Milenyum Kuşağı olan iki bin sonrası doğanlar post modern bir şekilde; Çoğul Kimlik, İnternet, sanal alem, şiddet sonucu oluşan yeni kültüre; «APAÇİ GENÇLİK» diyoruz ve biz onlara ötekileştirerek yaklaşıyoruz…
Youtoube dinliyorum, akşam saati…
Bir anda fonda bir şarkı çalmaya başladı;
“Derdim olsun
Kadehler dolsun
Ben kaybederken Azrail seyre dursun
Dinliyorsun görmüyorsun
Kurban ederler kimlerle geziyorsun.”
O hep görmezden gelinen gençlik geldi aklıma…
«APAÇİ GENÇLİK»
Masamda duran “Apaçi Gençlik (Ö. Miraç Yaman) kitabı”, bana ne denli sorunun büyük olduğunu anımsattı sanki…
“Nereliler, nerede çalışırlar, geçimleri nedir, neden bu kadar dışlanırlar, nerelere takılırlar, neden doğan şahin arabalarına binerler, neden okumazlar, neden mekan mekan gezerler, eğlence alanları nelerdir, neden bu kadar taciz ederek konuşurlar neden kolları façalı, neden saçları aynıdır, neden kendilerine has bir modaları vardır, polisle aileleriyle kısaca kurallarla neden araları hep bozuk, neden façayla gezerler, siyasi tutumları nedir, iç ce dış göçlerle yığınlar halini alan bu kitleler karşısında bizler neden bu kadar duyarsızız soralım kendimize…
Birlikte düşünelim ve ötekileştirmeden çözelim bu sorunu bayanlar ve baylar…
Oysa “Ergenlik Psikolojisi” denildiğinde herkes birbiriyle yarışır;
Hele de Yetişkin Eğitimini tamamlamamış bireyler…
Ve bu bireylerin en iyi bildiği şey ; “Linç etmektir” toplumda tutunamamış olan bu gençliği…
Görmezden geldiğiniz her toplumsal sorun bir gün kapınızı çalacaktır. Unutmayın!…
Apaçi gençliğin çığlığıdır bu oysa ; yoksul ve göçmen olmanın birleşerek, dışlanma ve ötekileştirilme aracılığıyla gençlerin aidiyet ve birey olma arayışlarından bihaber olmasıdır hızla…
Ekonomiye çığlık atmaktır …
Yok sayılmaktan, görmezden gelinmekten, toplumca kabul görmemekten ileri gelir bu kitlenin tutumları…
Kentin dışından gelip; kentin içinde var olmaya çabalayan gençlerin tarzıdır bu duruş…
Küreselleşme sürecinin oluşturduğu yeni değerler, mevcut değerleri aşındırarak genç kuşağın diğerleriyle olan uyumunu zorlaştırmasıdır aynı zamanda…
Yeni değerler kapsamında modern toplumlarda bireysel rekabetin, tüketimin ve hazcılığın arttığının görülmesidir… Bu durum genç kuşak için yeni fırsatlar oluşturan küreselleşmenin, bir yandan da onları savunmasız bıraktığı söylenebilir.
Ekonomik ve sosyokültürel değişimler Türkiye açısından değerlendirildiğinde de hızlı toplumsal değişimlerde genç kuşağın uyum sorunu yaşadığını gözlemliyoruz.
Ve biz yetişkinler bu duruma gözlerimizi kapayıp, toplumsal sorunları hiçe sayarak yaşıyoruz ne yazık.
Oysa biz yaratmadık mi? Bu çocukları …
Çemberin dışına atar gibi dışlayarak.
Kapitalist toplumsal hayatın gerektirdiği eğitim, iş, gelir dolayısıyla kendilerine manevra açamayan gençler tüketim ve bireysel söylemlerle var olmaya kimlik kazanmaya çalışmaktadır.
Peki çözüm nerede?
“Yetişkin Eğitimi”
Tek Çözüm.
Nedir yetişkin eğitimi?
Hedef grupları belli, düzenli öğrenme ve planlı amaçları olan eğitimin içeriği ne olursa olsun, düzenlenirken ve uygulanırken, yetişkinlerin bireysel özelliklerinin dikkate alındığı, kuralların esnek tutulduğu programlardır.
Eğitimin içeriğini bireyin ve toplumun ihtiyaçlarının belirlediği, yetişkinlerin öğrenme ihtiyacı duyduğu her alanı kapsayan bir olgudur.
Neden önemli? Yetişkin eğitimi; toplumsal sorunlarımızı daha rahat çözebilmek , suçlama anlayışından çıkarak, anlamaya ve çözüm odaklı çalışmalar yapabilmek için …
Oysa konu şu;
Milenyum Kuşağı olan iki bin sonrası doğanlar post modern bir şekilde; Çoğul Kimlik, İnternet, sanal alem, şiddet sonucu oluşan yeni kültüre; «APAÇİ GENÇLİK» diyoruz ve biz onlara ötekileştirerek yaklaşıyoruz…Görmezden gelemeyiz, onlar var ve birlikte yaşıyoruz, onlara yeni eğitim ve meslek alanları oluşturup toplumda yer edinmelerini sağlamalıyız.
Etrafınıza boş gözlerle değil, farkında olarak bakınız lütfen!…