Edirne’nin 2. Bayezid Külliyesi ve Sağlık Müzesi’nde Yahya Baba Mutfağı’nda 5 asırlık ikram geleneği devam ediyor
Edirne’de, 2. Bayezid Külliyesi ve Sağlık Müzesi’nin, geçen yıl ziyarete açılan imaret müzesinde, ‘Yahya Baba Mutfağı’nda hayırseverlerin getirdikleri erzakla günde 3 öğün çıkan yemekle 5 asırlık ikram geleneği devam ediyor.
Edirne’de, geçen yıl Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın katılımıyla, UNESCO Dünya Kültür Mirası Geçici Listesi’ndeki, ödüllü 2. Bayezid Külliyesi ve Sağlık Müzesi’nde, ihtiyaç sahiplerine yemek ikramlarında bulunulmasının canlandırıldığı ‘İmaret Müzesi’ ziyarete açıldı. Müzede, dönemin külliye mutfağında kullanılan araç ve gereçlerle, mutfağında çalışan figürler halkın beğenisine sunuldu.
Osmanlı dönemindeki imaret geleneğini yaşatmak isteyen müze yönetimi harekete geçerek, ilk etapta haftada 1 kez lokma dağıtmaya başladı. Zamanla, haftanın 6 gününe çıkarılan lokma dağıtımına hayırseverler de erzak yardımıyla destek verince, ortaya tamamen gönüllülük esasına dayalı bir sistem çıktı. 2. Bayezid dönemi aşçısı Yahya Baba’nın ismiyle anılan mutfakta artık 3 öğün yemek çıktığını söyleyen Müze Müdürü Ruhi Pehlivancık, açıldığı günden bugüne 60 bin kişinin bu gelenek sayesinde doyurulduğunu söyledi.
Müzede 5 asırlık bir geleneği devam ettirdiklerini söyleyen Sultan 2. Bayezid Külliyesi ve Sağlık Müzesi Müdürü Pehlivancık, “Burası geçtiğimiz yıl itibariyle Türkiye’de ilk ve tek olarak açılan İmaret Müzesi. 533 yıllık bir Osmanlı Külliyesi’nin imaret kısmı burası. Burasını geçen sene açtıktan sonra Mevlit Kandili’nde mahalledeki kadınlarımız mevlit günü nedeniyle bir hayır etkinliği düzenlemek istediler. Lokma döküp dağıttılar. 1 günlük bir etkinlik oldu. Sonrasında başkaları da bunu duymuşlar ve bunu haftada bir kez yapabileceklerini söylediler. Bir günle başladık. Bugün haftanın 6 gününe çıkarttık. Geçtiğimiz 1 sene içerisinde yaklaşık 60 bin kişiyi besledik” dedi.
Etkinliğin tamamen hayırseverlerin yaptığı erzak yardımlarıyla ve gönüllülük esasına dayalı devam ettiğini belirten Pehlivancık, “Yani tüm Edirne şehri hem külliyesine hem imaretine sahip çıktı ve yüksek bir duyarlılık göstererek burada 1 senede 60 bin kişinin beslenmesine vesile oldu. Bugün yaklaşık 110 yıllık aradan sonra bu imareti, bu geleneği canlandırmanın şerefini, onurunu yaşıyoruz. Buradan öğrencilerimiz de faydalanıyor. Hafta içi minimum 25 ile 30 arasında öğrenci buradan gelip yemeklerini yiyorlar. Bunun haricinde mahalledeki daha küçük yaşlardaki öğrencilerimiz de gelip bu hizmetten istifade edebiliyor. Sabahları çorbalarımız oluyor, öğleden sonra daha ziyaretçilerin olduğu saatlerde lokmalarımızı döküyoruz. Öğleden sonra da sulu yemek çıkmaya başlıyor. Yani 3 öğün yemeğimiz çıkmış oluyor ve dağıtılıyor” diye konuştu.
Mutfağın ‘manevi sahibi’ olarak tanımladığı Aşçı Yahya Baba’yla ilgili olarak da Pehlivancık, “Yahya Baba buranın manevi sahibi aslında. Bu mutfağın aşçısı. Her gün artan pirinçleri nehirdeki balıklara atarmış. Bizim için çok önemli bir şahsiyet. Buraya her mezhepten insan geliyor. Dolayısıyla külliyedeki bu insan merkezliliği, doğaya saygıyı gördükten sonra hayvanlara dahi bu denli önem verildiği görmeleri, özellikle yabancı turistleri şaşkına çeviriyor. Zira Osmanlılar o dönemde evrenin sahibinin yalnızca insanlar olmadığını, bu kainatta çiçekten böceğe, ağaçtan kuşa her mahlukatın eşit yaşama hakkına sahip olduğunu ve bu dünyada hak sahibi olduğunu göstermiş oluyorlar” ifadelerini kullandı.
İmaret mutfağında gönüllü olarak çalışan Gönül Özkan, 1,5 yıldan bu yana büyük bir mutlulukla çalıştıklarını belirtti. Özkan, “Ruhi hocamla tesadüfen tanıştık. Aşçı Yahya Babamızın anısında burada ayda 1 kez lokma döksek diye konuştuk ilk başta. Ben de dedim ki ayda veya haftada 1 kez değil, onun mutfağını gösterin, gönüllü olarak çalışmak istiyorum, dedim. Ben normalde de 30 yıldan beri Kuran-ı Kerim öğretiyorum, onu da hep gönüllü yaptım. 2. Bayezid de bu mutfağın hiç kapanmamasını istemiş. O mükafatı almak istedim. 1,5 yıldan beri bu mutfak açık. Bize ne getirirlerse onlardan yemek yapıyoruz ve gelen herkese dağıtıyoruz artık” dedi.
Mutfağa düzenli olarak yardım eden gönüllülerden Günay Gün ise, “Aşçı Yahya Baba geleneğini karınca kararınca, imkanlarımız doğrultusunda biz de katkı vererek yaşatmaya çalışıyoruz. İmkanlar doğrultusunda burasının ne ihtiyacı varsa onu almaya çalışıyoruz. Burada çalışanlara soruyoruz, o istenenleri getirmeye gayret göstermeye çalışıyoruz. Bildiğim kadarıyla küçük bir başlangıçla oldu. Biz de bu yapılan hizmete katkı vermeye gayret gösteriyoruz” dedi.
Müzeyi ziyareti sırasında tesadüfen imaret mutfağını gördüğünü belirten Fatma Çelik de, “Eşim vefat ettiği için onun adına hayır yapmak istedim. Camilerde yapıyoruz herkese ulaşamıyoruz ama burada gelen giden çok oluyor. Çok güzel bir gelenek, sürekli devam ettirilmesi gerekiyor. Seneye de yine buraya gelip yardım edeceğim. Yapanların eline emeğine sağlık” diye konuştu.