Bir kedi varmış. Bu kedi, hep kuşlara imrenirmiş, “keşke” dermiş. “Keşke benim de kanatlarım olsa da gökyüzünde süzülsem.”
Kedi, yeryüzünde olan hiçbir güzel şeyle ilgilenmez, hep gökyüzünde daha güzel şeyler olduğunu düşünürmüş. Bu kedi, bir gün bir kuşla tanışmış. Bu kuş, bizim kediye, gökyüzünün zannettiği kadar güzel olmadığını, aşağı yukarı yeryüzüyle aynı güzellikte olduğunu, aralarında çok fark olmadığını, zannettiği her şeyin bir hayal olduğunu anlatmış fakat bizim kedi bu laflara inanmamış.
Hayallerinden ve yeryüzünden nefret etmekten hiç vazgeçmemiş. Bir gün minik kuş, dev kadar büyük olan kuş arkadaşından yardım istemeye karar vermiş ve dev kuşa, kedinin durumunu anlatmış. Dev kuş, düşünmüş ve kediyi sırtına alarak gökyüzüne götürmeye karar vermiş. Minik kuş, sevinçle bunu kedi dostuna anlatmaya gitmiş. Kedi, duyduklarına inanamamış. Sevinçten dört köşe olmuş. Sonunda hayaline kavuşacağı için çok heyecanmış.
Minik kuş, hemen kediyi dev kuşun yanına götürmüş. Kedi, mutlulukla, dev kuşa sarılmış fakat kedinin bilmediği bir şey varmış. Dev kuş, sırnaşıklıktan hiç hoşlanmazmış. Bu yüzden dev kuş, sert sert kediye bakmış. “Bu kadar yılışıklık yeter. Haydi bin sırtıma gidelim” demiş. Kedi, dev kuşun dediğini ikiletmemiş ve hemen kuşun sırtına binmiş. Dev kuş, bir an için “Acaba kediyi sırtıma alarak hata mı yapıyorum?” diye düşünmüş ama artık her şey için çok geçmiş. Kedi, dev kuşun sırtına binince dev kuş kanatlarını çırpıp havalanmaya başlamış.
Kedi, korkudan kuşa sıkı sıkı sarılmış. Kedinin kalbi heyecandan küt küt atıyormuş. Gökyüzüne gelince kedi, biraz hayal kırıklığına uğramış çünkü bulutlar zannettiği kadar güzel değilmiş. Ayrıca gökyüzünde dostluk diye bir şey yokmuş. Orada yaşanacak bir ev de yokmuş. Boşmuş gökyüzü. Renkli şekerler, oyuncaklar kedinin hayal ettiği hiçbir şey yokmuş. Kedi o an anlamış ki yaşamı güzelleştiren canlıların hayalleriymiş ve bir canlı nerede değilse orada mutlu olacağını zannedermiş. Kedi, dev kuşa teşekkür etmiş ve yeryüzüne geri dönmek istediğini söylemiş.