Global teknoloji lideri Epson’un raporuna göre su kıtlığı, artan doğal afetler, tarımsal bozulma gibi nedenlerle topluluklar yer değiştirmek zorunda kalacak. Tahminlere göre iklim nedeniyle göç etmek zorunda kalan insan sayısı 2050 yılına kadar 200 milyona çıkacak
Epson, ürün ve hizmetlerle tedarik zincirlerinin çevresel etkilerini azaltırken sürdürülebilirlik alanında da çalışmalar yapıyor. Global teknoloji lideri Epson’un hazırladığı rapora göre su kıtlığı, artan doğal afetler, tarımsal bozulma gibi nedenlerle topluluklar yer değiştirmek zorunda kalacak. Tahminlere göre bu iklim değişikliği nedeniyle göç etmek zorunda kalan insan sayısı 2050 yılına kadar 200 milyona çıkacak.
Raporda Epson’un kendi dönüşümüne yaptığı yatırımın ötesinde, her müşterinin sürdürülebilir bir geleceğe ulaşmasına yardımcı olacak ısısız teknolojiler gibi inovasyonların ayrıntılarına da yer verildi.
Söz konusu raporda iklim değişikliği konusunda ilgi çekici sonuçlar yer aldı. Su kıtlığı, artan doğal afetler, tarımsal bozulma ve kıyı şeridi erozyonu gibi iklim değişikliğinin etkileri, çevredeki insan topluluklarının yer değiştirmesine neden olacak. Tahminlere göre göç etmek zorunda kalan insan sayısı 2050 yılına kadar 200 milyona çıkacak.
45 kişiden biri göçecek
2050’ye kadar dünyadaki her 45 kişiden biri çevre kirliliği nedeniyle göç etmek zorunda kalacak. Su sıkıntısı çeken 47 ülkenin 25i, iklim değişikliği nedeniyle yüksek silahlı çatışma veya siyasi istikrarsızlık riskiyle karşı karşıya olacak.
Ormanlar yüzde 40 azaldı
Yoğun tarım süreçleri de dahil olmak üzere insan faaliyetleri, bir milyona yakın bitki ve hayvan türünü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakıyor. İklim değişikliği aynı zamanda dünyanın ‘doğal sermayesinin’ veya doğrudan ya da dolaylı olarak değer sağlayan ekosistemler, fauna ve flora, toprak, mineraller, hava, okyanuslar ve doğal kaynaklarının tükenmesini de hızlandırıyor. Ormanlar, küresel kara alanının yüzde 31’ini kaplıyor. Küresel ormanlar çeşitli çevre etkileri nedeniyle 1990-2020 arasında ortalama yüzde 40 oranında azaldı.
Binalarda kullanılan enerji, küresel enerjiyle ilgili karbon emisyonlarının yaklaşık yüzde 28’ini oluşturuyor. Ayrıca, binalarda enerji kullanımı, OECD ülkelerinde toplam küresel nihai enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 38’ine denk geliyor.
Beyaz eşya kullanımı, bir binanın karbon ayak izinin çok önemli bir payını oluşturuyor. Aslında, yemek pişirme, temizlik, aydınlatma, bilgi teknolojisi, soğuk hava deposu ve eğlence gibi kullanımlar için cihazların tükettiği elektriğin 3 bin 250 TWh olduğu tahmin ediliyor ve bu da küresel nihai elektrik talebinin kabaca yüzde 15’ini temsil ediyor. Enerji verimli ofis cihazları seçmek ve daha az enerji tüketmek, iklim değişikliğine neden olan karbon emisyonlarını azaltmak isteyen işletmeler için önemli bir eylem haline geliyor.
Epson yeraltı kaynağı kullanmayacak
Epson, sürdürülebilirlik hedefleriyle doğal zenginliklerin kullanım şeklini önemli ölçüde değiştirecek. 2025 yılına kadar emisyonlarını yüzde 44’e varan oranda azaltmayı planlayan marka, 2050 yılından itibaren yeraltı kaynaklarını kullanmayacak. Şirket, daha önce çıkarılan yeraltı kaynaklarını mevcut yer üstü kaynakları olarak kullanacak.
Epson, ticari faaliyetlerinden kaynaklanan tüm sera gazı emisyonlarının sınırlandırılması olarak tanımlanan ‘karbon negatif’ olmayı amaçlıyor. İlk olarak, üretim ve ürünlerle ilgili enerji kullanımını en aza indirecek ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçecek. Teknoloji devi, gelecekte de toplam kaynak girdilerini azaltmak, atıkları imha etmeyi ortadan kaldırmak ve yüzde 100 geri dönüştürülmüş kaynaklar kullanmak için çaba gösterecek.