle oynayarak zam üstüne zam yaptı! Bugün taahhüt süresi dolan vatandaşlar; paket yenileme işlemleri sırasında yüzde 300’ü bulan zamlarla karşı karşıya. Hatta, daha önceki yıllarda 24 ay olan tarife taahhüt süreleri, 12 aya indirildi. Ödenen tarife paketlerinin üzerine, daha önce çoğu ücretsiz olan pek çok uygulamalara da para ödemeye başladılar.
Bakın, 2020’de aylık 300 TL olan 4 kişilik bir ailenin iletişim harcaması, 2021’de 353 liraya, 2022’de 442 liraya, geçen yıl 745 liraya çıktı. Bu yıl ise 2 bin 350 lira oldu. Ama Türk Telekom’un CEO’su “damacana hesabı” yaparak “internet sudan ucuz” deme cüretini gösterdi! Asgari ücretin 17 bin, En düşük emekli maaşının 12 bin 500 lira olduğu ülkemizde. Rahat odasında oturan CEO, Bir parça haysiyeti, bir parça onuru olsa bu cümleleri kurabilir mi? Dünyanın en yavaş, en kalitesiz internetini sunuyorlar. Sonra da böyle ahkam kesiyorlar! Bakan efendi de çıkıyor, “İnternet ve cep telefonu faturalarını serbest piyasa belirliyor. Düzenleyici yetkimiz yok.” Diyor!
Peki halkı kim koruyacak o zaman?
Düzenleyici yetkiniz yoksa siz neden o koltuktasınız?
Değerli arkadaşlar; telekomünikasyonda uygun fiyatlar ancak rekabetçi pazar ve güçlü bir altyapıyla mümkün olabilir. Türk Telekom dışında kalan, altyapı yatırımı yapmak isteyen alternatif işletmecilerin önüne engel üzerine engeller çıkarılıyor. Benzer şekilde mevcut altyapının da alternatif işletmeciler tarafından kullanmasına ve üzerinden yeni hizmetler sunulmasına da izin verilmiyor. İşine gelince ev kirasına % 25 sınırını getiren iktidar, Türk Telekom’u babalar gibi satan bu iktidar, vatandaşın en temel hakkı olan internet için adım atmıyor!
Tam bir AKP’ye yakışan anlayış; Her şeyin sahibi, ama hiçbir şeyden sorumlu değil! İşte bu sorumsuz bakan, bir başka sorumsuzluğa daha imza attı. İfade ve internet özgürlüğü alanında yayın yapan Free Web Turkey sitesi, 9 Eylül’de Türkiye’deki resmi kurumlarda kaydı olan 108 milyon vatandaşın kişisel verilerinin çalındığını iddia etti. Aslında bu yeni bir iddia değildi.
Ben, 18 Aralık 2023 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Ulaştırma Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinde bunu bakanın gözünün içine baka baka söyledim. “Vatandaşımızın kişisel verileri telegramda, panellerde 200 liraya satılıyor” dedim. “Hangi önlemleri alıyorsunuz” diye sordum. “İsterseniz sizin kişisel verilerinizi hemen buradan açıklayabilirim” dedim. “Vatandaşın bilgileri sanal teröristlerin elinde; Derhal önlem alınması gerekiyor” dedim. Kozmik Odası’nı teröristlere açan hükümetin sorumsuz bakanı ne yaptı? Tek kelime dahi etmedi! Sustu. Sonra ne oldu? Az önce sözüne ettiğim haberi gazeteci arkadaşlar beyefendiye sordular; “Pandemi döneminde sızıntı oldu” dedi.
Sonra ne oldu?
Sonra yine sustu.
O sustu, asıl sorumlu olan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu yani BTK da sustu. Ama Fadasız Göbels’in Başkanlığı’ndaki, adıyla müsemma Dezenformasyonla Mücadele Merkezi” açıklama yaptı; herhangi bir veri sızıntısı olmadığını savundu. Elbette dezenformasyon, terör örgütlerinin oksijen kaynağıdır. Tüm terör örgütleri yalanı, hedeflerini gerçekleştirmek için bir silah gibi kullanırlar. O zaman doğru bilgileri şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşmak da bakanlığa düşer. Bugüne kadar böyle bir şey olmadı. Ama Bakan çıktı, “Pandemi dönemi böyle bir şey konuşuldu ve kapandı” dedi.
