Size bir hikaye anlatmak istiyorum sessiz çığlıkları duyun diye… Bir çocuk var neşeli, sevimli, konuşkan.
Birde ailesi onu hep susturan, yapma etme diyen. Tanıdınız mı o çocuğu etrafınızda mutlaka vardır. Sonra ne olur o çocuğa peki hiç düşündünüz mü ya da gördünüz mü? Genelde sessizleşirler. Çünkü sessiz olurlarsa kabul göreceklerini düşünürler. Kabul görürler mi bilinmez ama hep sessiz sakin diye tanımlanırlar.
Soru sorarlar cevap alamazlar, konuşurlar dinlemezler. Aile ve ya etrafındaki insanlar olabilir bunlar. Ama hayatlarında büyük etkiler bırakırlar ve fark etmezler. Nedendir bilinmez ilerde bu çocuğa sessizsin diyenlerde hep bu çevreden çıkar. Hem sorunu oluşturan hem de sonuçta oluşanı sorgulayan insanlar.
İnsanları anlamak zor ama çocukları bu kadar zor olmamalı. Hevesle bir şey yapsa engellenen, sen bunu öyle mi yaptın diye hep sorgulanan, yaptıkları takdir görmeyen, hep bir eleştiri içinde olan bu çocuklar sonraları özgüvensiz, cesaretsiz olurlar. İlerleyen zamanlarda bir şey sorarsın detaylandırmaz, dertlerini anlatmaz her şeyi kendi içinde yaşarlar. Sessizlikleri aslında bir yardım çağrısıdır belki. Beni görün, bende varım demektir. Kötü olayları içine atan bu çocuklar daha çabuk hastalanırlar ve belki de daha çabuk ölürler. Ama kimse içine artıklarından öldü demez. Ecel der.
Oysa en çok çocuklar dinlenmeli, en çok çocuklar sevilmeli, en çok çocuklar takdir edilmelidir. Büyüyüp gelişmeleri için en büyük ihtiyaçları sevgidir. Karnı tok, sırtı pek demekle olmuyor görüldüğü üzere. Sevgi büyütür, sevgi iyileştirir. Sevgi gören çocuklar hep en öndedir. Başarılarda da her işlerinde de. Bunu vermek senin, benim, bizim elimizde. Ebeveyn olma potansiyeli olan herkesin elinde. Sevgimizle çocuklarımızı iyi yetiştirebiliriz. Mükemmel olmak zorunda değiller ama sevgiyi bilmek zorundalar. Sevmek herkese iyi gelir.