Türkiye, Çin, Yunanistan, İtalya, İran ve Portekiz’den bilim insanları, deprem öncesinde yer altında meydana gelen akışkan ve gaz jeokimyasındaki değişimlerin farklı parametrelerle izlenerek, sonuçların deprem tahmininde kullanılması amacıyla proje başlattı.
6 ülkeden bilim insanları; Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’ne (UNESCO) bağlı Uluslararası Jeoloji Programı (IGCP) desteğiyle deprem öngörülebilirliğine ilişkin proje başlattı. Çin Deprem İdaresi’nin liderliğinde yürütülen projede Türkiye’den Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Galip Yüce ve Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nazan Erik Yalçın yer aldı. ‘Sismotektonik bölgelerde akışkan jeokimyası: oluşum modeli ve bunun deprem öngörüsüne uygulanması’ isimli projenin 5 yıl sürmesi hedefleniyor.
Proje yürütücülerinden Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Galip Yüce, Uluslararası Jeolojik Kökenli Risklerin Azaltılması Topluluğu’nun üyesi olduğunu da belirterek, projede aynı amaç doğrultusunda farklı ülkelerden bilim insanlarının veri paylaşımında bulunduğunu ve ileride uluslararası ortak bir proje geliştirmek amaçlı çalıştıklarını söyledi. 13 Ekim Uluslararası Doğal Afet Risklerinin Azaltması Günü’ne de dikkat çeken Prof. Dr. Yüce, “Deprem yeraltında oluşan kırıkların, oynamalarla yer değiştirmesi ile ortaya çıkıyor ve hem mal hem can kayıplarına yol açıyor. Dolayısıyla bu çalışmaların temel amacı; deprem öncesinde ortaya çıkabilecek kimyasal bir takım değişimlerin, akışkan jeokimyasındaki ve gaz jeokimyasındaki değişimlerin izlenmesidir” dedi. Depremlerin önceden belirlenebilirliğinin dünyada ve Türkiye’de şu an için mümkün olmadığını aktaran Yüce; buna karşın bilim insanlarının çalışmaya devam ettiğini ve edeceğini de söyledi.
‘VERİLERİ DAHA İLERİYE GÖTÜRMEYE ÇALIŞIYORUZ’
Proje içerisinde konuya yönelik diğer ülkelerde yürütülen bilimsel çalışmaların izlendiğini ve verilerden yola çıkarak depremlerin önceden belirlenebilir olup olmadığını araştırdıklarını belirten Prof. Dr. Yüce, “Geçen ay Çin Bilimler Akademisi ve Çin Deprem Araştırma Enstitüsü’nün idaresinin de katıldığı bir programda çevrimiçi davetli olarak sunum yapmıştım. Her ay bir başka proje paydaşı bu tür sunumları yapıyor. İleriye dönük uluslararası bilimsel bir araştırma projesi çıkarabilir miyiz ona bakıyoruz.
Deprem öncesinde yer altında oluşan jeokimyasal değişimlerin izlenmesi belli alanlardaki aktif faylar üzerine kurulan gerçek zamanlı, çevrimiçi istasyonlarla mümkün. Çin’de Eylül 2023’te yaşanan bir deprem öncesinde yer altında bulunan bazı değerlerde değişimler görüldü. Hidrojen, karbondioksit, radon gazı gibi gazlar izlenerek deprem öncesindeki pik değerleri değerlendiriliyor. Biz de bu verileri acaba nasıl daha ileriye götürebiliriz bunun üzerine çalışıyoruz. Ama şu an için depremleri önceden kestirmek mümkün değil. Bütün bilimsel verilerin multidisipliner anlayışla bir araya getirilmesi ve çalışılması gerektiğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.
‘YER ALTI SULARINDAKİ DEĞİŞİKLİKLER ÖNEMLİ’
Daha önce Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde çalışırken Eskişehir civarında bulunan aktif Eskişehir-İnönü Fayı üzerine bir civarında Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu destekli bir çalışmada yer aldığını ifade eden Prof. Dr. Yüce, “Eskişehir civarında 5 adet gerçek zamanlı ve sürekli izlenebilir istasyonlar kurarak, 10 parametreyi izledik. Elde ettiğimiz birkaç anomali deprem öncesinde dikkatimizi çekti. Bununla ilgili makalelerimiz, raporlarımız var. Ama bir yerde aktif fay veya segmentler üzerinde yer alan yer altı sularında deprem öncesindeki değişikliklerin sistematik olarak izlenmesi, görülmesi önemlidir; yani bugün deprem oldu, öncesinde bunu gördük, 5 yıl 10 yıl sonra da aynı yerde, aynı büyüklükte bir deprem olduğunda aynı veriyi göremeyebiliriz” değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Yüce, o sebeple yer altındaki karmaşık jeolojik yapıyı çok disiplinli olarak anlamaya çalıştıklarını belirtti.