15 Temmuz gecesi ekranlarda, “Bugünün gençleri askerliği bedelli yaptı, sürünmeyi bile bilmez,” diyerek milletin ferasetini küçümsediler.
25 Nisan 1915 Çanakkale
“Ben size taarruz değil, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçen süre içinde yerimizi başka kuvvetler başka kumandanlar alabilir!” emriyle düşmanın tam teşekküllü sekiz taburuna karşı koyan kahraman 57. Alay’dan o taarruz sonrası geriye hiç asker dönmedi. Emri veren Yarbay Mustafa Kemal bu emirle düşmanın Conkbayırı’na yani Anadolu’ya tutunması engellendi.
Baştan sona destan olan Çanakkale Savaşları’nın hem deniz muharebeleri hem kara muharebeleri dünya tarihine geçmiş nadir savaşlardandır. Türk milleti için anlamı ise çok daha büyüktür çünkü bir kez daha Haçlı ordularına karşı durulmuş ve bu millet bir kez daha vatanı korumak için şahadet yarışına girmiştir. Tarihe ismini altın harflerle yazdıran Yarbay Mustafa Kemal, sonrasında bu milletin önünde yürüyerek yine Haçlı ordularını vatandan püskürttü. İşte bu ahval ve şerait milleti içinde bulunduğu zorlu durumdan çekip çıkardı. Son olmasını dilesek de maalesef Çanakkale son olmadı. Aslında saldırılar hiç kesilmedi.
Siyasi, ekonomik, kültürel, ahlaki ve daha birçok konuda devam eden saldırıların kimini fark edemezken kimi aşikâr olarak cereyan etti. Lakin öyle bir gece oldu ki artık yeniden silahlar konuşmaya başladı. 15 Temmuz 2016 gecesi daha dün gibi hafızalarımızda tazedir.
Evvelki yazılarımda bahsettiğim üzere düşünce değişmedi, ne zaman bu millet ayağa kalkmaya çalışsa hep engeller, büyük engebeler önümüze geldi. Hatalarımızın elbette büyük katkısı olmakla birlikte çoğu meselenin arka planında yine bu düşünce vardı. Diz çökmemizi isteyenler, karanlık ordularını üzerimize göndermişti. Ansızın çöken fırtına yine bu aziz milletin feraseti, cesareti, devletine sadakati ve devlet adamlarının milletiyle olması sayesinde bertaraf edilmişti.
O gece ekranlarda, “Bugünün gençleri askerliği bedelli yaptı, sürünmeyi bile bilmez,” diyerek milletin ferasetini küçümsediler. Lakin tankları durduran, motoruyla tank kovalayan, elinde levye ile savaş uçağına meydan okuyan yine küçümsedikleri halk idi. O gece, evinden abdestini alarak çıkanlar ne kadar çoktuysa bilinmelidir ki akşam muhabbeti için toplanan, darbe başladığındaysa meydanlara koşanların da sayısı hiç az değildir. Bu açıkça gösteriyor ki, kan aynı kan değişmedi. Değişmeyecek!
Fitne yuvaları, şer odakları ne kadar çok olursa olsun aziz milletimiz her daim ülkesine sahip çıkacak ve dün olduğu gibi bugün inşallah yarın da sahip çıkmaya devam edecektir. Karanlık orduların saldırısı sonucu şehit düşen 250’den fazla vatan evladına Allah’tan rahmet diliyorum. Meydanları doldurup elinde bayrağından başka silahı olmayan milyonlar; namlusunu halka çevirenlere bir gerçeği daha hatırlatmış oldu. Genlerinde esareti kabul etmeyen bu millet, hürriyetinden vazgeçmez. Atalarının kanını taşıyan aziz Türk milleti eşsizdir. Tarihin sayfalarında buna birçok örnek vardır. Bu gerçeği unutanlar, hep olduğu gibi yine yanıldılar.
15 Temmuz 2016, Erzurum
Şehir merkezinden 110 kilometre uzakta dağların koynunda bir küçük bir köyün semaları gece yarısından bir saat sonra okunan sala ile titredi. Vakitsiz okunan sala tüm gün tarlasında çalışan halkın uyanmasına ve yaşanan darbe girişiminden haberdar olmasına vesile oldu.
Televizyonlardan olanlar öğrenildi. 80 yaşını geçmiş yaşlı adam yerinden doğrulup açılan ekranda gördüklerine kızgın bir hâlde beklemekteydi. Bir yandan köyde yaşanan hareketliliği diğer yanda televizyondan gelişmeleri takip eden oğluyla olanları değerlendiriyordu. Saatler 02.30 sularında köyde toplananlar oldu. Araçlarla şehir merkezine gitmeye hazırlananlar içinde adamın oğlu da vardı. Genç adam evinden çıkmak üzereydi, tam bu sırada ekranlara yeni bir son dakika gelişmesi yansıdı.
“Darbeciler Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni bombaladı.” İlk görüntü ekrana geldiğinde 80 yaşındaki adam kendinden beklenmedik hızla ayağa kalkıp üzerini giyindi. Bir yandan da oğluna tarihe geçecek şu cümleleri söyledi,
“Oğlum bu darbe değil, bu bir savaş. Biz bu yaşımıza kadar iyi yaşadık Allah’a şükürler olsun. Görev için vakit şimdi değilse ne zaman?” dedi ve ardına bakmadan yola düştü. O gece köyden şehir merkezine beş araç gitti. Hepsi doluydu ve en önde giden aracın ön koltuğunda yaşlı, sakallı adam oturuyordu.
Bu olaydan 1 yıl sonra ahrete göç eyleyen adamı rahmetle yâd ediyor ve hasretle özlüyorum. Çünkü o cesur adam benim babamdı.
Tüm şehitlerimizi rahmetle yâd ediyor ve kıymetli okurlarıma esenlikler diliyorum.