Son 7 haftada 9 puan kaybı ve Fenerbahçe taraftarının üzüntüsü… Ben, bir Fenerbahçe taraftarı olarak hayıflanıyorum. Benim gibi milyonlarca Fenerbahçe taraftarı da bir o kadar kahroluyorlar.
Çünkü biliyorduk ki; Trabzonspor ve Abdullah Avcı hiç puan kaybetmeden sezon sonuna kadar bu performansı sürdüremezlerdi. Ve düşündüğümüz gibi de oldu. 7 haftada 9 puan kaybetti Trabzonspor. Emin olun eğer ki Fenerbahçe bu 7 haftayı minimum puan kaybıyla kapatsaydı, aradaki puan farkının azalmasından dolayı strese girecek olan rakip, önümüzdeki haftalarda puan kaybetmeye devam edecekti. Çünkü hem Trabzonspor hem de Abdullah Avcı daha önce bu tarz yarışlarda paniğe kapılıp şampiyonlukları kaptırmıştı.
Dünkü maça gelecek olursak. Aslında oyun olarak takımda çok da fazla bir değişiklik yoktu. zaten öyle olmasa, son 14 maçta galip gelememiş, son 3 maçta gol dahi atamamış olan Altay maçın ilk iki dakikasında iki defa bizim ceza sahamıza gelemezdi. Sonrasında da golü attılar. Bizim ise gole kadar sadece bir tane isabetli şutumuz vardı.
İsmail Hoca’ya fazla eleştiri yapılamaz çünkü daha takımın başında olalı bir hafta olmadan iki tane maça çıktı. Bu kadar az sürede bir teknik adam takıma ne kadar şey verebilir ki ? Çok sıkışık bir fikstürde devraldı takımı. Bu hafta sonu maç var, hemen ertesinde de kupa maçı. Umarım bu iki maçı da galip bitiririz ve hocanın eli güçlenir. Ve takımın da kendine güveni gelir. Ama benim sezon başından beridir, hatta geçen sezon da dahil olmak üzere savunduğum bir konu var.
Bu takımın ceza ve sakatlık olmadığı sürece üç maç üst üste aynı on birle maça çıkması lazım. Ne yazık ki bunu bir türlü başaramıyoruz. Öyle olunca da takımdaki futbolcular birbirlerini tanıyamıyorlar. Futbolda takımın birbirine alışması, aynı dili konuşması en önemli konuların başında gelir. İlk yarı sahaya çıkan on bir ne kadar yanlışsa, ikinci yarıdaki kadro bir o kadar doğruydu.
Osayi’den bir bek olmayacağı gün gibi aşikarken biz biraz da bek yoksunluğundan onu hep bekte denedik. Dün bir kez daha ortaya çıktı ki Osayi eğer ki açık oynarsa önemli bir silah oluyor. Keşke son vuruşları, ortaları ve oyun zekası biraz üst seviyelerde olsaydı. Keza Ferdi de bu sezon büyük aşama gösterdi. Hem fizik hem de oyun olarak. Nereye koyarsanız koyun sırıtmıyor. Ama onun da asıl mevkisi kanatların önü veya orta sahanın hücum tarafı.
İlk yarı o da sağ açık olarak çok önemli işler yaptı. Keşke sezon başında doğru düzgün iki tane bek alınsaydı. Hem bu oyuncuları doğru yerlerde kullanır ve onların performansını yükseltirdik hem de Serdar Dursun ve Berisha gibi hava topu hakimiyeti iyi olan iki futbolcudan çok daha fazla gol katkısı görürdük. İç saha maçlarında çok etkili olacağını savunduğum Serdar dün de kilidi açan adam oldu. Ceza sahasına ne kadar çok orta gelirse bu tarz futbolcunun atacağı gol sayısı o kadar çok olur. Son 12 maçta 7 gol 2 asistle oynadı ki; bu aslında çok kötü maçlar çıkaran bir takımda çok iyi bir istatistik. Maçın skor anlamında en önemli kazancı İrfan oldu aslında. Bir gol, bir asistle oynadı ve takımının galip gelmesini sağladı.
Kaldı ki çok da iyi bir oyun, en azından Başakşehir’de oynadığı güzel oyunlardan birini oynamadı. Sadece biraz silkelenmiş gözüktü. İyi bir İrfan’ın neler yapabileceğini bu taraftar çok iyi biliyor. O yüzdendir ki sürekli onu eleştiriyorlar. Çünkü top ayağına çok yakışıyor. Çok sakin, teknik, zeki ve lider özellikli bir oyuncu. Biraz konsantre olsa, takım ona biraz uysa ve iyi bir teknik direktör ve taktik anlayışla lige damga vurur. Onu da Mesut’u da maçlarda serbest oynatmak lazım. Sağ ya da sol kanada hapsetmemeliyiz. Ve takımın liderliği verilmeli.
Emin olun böyle yapılırsa müthiş işler başaracaktır. Ve tabi ki Kim Min Jae de yine her zamanki gibi mükemmel bir performans gösterdi. Golde ofsatı bozması ve topun da ayağına çarpıp kaleciyi yanıltması bir iş kazası olarak görülmeli. Bu iki pozisyon dışında maç boyu yine yerinde ve doğru müdahalelerle, atakları daha başlamadan bitirdi.
Crespo’ya ayrı bir parantez açmak gerekir. Geldiğinde çoğu taraftar neden alındı ki ? diye düşünmüştü. Hatta Portekiz İkinci Ligi’nde geçtiğimiz sezonun en iyi futbolcusu seçildiği söylendiğinde herkes kuşkuyla bakmıştı. Ama geldiğinden beri sürekli üstüne koyarak oynuyor. Galatasaray maçında attığı ve galibiyeti getiren golle kahraman olan futbolcu, hırsı, mücadelesi, sahada ayak basmadık yer bırakmaması ama bunun yanında akıllı ve teknik oyunuyla da daha şimdiden tüm taraftarların gönlünü kazanmış durumda.
Hele ki Serdar Dursun’un golünden sonraki sevinci sosyal medyada taraftar sayfalarının hepsinde paylaşıldı. Opta verilerine göre geçtiğimiz sezon Portekiz ikinci liginin en çok çalım atan ve en fazla ikili mücadele kazanan futbolcusu olduğunu her maç bize hissettiriyor. Umarım takımın kalan kısmı da bu oyuncuya ayak uydururlar ve sezonu Türkiye Kupası’nı almış ve UEFA Konferans Ligi’nde destanlar yazmış bir şekilde kapatırız.