Bir yıl ilaç tedavisi görmesine rağmen şikayetleri geçmeyen 43 yaşındaki Uğuzyerli’nin akciğer atardamarında 7 santimlik tümör olduğu ortaya çıktı.
Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Bedrettin Yıldızeli, “Pulmoner anjiyosarkom dediğimiz bu hastalık çoğu zaman astım ve KOAH ile karışıyor, nadir görüldüğü için çok zor teşhis ediliyor ve hastalar maalesef kaybediliyor. Bu hastamızın şansı, çok geç kalmadan uzman bir merkeze başvurmuş olmasıydı. 6 ay sonra gelmiş olsaydı, muhtemelen tümör akciğere yayılacaktı ve tedavi şansı kalmayacaktı” dedi.
İstanbul’da esnaf olarak çalışan Taner Uğuzyerli’nin, yaklaşık 1 yıl önce aniden başlayan nefes darlığı şikayeti ile hayatı alt üst oldu. İkinci kattaki evine çıkarken dahi üç dört kez dinlenmek zorunda kalan Uğuzyerli, doktora gittiğinde astım olduğu söylendi ve ilaç tedavisine başlandı. Ancak şikayetleri geçmeyince bu kez uzman bir merkeze başvurmak istedi ve Yedikule Göğüs Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gitti.
Yapılan incelemelerde Uğuzyerli’nin şikayetlerinin astımdan değil, akciğer atardamarını tıkayan 7 santimlik tümörden kaynaklandığı anlaşıldı. Acilen ameliyat olması gereken Uğuzyerli, üç hafta önce Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Bedrettin Yıldızeli ile Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Serpil Taş’ın başında bulunduğu bir ekip tarafından gerçekleştirilen ameliyat ile tümörden kurtuldu.
“HASTALAR ÖLDÜKTEN SONRA DOĞRU TEŞHİS ALIYOR”
“Pulmoner anjiyosarkom” adı verilen ve akciğer damarından kaynaklanan bir tümör olan bu hastalığın çok nadir görüldüğüne işaret eden Prof. Dr. Bedrettin Yıldızeli, “Bu tümörler akciğer kanseri ya da kalp kanseri değildir. Akciğer atardamarından (pulmoner arter) köken alır. Bunun nadir görülmesinin bir sebebi de hastaların maalesef çoğunun öldükten sonra otopsilerde tanı almasıdır.
Çünkü bu hastalık astıma, KOAH’a, kalp krizine ya da pulmoner emboli hastalıklarına benzer ve hastaların çoğuna bu yönde tedaviler uygulanır. Çünkü hem hastanın kliniği hem de radyolojik görüntüler, bu hastalıklarla da uyuşur. Hastalar eğer bu konuda uzman bir merkeze giderse doğru tanıyı alırlar. Biz de bu hastada normal rutin grafiler dışında çekilmiş, yani tomografi vs’nin dışında, Pet CT özel bir metotla yaptığımız görüntüleme ile şüphelendik. 700’ü aşan vaka tecrübemiz de tümörlü vakaları daha hızlı ayırt edebilmemizi sağladı” dedi.
TEDAVİYE RAĞMEN DÜZELMEYEN NEFES DARLIĞINA DİKKAT
Bu konuda uzmanlaşmamış merkezlerde akciğer atardamarı tümörlerinde akciğerin de bir kısmının alındığını ve bunun da tedavide yerinin olmadığını söyleyen Prof. Dr. Yıldızeli, şu uyarılarda bulundu: “Bu hastamızın şansı, bizim merkezimize gelmiş olması aslında. Çünkü normalde başka bir yerde bu hastanın akciğerinin tamamını alabilirlerdi. Oysa bu tümörün tedavisi akciğer kanseri gibi değil. Akciğere hiç dokunmayız biz.
Tamamıyla akciğer damarını temizliyoruz. Bundan sonra da tamamlayıcı olarak kemoterapi tedavilerini alır hasta. Nükslerinin olmaması için de bir süre takip edeceğiz bu hastamızı da. Dolayısıyla burada en önemli şey, astım, KOAH veya başka bir akciğer hastalığı teşhisi alıp tedaviye rağmen şikayetler geçmezse mutlaka altta yatan başka bir hastalık olabilir. Nadir olarak nedenlerden biri de bu sarkomdur.”