Bu o kadar basite alınabilecek bir konu mudur?
Konuşulunca sorun da ortadan kalkıyor mu?
Hayır arkadaşlar; Bu tam da bir milli güvenlik sorunudur!
Bakan yine konunun üzerini kapatmaya çalışırken, 4 Ekim’de 19 yaşındaki iki genç kadın göz göre göre vahşice katledildi. Sonra bir kez daha defalarca söylediğimiz şu gerçek görüldü ki; kişisel verilerimiz sanal platformlarda ortalığa saçılmış. İşte biz de tam bunu söylüyoruz: Bu iktidar, bu bakanlık kişisel verilerimizi koruyamıyor! Hatırlayın önceki İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bir gazeteciyle sohbet ederken telefonunda yüklü bir uygulamayı tanıtmıştı. ‘KİM’ diye adlandırılan bu uygulama üzerinden akıllı telefonundan fotoğrafı çekilen kişinin 2 saniye gibi kısa bir sürede kimliğinin tespit edebildiğini söylemişti. Peki o uygulamanın akıbeti, hangi mevzuata göre insanların kişisel bilgilerine erişebildiği, bilgileri depolayıp depolamadığı sorularına ne oldu?
Bu bilgileri kim nerede, hangi amaçla kullandı? Ya da hala kullanıyor mu? Bilmiyoruz! Ama bakanlık yine işin kolayını bulmuş, sorun mu çıktı; erişime kapatıver gitsin! Dün milyonlarca vatandaşın kullandığı instagramı kapatanlar; Çin’de, Kuzey Kore’de, Ürdün’de olduğu gibi oyun sitesi robloxu, watpad’i kapatanlar, bu kez de milyonlarca kullanıcısı bulunan mesajlaşma uygulamasını kapattılar. Çocuklarımız tacize, şantaja uğrarken hayvanlara işkence ve katliam görüntüleri paylaşılırken hiçbir şey yapmayan bakan, emniyet güçleri ile bilgi paylaşmadığı için bu platformun kapatıldığını söylüyor. Akıl alır gibi değil!
Demek bakanın bu uygulamaların içeriğinden hiç haberi yok! “Kapatalım gitsin” mantığıyla bu sorunlar çözülemez! Bilişim suçlarıyla ilgili yetkinlikler çoğaltılmalıdır. Bu konudaki birimler çoğaltılmalı, takip ve denetim mekanizmaları arttırılmalıdır. Yapanlar, nerede olursa olsun tespit edilip; hiç gözünün yaşına bakmadan suçlulara kalıcı ve caydırıcı cezaları verilmelidir. Dün robloxu kapattınız, bugün discord çıktı! Bugün discord’u kapattınız yarın başka bir isim çıkmayacak mı? Bu tür uygulamaları kapatırsan, kullanıcıları dağılmalarını sağlayacaksın, ama başka bir platformlarda toplanmalarını sağlamayacak mısın? Hazır yerleri belliyken, tek tek neden ayıklamıyorsun! Bir uçtan diğer uca takibini sağlayıp, suç işleyenlerini yargı önüne çıkmalarını sağlamıyorsun! Ama bunu yapmıyorlar. Kolay çözümü bulmuşlar, vatandaşın gözünü boyamak için kapatalım gitsin! Bugün, tüm bunlarla ilgili Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda da bulundum. Sorumsuz Bakan derhal çıkıp 85 milyon vatandaşın kişisel verilerinin nasıl sızdığını, bu verileri kimlerin nasıl ve hangi amaçlarla kullandığını, kişisel verilerimizi hukuka aykırı olarak paylaşan, yayanları tek tek kamuoyuna açıklamak zorundadır. Eğer bunu yapmıyorsa, o koltuğu bir an önce terk etmelidir!