Merkez Av Komisyonu’nun (MAK), 29 kuş türü ve 5 memeli yaban hayvanı türünün avlanmasına izin verdiği 2022-2023 av sezonu, 20 Ağustos’ta başlıyor.
Koruma altındaki elmabaş patka ve üveyik kuşlarının olduğu kararı, ‘çağ dışı ve insan türünün vahşiliği’ olarak değerlendiren kuş gözlemcileri ve doğa savunucuları, avcılığın tamamen iptalini istedi.
Yeni av sezonu, MAK’ın 27 Mayıs tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kararı doğrultusunda, 20 Ağustos’ta başlıyor. Avlanacak türler, bölgeleri, avlanma süreçleri, av yasağının olduğu sahalar, illere göre av yasağının bulunduğu türlerle ilgili ayrıntıların yer aldığı kararda; kuş türleri 4, memeliler 2 gruba ayrılıyor.
Avına 20 Ağustos’ta başlanabilecek kuş türleri bıldırcın ve üveyik, alakarga, küçük karga, ekin kargası, leş kargası, karabatak ve saksağan; 15 Eylül’de avına başlanabilecek kuş türleri de kum kekliği, kınalı keklik, çil keklik, sakarmeke, sakarca, yeşilbaş, boz ördek, fiyu, çamurcun, Macar ördeği, tepeli patka, kılkuyruk, elmabaş patka, çıkrıkçın, su çulluğu, kaya güvercini, tahtalı, karatavuk, öter ardıç, kaşıkgaga ve çulluk yer alıyor. Memelilerde ise 20 Ağustos’tan itibaren yaban domuzu ve çakal, 15 Eylül’den itibaren yaban tavşanı, ada tavşanı ve tilki bulunuyor.
‘BU YANLIŞTAN DÖNÜLSÜN’
Kuş gözlemcileri ve doğa dernekleri, 29 kuş türü ve 5 memelinin yer aldığı karara tepki gösterdi. Antalya Kuş Gözlem Topluluğu’ndan kuş gözlemcisi Gökçe Coşkun, avlanmanın bilimsel temele dayandırılması için popülasyonları dengelemek adına yapıldığının öne sürüldüğünü belirterek, “Ama yaban hayatında var olan türlerin popülasyonlarıyla ilgili çok az veri var. Bir bölgedeki türün yıllara bağlı izlenmesi, tehdit unsurlarının ortaya konulması, bu tehdit unsurlarının ortadan kaldırılması ve buna bağlı olarak türler arası ilişkiler sağlanmalıdır. Elimize silah alıp, hiçbir çalışma olmadan yaban hayvanlarının öldürülmeye çalışılması tamamen çağ dışıdır” dedi.
Aynı durumu geçen sene av ihalelerine karşı açılan davalarda da gördüklerini söyleyen Coşkun, “Av ihaleleri iptal edildi. Hazırladığım av karşıtı bilimsel raporu ile Vegan Derneği önderliğinde açılan davalar kazanıldı ancak hala bilime uzağız. Elmabaş patka gibi Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) listesinde VU (Hassas) kategorisinde yer alan bir canlının avlanmasına izin veriyorlar. Saksağan, ekin kargası hatta çakal bile bulunuyor.
Bu türlerin ülke genelinde popülasyonlarının fazlalığını gösteren veya zararlarını anlatan bir çalışma yok. Bu yanlışlardan dönmezsek ülkemizin yaban hayatını giderek daha da kaybedeceğiz. Onları birer av hayvanı olarak değil bizim gibi yaşayan canlılar olarak tanımamız gerek” diye konuştu.
AVCI BELGELERİNE ANADOLU PARSI FOTOĞRAFLI PUL
Diğer yandan bu yılki av sezonu için Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan avcı belgelerinde, avlanma pulu hologram çalışmasında, Türkiye’de nesli tükendiği düşünülürken yapılan fotokapan çalışmalarında Antalya’da görüntülenen Anadolu Parsı’nın fotoğrafı kullanıldı. Avcı belgelerinde ülkemizin değeri Anadolu Parsı görüntüsünü kullanmanın tamamen zıt yaklaşım olduğunu kaydeden Gökçe Coşkun, “Çünkü bu türün yok olmasına insanlar silahla vurarak neden olmuştur. Bunun yerine ülke çapında yaban hayatı seferberliği yapılmalıdır” dedi.
DOĞA DERNEĞİ’NİN İPTAL DAVASI SÜRÜYOR
Doğa Derneği avukatı Cem Altıparmak, MAK’ın geçen yıl av sezonundaki benzer kararının iptali için Danıştay’da dava açtıklarını, bu davanın halen devam ettiğini açıkladı. Elmabaş patka ve üveyiğin koruma altındaki türler olduğunu belirten Altıparmak, “Bu dava devam ederken hiçbir değişiklik yapılmadan MAK aynı kararları bu yıl da almış. Şu an Danıştay’da devam eden davadan iptal kararı alındığında, bu yılki kararın iptali için de emsal olacak” diye konuştu.
