İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Yaklaşık 20-25 gün önce böyle bir buluşma gününü netleştirmiştik. İBB Başkanı’nın karla mücadele kadar, dünyanın bu tarz ülkelerinin büyükelçileri veya başkonsoloslarıyla kurduğu ilişki ya da kuracağı ilişki, o kadar görevlidir ve sorumluluğudur” dedi.
İmamoğlu, AKOM‘da açıklama yaptı. 24 Ocak günü akşam saatlerinden itibaren etkili olmaya başlayan yağış sonrasında, kentin bazı noktalarına, 8 saat içerisinde, metrekareye 60 kilogram kar düştüğü bilgisini paylaşan İmamoğlu, “Bu, gerçekten son yılların belki de 20-30 yılın en yoğun kar yağışının bir anda düştüğü bir süreci tarifliyor. Bu bakımdan yoğun bir kar yağışıyla karşı karşıya kaldık. İstanbul, böylesi anlarda, yani afet diye tanımlayabildiğimiz bu tür anlarda nasıl yönetiliyor ya da nasıl süreç işliyor diye baktığımızda da bazı yollarla ilgili farklı kurum ve kuruluşların yetki alanları var.
İBB’nin yetki alanları var, ki bu sorumlu olduğu yol ağı, yaklaşık 4023 kilometre. Ama bunun dışında, Karayolları’nın sorumlu olduğu yol ağları var. Bir de anlaşma gereği üçüncü köprü yol hattı ve bağlantılarının sorumlu olduğu bir özel şirket var; yapılan ihalenin şartnamesi gereği. Dolayısıyla, bu üç hat önemli. Çünkü ana arterlerde bu üç hat çok fazla konuşulur ve tartışılır oluyor. Bunun bilinmesi lazım” dedi.
“İSTANBUL’UN HER KURUMU, İYİ NİYETLE İSTANBULLUYA HİZMET ETMEK DURUMUNDADIR”
Bunun dışında 39 ilçenin de sorumlu olduğu alanlar olduğunu hatırlatan İmamoğlu, “Burada sürece başından beri, yani 2,5 yıllık, 30 ayı geçen görev süremiz süresince hep söylediğimiz bir şey var. Asla, ‘Biz ve onlar’ diye bir bakışın sahibi olmayacağız. İstanbul, bir bütündür. İstanbul’un her kurumu, iyi niyetle İstanbulluya hizmet etmek durumundadır. Bu akılla, bu bakışla, her arkadaşımızın refleksini ona göre geliştirerek İstanbul’a hizmet etmesi şarttır. Sadece afet anında kar yağdığında değil, hangi husus olursa olsun; planlamadan yeşil alan düzenine ya da sokak hayvanlarından başka hususlara varıncaya kadar, mutlak ve mutlak bizim hizmet anlayışımız budur, diye her yerde dile getirdik ve bunu temsil etmeye de devam edeceğiz” diye konuştu.
“YAKLAŞIK 20-25 GÜN ÖNCE BÖYLE BİR BULUŞMA GÜNÜNÜ NETLEŞTİRMİŞTİK”
İmamoğlu, değerlendirme konuşmasının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Kar yağışının olduğu gün balıkçıda yemesiyle ilgili tartışmalar sorulan İmamoğlu, “Önce şunu söyleyeyim. Yoğun bir gündemde çalışırken, böyle bir yemeğe gitme meselemin bu kadar gündeme taşınılmasını, taşıtılmasını ve bu süreçle ilgili manipülasyonun şaşkınlıkla takip ettiğini ifade edelim. Çünkü, bir büyükelçiyle, Türkiye’nin en yoğun ilişkide bulunduğu bir ülkenin temsilcisiyle, ana temsilcisiyle, bir büyükelçiyle yenilen bir yemekten bahsediyoruz.
Kaldı ki bu yemek, daha önce İBB’yi ziyaret etmiş, kendisiyle beraber resmi bir görüşmemizi yapmış ve akabinde böyle bir buluşmayı da tasarlamış bir belediye başkanıydım. Ve biz, yaklaşık 20-25 gün önce böyle bir buluşma gününü netleştirmiştik. Hatta gideceğimiz mekanı da belirlemiştik. O mekanda gizli bir yemek değil bu. Zaten kamuya açık bir alan. Yani gidip gördüğünüzde göreceksiniz ki, her tarafı cam, çerçeve, pencere olan, benim 23 yıllık gittiğim bir mekan, yirmi üç yıldır müşterisiyim. Tabii ki orada yaşanan bazı hususlar beni üzmüştür. Bunu ifade edeyim. Ama neticede şeffaf bir yemekti” dedi.