“6 AY SONRA GELSE TÜMÖR YAYILMIŞ OLACAKTI”
Taner Uğuzyerli’ye ‘pulmoner endarterektomi’ ameliyatı yaparak tümörünü temizlediklerini söyleyen Prof. Dr. Yıldızeli, sözlerini şöyle noktaladı: “Bu hasta şayet zamanında tedavi almasaydı, bir süre sonra pulmoner hipertansiyon dediğimiz tabloya bağlı olarak ileri kalp yetmezliği gelişecekti. Bununla ilgili ilaçlar alacaktı ama işe yaramayacaktı.
İkincisi de bu bir tümör ve uzak organlara sıçrama riski var. Hastamızın şansı, şu an akciğeri de dahil hiçbir organda tümör tutulumunun olmaması. Ama 6 ay, 1 yıl sonra gelseydi hem akciğerin kendi içinde, hem başka organlarda metastazlar görecektik. O zaman da yapacağımız ameliyatın zaten hiçbir faydası olmayacaktı. Çünkü metastatik tümör hastalarının sağ kalımı 1 yıldan az oluyor. Erken evrede geldiği için, uzak metastaz olmadan tedavi edildi.”
AMELİYATTA VÜCUT SICAKLIĞI 18 DERECEYE DÜŞÜRÜLDÜ
Halk arasında akciğer damar pıhtısının temizlenmesi ameliyatı olarak bilinen ‘pulmoner endarterektomi’ prosedürünü 2010 yılından bu yana yaptıklarını anlatan Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Serpil Taş ise “Genelde bu tip hastalarda bacak damarında oluşan pıhtı, akciğer damarının içine atar ve hastada şiddetli nefes darlığı, tıkanıklık, kanlı balgam gibi çok ciddi şikayetlere neden olur. Ancak bu belirtiler sadece pıhtıdan değil, bazı tümöral olaylardan da kaynaklanabiliyor. Biz bunu ameliyat için çatığımızda görebiliyoruz. Taner Bey’in de pulmoner anjiosarkom denilen ve pulmoner kapaktan köken alan tümörle, kalbinin sağ tarafının çıkım yolu tamamen kapanmıştı.
Ayrıca tümör parçaları akciğer damarlarını da tıkamıştı. Bu da hastada, akciğer hipertansiyonu dediğimiz duruma neden olur ve bu da bir süre sonra sağ kalp yetmezliği ve kısa sürede maalesef ölümle sonuçlanabilen olaylara yol açar. Hastamıza, vücudun 18 dereceye kadar soğutulduğu, kalp-akciğer dolaşımının tamamen durdurulduğu bir operasyonla akciğer damarlarının açılıp temizlendiği bir ameliyat yaptık. Ciddi ve zor bir ameliyattı ama gayet iyi atlattı” şeklinde konuştu.
“BİR YIL BOYUNCA YANLIŞ TEDAVİ GÖRMÜŞÜM”
Geçirdiği zor bir ameliyatla sağlığına tekrar kavuştuğunu söyleyen Taner Uğuzyerli, bir yıldır yanlış tedavi gördüğünü söyleyerek şunları anlattı: “İkinci katta oturuyorum. Eve üç kere dinlenerek zar zor çıkıyordum. Nefes darlığı şikayetlerim hayatımı çok olumsuz etkiliyordu. Doktora gittim, önce astım teşhisi koydular. İlaç verdiler ama şikayetlerim geçmeyince göğüs hastanesine gittim. Yedikule’den randevu alıp orada yeniden muayeneye girdim.
Filmlerim, gerekli tetkiklerim yapıldı ve buraya (Koşuyolu) sevk edildim. Kalpten akciğere giden damarda kitle olduğu söylendi. Aslında 1 yıllık bir konuymuş ama anlayamamışız işte. Dükkanımla evimin arasında iki sokak var. İki kere dinlenerek işe gidip geliyordum, çalışamıyordum. Sağ olsunlar Açtılar tıkalı damarımı. Şimdi rahat bir nefes alıyorum.”