Benim olduğum topraklarda hüzün var Arjin. Bir kez yanlışı hazmedememiş, hep kendi doğrularını önümüze yem olarak atanlarla dolu.
Hiç gerçeğe yenilmemiş, her defasında yalan rüzgarlarıyla esip gürlemiş memleketimin insanları.
Benim ülkemde siyaset, bir futbol takımının holiganlığından beterdir Arjin. Bu uğurda nice bedenleri gam yükü sarmıştır.
Nice kalplere kara bulutlar inmiştir. Kendimizi ait hissettiğimiz ama aynı zamanda kaçmak istediğimiz bir yerdeyiz. Elimizde fenerler ya kaçış tünelini kazıyoruz, ya aydınlık geleceği arıyoruz.
Zihnin unuttuğunu vicdan unutmuyor Arjin.
Az mı analar ağladı evimin arka sokaklarında ve babalar ağzında purosuyla az mı yaşadı evimin ön sokağında. Çile denilen, sefalet denilen şeyin insanın insana yaptığı değil de nedir?
Kime sorsam cennetlik, kime sorsam dünyanın en merhametlisi.
Bunca kötülük şeytanın işi midir? Yoksa insanın şeytana bürünmesi midir? Dede diye elini öptüğün adam hayvana tecavüz etmiş. Baba gördüğün, binlerce insanı dolandırmış. Anne yerine koyduğun kadın, kızını pazarlamış. Kardeş diye sarıldığın, gençleri zehirlemiş. Dost diye elini sıktığın adam, bir şüpheyle eşine kıymış.
Bu nasıl bir maskedir? Anladım ki insanın iki yüzü varmış Arjin. Biri görmesini istediği, diğeri sonradan gösterdiği.
İnsanın iki kalbi varmış. Biri sana geldiği, öteki gerçeğin kara zifti. Sorarım sana şimdi Arjin;
Pamuk şeker yiyen çocuktan, kul hakkı yiyen insana nasıl döndü bu nesil?