Kayseri’de 3 yıl önce bulunup, Bilim Merkezi’ndeki temizlik sonrası birçok parçası tamamlanan 7,5 milyon yıllık kaplumbağa fosili, ayaklandırılarak Paleontoloji Müzesi’nde sergilenecek.
Kocasinan ilçesinde çobanlık yapan Murat Adıyaman, 2017’de Taşhan Mahallesi’ndeki Yamula Barajı kıyısında bir kemik parçası buldu. Çobanın durumu bildirmesi üzerine bölgede kazı yapıldı. Kazılar sonucu bölgede fil, zürafa, at ve gergedana ait 7,5 milyon yıllık fosiller bulundu. Devam eden kazılarda, 2020’de ilk kez 7,5 milyon yıllık kaplumbağa fosiline rastlandı.
Ekipler, 4 gün süren çalışmanın ardından kaplumbağayı gün yüzüne çıkardı. Fosiller alçı ceket yöntemi ile çıkarılıp, Kayseri Bilim Merkezi’nde incelemeye alındı. Merkezdeki temizliğinin ardından birçok parçası tamamlanan 7,5 milyon yıllık kaplumbağa fosili, ayaklandırılarak Türkiye’nin ilk ve tek olan ve yapımı süren Kayseri Paleontoloji Müzesi’nde sergilenecek.
‘BARAK SULARININ ÇEKİLMESİ İLE ORTAYA ÇIKTI’
Uzman Paleontolog Hüseyin Bozkurt, “2018 yılında Prof. Dr. Okşan Başoğlu Bilimsel Danışmanlığı’nda Yamula Barajı Fosil Lokaliteleri kazılarında, çeşitli hayvanların fosillerine rastlanmıştı. Bunlar; zürafalar, gergedanlar ve fillerdir. Şu an 5 çeşit filimiz olduğu düşünülüyor. Bu fosillerinin tama yakın olması, yerli ve yabancı basında ses getirmişti. 2020 yılının Ağustos ayında, kazılarımızda ilk defa kaplumbağa fosiline rastlamıştık. Kaplumbağanın yanı sıra aynı yıl içinde zürafa ve gergedan fosilleri de bulunmuştu.
Kaplumbağa fosilinin bulunması, envantere bilimsel bir anlam katmıştı. Çünkü kaplumbağaların fosil lokalitelerinde bulunması zor bir durum. Çok az bulunuyor. Özellikle bu tamlıkta bulunması, Kayseri Yamula Barajı lokalitelerinin önemini gösteriyor. Kaplumbağa, Yamula Barajı’nın sularının çekilmesi ile ortaya çıktı” dedi.
‘FOSİLİ RÜZGAR VE GÜNEŞTEN KORUMAMIZ GEREKİYOR’
Kazılarda uygulanan teknikler hakkında da bilgi veren Bozkurt, “Kazılarımızda ilk olarak bulduğumuz fosilin üzerini açıyoruz. Sonrasında güneşten korunmak için gölge bir alan yapıyoruz. Fosiller nem barındırdığı için bu nemin kaybolması, fosilin ufalanması ya da toz olması anlamına gelir. Fosili öncelikle rüzgar ve güneşten korumamız gerekiyor.
Kaplumbağa fosilini de aynı işlemlerden geçirdik. Sonrasında kimyasal ürünler, yapıştırıcılar ve çeşitli karışımlar uyguladık. Kaplumbağa fosili, kırıklara sahip olduğu için alçı ceket dediğimiz yöntemle çıkardık. Bilim merkezine kadar sağlam bir şekilde getirdik. Sonrasında alçı ceketten çıkarma işlemini gerçekleştirdik ve şu an koruma altına aldık. Fosillerimizi havalı kompresör uçları ile temizliyoruz” diye konuştu.
‘NESLİ TÜKENMEMİŞ BİRKAÇ HAYVANDAN BİRİ’
Kaplumbağa fosilinin ayaklandırılarak müzede sergileneceğini aktaran Bozkurt, şöyle konuştu: “Kaplumbağalar, dünya üzerinde nesli tükenmemiş birkaç hayvandan birisidir. Yaklaşık 200 milyon yıldır nesillerini sürdürüyorlar. Kaplumbağalar her ne kadar yavaş diye adlandırılsalar da evrimleri de yavaş gerçekleşir. Günümüze çok fazla değişmeden gelmişlerdir. 200 milyon yıl öncesindeki kaplumbağa ile günümüz kaplumbağası arasında çok fark yok.
Bu yüzden kaplumbağalara yaşayan fosiller diyebiliriz. Bizim bulduğumuz kaplumbağa geç miyosen dediğimiz 7,5 milyon yıl öncesine tarihlendiriliyor. Geç miyosen dönemi 7,5 milyon yıla tarihlendirilen kaplumbağa fosilimizin, temizlik aşamaları bittikten sonra ayaklandırma çalışmaları ile Kayseri Paleontoloji Müzesi’nde sergilenecek.”