Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilmemesi çok önemlidir. Esas olan hızlandırılmış yargı değil, adaletin tecellisidir. Adil olmayan ancak hızlı verilmiş bir kararın da anlamı olmayacaktır. Önemli olan en makul sürede adil bir karara ulaşmaktır” dedi.
Bakan Tunç, Yargıtay’da düzenlenen ‘Uluslararası Temyiz Mahkemelerinde Mükemmeliyet İlkeleri ile Karşılaştırmalı Hukuk Açısından Yargıtay’ın Hukuki Çerçevesi Sempozyumu’nda konuştu. Bakan Tunç, Cumhuriyetin 2’nci yüzyılını, dünyada ‘Türkiye Yüzyılı‘ yapmak gibi iddialı bir hedefleri olduğunu ve bu hedef için tüm alanlarda olduğu gibi adalet alanında çalışmalar gerçekleştirip, Türkiye Yüzyılı’nı aynı zamanda adaletin yüzyılı, haklının yüzyılı yapma yolunda büyük bir gayret göstereceklerini söyledi.
‘ADALETİN GÜÇLÜ OLDUĞU YERDE DEVLET GÜÇLÜDÜR’
Adaletin devletlerin varlık sebebi olduğunu, devletleri ayakta tutan ana sütun olduğunu vurgulayan Bakan Tunç, “Adaletin güçlü olduğu yerde insan güçlüdür, toplum güçlüdür ve dolayısıyla devlet güçlüdür. Adalet, toplumu oluşturan tüm fertlerin güven içinde yaşamasının teminatı, toplumların huzur kaynağıdır. Temel hak ve özgürlüklerin en temel koruma mekanizması olan yargının, bağımsız ve tarafsız olması tüm vatandaşlarımız ve uluslararası kamuoyunda hukuk güvencesinin sunulması, tüm süreçlerin demokratik usullerle işlemesi, vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına hızlı ve adil bir şekilde cevap veren bir yapıda olması hukuk için esastır.
Millet adına adaleti sağlamakla görevli olan yargı teşkilatımızın her bir ferdi, maddi gerçeğin peşinde çileli ve kutsal bir yürüyüş yapmaktadır. Haklıya hakkını teslim etmek için bir ömür devam eden bu zorlu sınavda, tüm yargı mensuplarımıza başarılar ve kolaylıklar diliyorum” ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE, BİR HUKUK DEVLETİDİR’
Türkiye’de son 21 yılda, temel hak ve özgürlükleri güçlendiren, hukuk devleti ilkesini tahkim eden anayasal ve yasal, ‘sessiz devrim’ denilebilecek önemli reformlara sahne olunduğunu belirten Bakan Tunç, “Son yıllarda, eskiyen temel kanunlarımızın tamamına yenileyerek, çağımızın ihtiyaçlarına uyarladık. Adliye teşkilatımızın fiziki kapasitesini güçlendirdik, bilişim teknolojilerini yargının hizmetine sunduk. Yargının insan kaynağını 2 katından fazla artırarak güçlendirdik.
Çeşitli sebeplerden artan iş yükü nedeniyle uzun yargılamaların önüne geçebilmek, adil ve etkin işleyen bir yargı sistemi içerisinde gerek yasal gerekse uygulamaya dönük tedbirler almaya devam etmemiz gerekiyor. Hepimizin kabul edeceği üzere Türkiye, bir hukuk devletidir. Hukuk devleti olmasının sonuçlarından biri de hukuk güvenliği ve hukuki öngörülebilirliğin var olmasıdır. Hukuk güvenliği ve öngörülebilirliğin en önemli boyutunu kesin hüküm otoritesi oluşturmaktadır. Kesin hüküm derecesine erişmiş bir karar, ele aldığı uyuşmazlıkları kesin olarak çözer, yoluna koyar.
Bu şekilde ihtilafları kesin ve net bir biçimde çözmek hukuk devletinin olmazsa olmazıdır. Böylece kesinleşen mahkeme kararları herkes için bağlayıcı hal alır. Bu denli önemli olan, herkes için bağlayıcı karar vererek kesin hüküm otoritesini nihai olarak sağlayan merci ülkemizde Yargıtay’dır. Yargıtay, kesin hüküm otoritesini doğal olarak içtihatları ile yapar. İçtihatların ülke çapındaki alt derece yargı organlarına yol gösterici olduğu gözetildiğinde, içtihat müessesinin ne denli önemli olduğu ortaya çıkmaktadır” diye konuştu.
‘İSTİNAFTAKİ GECİKMELER İÇİN ADIM ATACAĞIZ’
Yargıtay’ın verdiği kararlarla toplumda ‘Adalet var’ düşüncesinin yerleşmesine önemli katkı sunacağını söyleyen Bakan Tunç, “Adil yargılanma hakkının bir diğer unsuru da ülke çapında yaşanan benzer olaylara yargı organlarınca benzer kararların verilmesidir. Aynı olaya ülkenin farklı yerinde makul bir sebep yokken farklı karar verilmesi tarafların adil yargılanma hakkını ihlal edecektir. Aynı zamanda bu durum toplumda adalete olan güveni de sarsacaktır. İşte ülke çapında içtihat birliğini ve tutarlılığını sağlayacak tek merci Yargıtay’dır.
Yargıtay’dan, derece mahkemelerinin kendi arasındaki uyumu ve istikrarını sağlayarak toplumdaki adalet duygusunun yerleşmesine içtihatları aracılığıyla katkı sunması beklenmektedir. Adil yargılanmanın bir diğer unsuru da makul sürede yargılanma hakkıdır. Klasik ancak yerinde bir tabir olan, ‘Geç gelen adalet, adalet değildir’ tabirini sürekli kullanmaktayız. Makul sürede yargılanma hakkının ihlal edilmemesi çok önemlidir. Esas olan hızlandırılmış yargı değil, adaletin tecellisidir. Adil olmayan ancak hızlı verilmiş bir kararın da anlamı olmayacaktır. Önemli olan en makul sürede adil bir karara ulaşmaktır” ifadelerini kullandı.
Bakan Tunç ayrıca, istinaf mahkemelerinin iş yükündeki artışın farkında olduklarını, bunun çözümünün de istinaf daire sayıları ile hakim ve savcı sayısını artırmak olacağını belirterek, “İsnitaftaki gecikme nedeniyle oluşan mağduriyetlerini önlemek için gerekli adımları atacağız” dedi.