Altınokta Körler Derneği 15 Ekim Dünya Beyaz Baston Görme Engelliler Bağımsızlık Ve Güvenlik Günü Nedeniyle basın açıklaması yayınladı.
Altınokta Körler Derneği 15 Ekim Dünya Beyaz Baston Görme Engelliler Bağımsızlık Ve Güvenlik Günü nedeniyle yaptığı basın açıklamasında görme engellilerin ülke genelinde nüfusun % 90’ından fazlası istihdam ve eğitim olanaklarından yoksun olduğunu ifade etti. Dernek, engelli halkın çoğunluğu tarafından hak öznesi olan eşit kişiler olarak olmadığını bunun yanı sıra engelli vatandaşların korunması ve yardım edilmesi gerekirken ”zavallı kişiler” olarak görüldüğünü iddia etti.
Altınokta Körler Derneği’nin 15 Ekim Dünya Beyaz Baston Görme Engelliler Bağımsızlık Ve Güvenlik Günü Kamuoyu basın açıklaması:
Altınokta Körler Derneği olarak biz engelliler, istatistiklerin 9 milyon dolayında gösterdiği büyük bir kitleyiz. Ailelerimizle birlikte sayımız 35 milyonu aşmaktadır. Engelli olmayı ya da engelli doğmayı kendimiz seçmedik. Bu durumu, ülkemizin olumsuz yaşam koşulları ve hükümetlerin ağır ihmali ”armağan” etti bize. Anayasamızın 2. maddesi devletimizin ”sosyal” niteliğini açıkça belirtmektedir. Sosyal devlet, toplumun en güçsüz kesimlerinden başlayarak yurttaşlarının sağlık, eğitim, istihdam, sosyal güvenlik gibi temel gereksinimlerini karşılayan devlet demektir. Devletin ”sosyal” niteliğini yaşama geçirmek, hükümetlerin anayasal yükümlülüğüdür.
Ne yazık ki hükümetler, bugüne dek bu yükümlülüklerini, yeterince yerine getirmemişlerdir.
Ülkemizdeki engelli nüfusun % 90’ından fazlası istihdam ve eğitim olanaklarından
yoksundur. Toplam nüfusun % 12’sini oluşturdukları halde ulusal gelirin sadece on binde 28’i
engelliler için harcanmaktadır. Kentlerimiz, açık alanlarımız, konutlarımız ve toplu taşım araçlarımız, engelliler yok sayılarak planlanmıştır.
Haklara, hizmetlere, mekânlara ve bilgiye erişebilmemizin önünde halen büyük engeller bulunmaktadır. Toplumumuzda engellilere yönelik ayrımcı değer yargıları, tutum, davranış ve uygulamalardan son derece yaygındır. Ücretsiz ya da indirimli tarifelere ve sosyal yardımlara dayanan sosyal hizmet sistemimiz, aciz, bakıma, himayeye ve yardıma muhtaç engelli imajının doğmasına ve pekişmesine yol açmıştır. Bu sayede engelliler halkın çoğunluğu tarafından hak öznesi olan eşit kişiler olarak
değil, bakılması, korunması ve yardım edilmesi gereken ”zavallı kişiler” olarak
görülmektedir. Daha da kötüsü, geleneksel söylemlerin ve yanlış yapılandırılmış sosyal
yardımların etkisi altında engelliler de kendilerini öyle görmeye başlamışlardır. Bu yüzden
örgütlenmeye ve mücadeleye olan talep bir hayli zayıflamıştır. Çağdaş demokrasilerin en önemli özelliği olan karar alma süreçlerine katılım ve temsil hakkı yok sayılmaktadır.
Engelli çocuklar ve kadınlar her türlü ihmal ve istismara, şiddete ve kötü muameleye karşı
korunmasızdır. Engelli kadınlar, engelliliğe ek olarak kadın olmaları nedeniyle de haksız ve
ayrımcı uygulamalara daha fazla maruz kalmaktadırlar.
Derneğimizin de içinde bulunduğu engelli örgütlerinin yoğun mücadeleleri sayesinde elde
edilen kimi kazanımlarımız da son yıllarda birer birer elimizden alınmakta, zaten son derece
sınırlı olan ve sıkı koşullara bağlanmış bulunan engelli aylıkları ve evde bakım ücretleri
kesilmektedir. Yürürlükteki Sağlık Kurulu Raporları Yönetmeliği nedeniyle önemli hak kayıpları
yaşanmaktadır. Kaynaştırma eğitimi adı altında gerçekleştirilen uygulama, gerekli altyapı ve eğitim ortamları
sağlanamadığı için engelli çocukların niteliksiz eğitim görmesine ve başarı oranlarının
düşmesine neden olmaktadır.
İşçi ya da kamu personeli olarak istihdam edilen engellilerin büyük çoğunluğu, işverenlerin önyargıları nedeniyle ya da verimli olacakları alanlarda iş verilmediği için üretim süreçlerinin dışında tutulmakta, kimi engelliler aydan aya gelip maaşını almaya zorlandıkları için topluma arzu ettikleri katkıyı sunamamaktadırlar. Bu durum, onların manevi olarak çökmelerine ve özgüvenlerini yitirmelerine yol açmaktadır. Bu olumsuz zincir, böylece uzatılabilir.
Altınokta Körler Derneği olarak bu olumsuz gidişe sesimiz yettiğince ”DUR!” diyoruz ve
yetkilileri göreve çağırıyoruz.
Ayrılmaz bir parçası olduğumuz Türkiye toplumuna, hükümetimize ve siyasal partilere sesleniyoruz!
– Bizim sorunlarımız tüm toplumun sorunlarıdır.
– Sorunlarımıza ve istemlerimize sahip çıkın.
– Haklı mücadelemize destek olun.
– Çünkü kadınıyla erkeğiyle, engelli olanı ve olmayanıyla, çocuğu, genci ve yaşlısıyla,
etnik ve inançsal çeşitliliği ile Türk Toplumu olarak kaderimiz ve geleceğimiz ortaktır.