Kara avcılığının bugün ihtiyaç duyulan bir şey olmadığını savunan Altıparmak, “Ben olsam kara avcılığını yasaklarım. Beslenme için zorunlu değil, bir spor faaliyeti değil. O yüzden hiçbir haklı gerekçesi yok. Bu karar tamamıyla öldürmeyi, türlerin yok olması için meşrulaştırılmış bir araç. Bugün dünya çapında biyoçeşitliliğe en fazla zarar veren kara avcılığı” diye konuştu.
‘KAÇAK AVLANAN DERNEK BAŞKANI VAR’
Avcılıkla ilgili denetimlere değinen avukat Altıparmak, “Avcı başına 10 kuş deniyorsa bunu 5-10’la çarpın. O kadar çok kaçak avcılık var ki avcılık ve atıcılık dernekleri bu komisyonda. Bir dernek başkanının bile kaçak avlanmadan yakalandığı bir ülkedeyiz. Kaçak avlanma yapan dernek başkanı bu komisyonda olursa, böyle bir komisyonun vereceği kararın denetimi mümkün mü” dedi.
Bir av sezonunda binlerce kuşun kontrolsüz öldürüldüğünü söyleyen Altıparmak, “Bir canlı türünü sadece öldürmek amacıyla öldürmenin spor, gelenek veya bir kültürle açıklanması mümkün değil. Bu sadece insan türünün vahşiliğini gösteriyor. O yüzden bizim amacımız avlanan türlerin sayısını azaltmak değil, kara avcılığının tümüyle yasaklanması” diye konuştu.
‘KARGALAR NEDEN AVLANIR, ANLAYAMIYORUZ’
Av konusunun tamamen yasaklanamayacağını ama çerçevesinin iyi çizilmesi gerektiğini belirten biyomühendis Çağlar İnce ise “Hangi türlerin avlanması ve avcılığın denetiminin iyi yapılması gerekiyor çünkü Türkiye’de yoğun avcılık baskısının yanında denetimler yetersiz. Diğer kolluk kuvvetlerinin de kaçak av kontrollerinde daha aktif rol alması gerekiyor. MAK’ın listesindeki üveyik ve elmabaş patka nesli tehlike altında, bunların vurulmaması gerekiyor.
Kargalar, eti yenmeyen hayvanlar. Şehirlerde bolca karga görüyoruz ama kırsalda elimizde bilimsel veri yok. Kargalar doğa dengesi, sağlıklı tarım, salgın hastalıkların önlenmesi gibi konularda çok önemli. Karga türlerinin avlanmasına neye göre izin veriliyor belli değil ve anlayamıyoruz. Zaten bütün canlı türleri sayıları çok azalıyor, o yüzden son derece hassas davranmalıyız” dedi.
KUŞ TÜRLERİNİN YÜZDE 40’I AZALDI
Kuşların yaşamın göstergesi olduğuna dikkat çeken Türkiye Tabiatını Koruma Derneği bilim danışmanı Dr. Erol Kesici de küresel ısınma, salgınlar, kuraklık, orman yangınları güvenli gıdaya gereksinim, sulak alanların kuruması gibi sorunların kuşları ve yaban hayatını ciddi düzeyde etkilediğini söyledi. Kuşların ekosistemin dengesi açısından önem taşıdığını anlatan Kesici, küresel ölçekte kuş türlerinin en az yüzde 40’ının yani 3 bin 967 kuş türünün ciddi oranda azaldığını kaydetti. Kesici, Türkiye’deki 491 kuş türünün 28’inin ülke ve dünya düzeyinde tehlike altında olduğunu, kuğu, kaz ve ördek üyelerinin burada da soyu tehlike altındaki kuşlar olduğunu açıkladı.
Avcılık ve sulak alan kayıplarının, kuşların hızla yok olmasına neden olduğunu belirten Dr. Kesici, “Günümüzde avcılıkta verilecek kararlar için bin defa ölçüp bir defa biçmek zorundayız çünkü geri dönüş adeta imkansız. Ne yazık ki kontrol altına alınamayan avcılıkla ülkemizde uluslararası bir otorite olan IUCN tarafından nesli küresel ölçekte yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu açık bir şekilde ifade edilen kuş ve memeli türlerinin avlandığı bilinmektedir” dedi.
Bu canlıların popülasyonundaki düzeni avcılığın değil ortamdaki yırtıcılar, memeliler ve doğal yaşamın düzenlemesi gerektiğini söyleyen Dr. Kesici, “Avcılığın, ülkemizde bazı avcıların vicdanına, inisiyatifine bırakılmasının acı sonuçlarını yaşamış ve belirlemiş bir hidrobiyolog olarak, bugün doğadaki her canlıya gereksinimin oldukça fazla olduğunu düşünüyorum. Tür kayıplarına engel olmalı ve bilhassa sulak alanlarımız iyileştirilmeli ve bu ortamlarda avcılığa izin verilmemelidir. Bu konularda IUCN Ulusal Komitesi’nin görüşleri de alınmalıdır” diye konuştu.