Gündemde çalkantılı borsa hareketleri döviz kurları altın fiyatları falan festekiz… Haberler açılmıyor sırf bu çalkantılıktan.
Evliliği düşünenler vazgeçmeyedursun aşklarını noktalama kararı aldılar çoktan.
Ha bir de sanal alem borsaları…
Yatırımcılar “yelkenler fora vira bismillah!” deyip bu borsalarda işlem görürken eski topraklar “kumardır benden uzak Allah’a yakın gele” düşüncesinde olmakla birlikte ekmeğini taştan çıkarma derdine düşerken benim yukarıda belirttiğim başlık ile bağlantı kurmamakta haklısınız. Anlatayım…
Para birimlerinin borsada bir yükselip bir alçaldığı dönemde insanların değerini sorguladığımızda kalmadığını görüyoruz.
Birkaç somut örnek verecek olursak;
Hiçbir şey yapmayın. Sadece o gün güzel kıyafet giyinin, güzel bir arabadan inin. İnsanların gözüne hemen çarpacaksınız. Çünkü paranız var. Sizi değerli kılan bir şey var olarak görülüyor insanlar tarafından.
Ya da tam tersini uygulayın. Sıradan giyinin, yürüyün sokaklarda. Sizin, yaradan tarafından bahşedilen olağanüstü bir güzelliğiniz olduğunu varsayalım. Normal kıyafetler içinde size dönüp bakılması yüzde yirmi ihtimal ama akılda kalıcılık yüzde bir. Çünkü paranız sıradan insanlarda olduğu kadar.
Evet bu örnekle anlıyoruz ki borsadaki para birimleri gibi inişli çıkışlı bile olmuyor insanın değeri. Arada sırada bizim de sadeliğimiz veya şeffaflığımız ile değer kazandığımızı görseydik de içimizde yeğ eyleseydi…
Bir diğer örnek ise “karakter kuraklığı”. Hiçbir zaman tek başına yetmiyor. Ve tükendikçe de tükettiriliyor. Çoğu insan karakter arayışında iken parası da yanında olması şart. Hele ki evlilik düşünenlerin veya sevgili olma kriterlerini belirleyen kişilerin ağızlarından çıkan cümleler bariz olarak şu;
“Bu devirde karakterli insan bulmak zor.”
Hemen sonraki cümle;
“Tamam karakterli ama ailem zengin olsun, evi, arabası olsun ister.”
Bu örneklerin sonu değil soyu tükenmez iken yüzde yüz katıldığım mevzuyu da dile getirmeden sonuca geçmek istemiyorum;
“Karakter karın doyurmuyor…”
Evet katılıyorum çünkü karın doyurmayı düşünen bir kitlenin para ile sıkıntısı çok demektir.
Ekonomi düzgün işlemiyor enflasyonun önüne geçilemiyor demektir.
İnsanların kazandıkları ekmeğiyle, o gün içerisinde ve ilerleyen günlerde evlatlarını nasıl doyurabileceklerinin derdine düşmüş iken gelir ve refah düzeyinin hiç de iştah açıcı olmaması demektir.
Bu bir açlık oyunu a dostlar.
Tıpkı filmdeki gibi.
Hayatta kalma mücadelesi insanların ruhuna ve kalbine işlediği vakit;
Paranın önemi artar ve insanların değeri azalır.
Açlık var oldukça huzursuzluğu, huzursuzluk; sevgi, saygı ve hoşgörü değerlerinin ortadan kaybolmasını, yerini öfkeye bırakmasını hatta yerini cinayetlere bile bıraktırması demektir.
Yani;
“Ayın en karanlık zulası fıtratımızın her zerresindeki kum tanesinin yer aldığı içindeki şenaatlerden yoksun olmadığımız günlerde
Kıbleyi şaşıran fanilerin mülteci ruhlarından göçen ebedilikleri kışın dondurucu soğukluğundan daha kan dondurur vaziyette iken
Dildârımız zelilliği mesken bilip, ruhbanlara sözünü yediremez imiş,
Elden deva gelmez iken arz hakkı geçilmez imiş…”
…demem o ki a dostlar!
Maziden beri tüm kötülüklerin yuvası, adaletin ruhbanların size acıyarak bahşettiği dünyayı kabul etmeyiniz!
Sesinizi yükseltiniz, hakkınızı savununuz!
Gönlünüzü fakir tutup elimizden bu gelir diyerek geçirdiğiniz her an yok olmaya mahkûmsunuz!