“İSTANBUL VALİSİ SAYIN ALİ YERLİKAYA’YLA DÜN PAYLAŞTIM”
“Sayın Büyükelçi, bu kararağmen, verdiği söz gereği, bir gün önce Ankara’dan kalkıp İstanbul’a gelmişti” diyen İmamoğlu. “Gün boyu hem burada hem sahada yaptığım çalışmalardan sonra bir vakit dilimini ayırıp, oraya gidip, bu resmi buluşmayı gerçekleştirdik. Tabii ki hususi bir tarafı var. Eşlerimizle beraber yaptık. Yine elbette ki sohbet ettik, yemeği konuştuk, ülkemizi konuştuk, ülkemizle İngiltere arasındaki ilişkiler üzerine sohbet ettik.
Yani bir İBB Başkanı’nın karla mücadele kadar, dünyanın bu tarz ülkelerinin büyükelçileri veya başkonsoloslarıyla kurduğu ilişki ya da kuracağı ilişki, o kadar görevlidir ve sorumluluğudur. Bunu da layıkıyla yerine getiriyorum. İddiayla söyleyeyim ki; bu 30 ay içerisinde, belki de tarihinde ilk defa, bu kadar yoğun dış ilişkiler konusunda ilgi gören bir İstanbul yönetimi var. O bakımdan ben, bunun tabii ki hakkını vermek zorundayım” diye konuştu.
İmamoğlu, “Ama sonrası önemli. Yani bu konunun devletin imkanları, bakın devletimizin imkanları kullanılarak, bir MOBESE kamerasının görüntülerinin böylesi bir magazinsel, kaotik bir sürecin parçası yapılacak şekilde servis edilmesinin sağlanmasının karşısında ben takipçi olacağım. Yani bu önemli bir meseledir. Çok çok önemli bir meseledir. Bu iş kişisel de bir meseledir. Ben bu konudaki düşüncemi, İstanbul Valisi Sayın Ali Yerlikaya’yla, dün paylaştım. Bugün de paylaştım.
Çünkü, İstanbul’un mülki amiri olarak, bu konuda benim tereddütlerimi gidermekle görevli olduğunu, bu şehrin bazı görevlilerinin… Çünkü ona bakan yetkililer var. Kaldı ki, özellikle kamera sistemleri bir suçun önlenmesi, bir suçlunun tespiti, bir kazanın tespiti için kullanılır. Bakın, şurada görüntüler var. Bu kameralardan biz, İstanbul’u takip ediyoruz. Ama bir görüntüyü, hiçbir arkadaşım, hiçbir yere servis edemez. Bunun kuralları vardır” dedi.
“HUKUKİ OLARAK TAKİPÇİSİ OLACAĞIMI ISRARLI BİR BİÇİMDE İFADE EDEYİM”
İmamoğlu şöyle devam etti:
“Genel başkanımız da dile getirdi. İşte bazı takip iddiaları, bazı işte dinlenme vesaire iddiaları dile getirdi. Hani bundan çekinmeyiz yani. Takip ediliyoruz, dinleniyoruz… Yani hukuksal tarafı ayrı. Bunlar varsa eğer, bilmiyorum ben. Ama MOBESE gibi hususların ne için kullanılacağı yazıyor.
Diyor ki; ‘Suçluların takibi, olayların tespiti vesaire.’ Yani bu, sürecin bir parçası yapılarak servis ediliyor. Birileri bunu kullanıyor. Bu önemli bir meseledir. Çok önemli meseledir. Bunu yapan kim ise, bunun talimatını veren kim ise, buna müsaade eden hangi sistem ise, önemini bir insan şu an gözlerimin içine bakarken anlayabilir. Mevcut konunun önüne geçmesin diye bu kadar konuşuyorum ama önemini nasıl hissettiğimi, ne kadar önemli bulduğumu ve hukuki olarak takipçisi olacağımı, arayışlarımın, mücadelemin devam edeceğini de buradan ısrarlı bir biçimde ifade edeyim”