Kadının adı yok bazen Ayşe, Bengü, Fatma sonuç aynı hüsran bir gün kadınlarımızın mutlu olduğu bir dünyayı hayal etmek ve ümit etmek istiyorum çok şey mi diliyorum.
Doğumla başlar hayat, kadın erkek olarak değil insan olarak adım atılır bu fani dünyaya. Oysa doğarken kaybettiğimiz adaleti yaşarken korumak ne kadar da zor olacaktır. Renklerle bile ayrılmıştır mavi erkek rengidir. Bana göre mavi derinliktir huzur demektir sonsuz bir deniz özgür bir gökyüzüdür. Erkek adamın erkek oğlu olur. Bir babanın harika cesur bir kızı da olabilir. Niye hiç böyle cümleler duymayız. Bazı yöreler de sadece erkek çocuklar sayılır eksik etek, saçı uzun aklı kısadır denir kadın için. Okutulmaz ev işi yapmak zorundadır belli bir yaşa gelince evlenmek durumundadır. Sonrasında millet ne der baskıyla yaşar. Evlenirse geçinmek zorundadır. Çünkü gelinlikle girdiği evden kefenle çıkmak durumundadır. Zorunluluklar niye hep kadınlara biçilmiştir. Erkek aldatırsa elinin kiri kadın aldatırsa namusunu koruyamayan biridir toplumda. Kadın niye elinin kiri olsun dinimizde cenneti annenin ayaklarının altına sererken biz niye bu kadar aşağılarız kadını.
Şartlar niye eşit değil oysa bir erkeği de kadın dünyaya getirmez mi? Kadın cinselliğinin korunması oldukça önemlidir. Toplumda namus ve töre cinayetlerine kurban giden birçok haber okumuşuzdur. Kadına gösterilen her türlü şiddet bir suç olarak kabul edilmelidir. 1987 yılında “Dayağa Karşı Kadın Dayanışması Yürüyüşü” yapılmış ve o dönemde bir kamuoyu baskısı oluşturulmuştur. 1990 yıllarında kadın sığınma evleri kuruldu. Toplumda kadını korunması tekrar hayata tutunması için bağımsız birçok vakıf ve dernek kuruldu. İlerleyen yıllarda eğitime dâhil olma süreci artan kadın iş alanında da kendini gösterme başladı. 1 Haziran 2005 tarihinde Türk Ceza Kanununda değişikliğe gidilmiş olup cinsel suçlar toplumsal düzen genel ahlaka ait suçlar olmaktan çıkarılıp kişiye karşı suçlar olarak düzenlenmesi kadın için çok önemli bir gelişmedir.
Kadın hayattan büyük beklentiler duymaz inanmak ister hayatında güveneceği değerler ister. Ömür denen süreci tüketirken biraz mutlu olmak ister.
Gelinlik neden beyazdır? Beyaz saflıktır. Temizlik ve iyiliktir. Dünyaya her geliş yeni bireyde yeni bir hayatın kapısını aralamaktır.
Her çocuk dünyaya geldiğinde saf temiz bir beyazlıktadır. Bazı özellikler gen ile de geçse de aile çevre yasadıklarımız tecrübelerimiz kişiliğimizi oluşturur. Bir kadın ne ister hayattan? Güven ve sevgi en çok aradığı şey budur. Sıcak sevgi dolu bir yuvada büyümek ister, nasibin de var ise sevgi ve güven duyabileceği bir eş. Cevap çok kolay ama yaşanılanlar çok ağır. Hayat denen büyük hediyenin karşı tarafın etkisiyle yağmalanması sizin değersizleştirilmeniz tabiri caizse hayatın zindan edilmesi. Oysa bir umutta başlar her şey beyaz gelinliği giydiğiniz o adam size bir gün eceliniz olacak kefeniniz nedeni olacak deseler inanır mıydınız? Hayat bazen bu kadar acımasız olmasa da az önce kurduğum cümleler birçok kadının yaşadıkları olabiliyor. Bazıları hayat şansını erken kaybedebiliyor.
Seslerini duyuramıyorlar evleri, bir köşe başı kaçıp kurtulmak ümidiyle gittikleri baba evi son durakları oluyor. Kanunlar da kayıtlarda okuyoruz uzaklaştırma almış, darp raporu var şikâyet etmiş. Kravatını takıp hâkim önüne çıkınca melek oluyor birden şartlı salıveriyoruz. Birkaç hafta sonra aynı kişi suçu işlemiş oluyor. Bir kadını daha cinayet haberlerinde okuyoruz.
Trafiğin kuralları var, mesleğinizin, toplu taşımanın, okulun… Evliliğin niye yok? Suça eğilimli mayasında öfke tohumları olan biri anlaşılabilir. Akıllı kızlar yetiştirmek zorundayız okutmalı ayakları üstün de durmalı. Tercihlerini yaparken defalarca düşünmeliler çözüm ilk olarak kişinin kendin de oluyor. Duyamadığım o sözlerin tercümanı olmak istiyor
Çözüm aile de yetiştirilecek mutlu çocuklar. Mutlu çocuklar ileride mutlu bireyler olur. Bir saksıdaki çiçeği güneşin önüne koyduğunuzda yaprakları cama döner. Uygun sulama bakım ile hep mutlu durur. Saksıdaki çiçek aslında bir insan ile özdeşleştirilebilir. Kadını bir çiçeğe benzetebiliriz.
Kadın yaradılış gereği naif kırılgandır korumaya muhtaç sevgi temasına ihtiyaç duyar. Kadının özünde sevgi vardır yuvayı kuran dişi kuştur sözüne istinaden değer görmeli erkek ile kadın ilişkilerinde saygı sevgi temel sarsılmaz bağlar oluşturulmalıdır. Günümüzde hayat standartları yükseldikçe kadının toplum içindeki yeri artarken temelinde suça yatkın kişiler, kadını can güvenliği konusunda mağdur bırakmaktadır. Hayatta her şeyin bir eşi vardır. Siyah beyaz olmadan gece gündüze kavuşmadan yer edinemez. Evli eşlere karı, koca denilir. Koca demek dağ demektir… Dağ ne kadar büyük olursa olsun, üstünde kar olmayan dağ eksiktir. Dağların yücesine kar yağar diyerek kadına “ kocanın karısı’’ ifadesi kullanılmaktadır.
Kadın İslam dininde Cenabı-ı Hak; Havva’yı Hz Âdemin sol kaburgasından yaratmıştır. Kadın eğridir. Onu düzeltmeye kalkarsanız kırarsınız vurgusu yapılmıştır. İslam dininde kadına değer verilmiş ve hayatımız içerisinde hakları belirtilmiştir. İsimler farklı ama kahramanlar hep çaresiz ve mağdur saplantılı sevgili, eski koca, birlikte yaşadığı erkek diye duyuyoruz. Artık gözü yaşlı analar babalar görmek istemiyoruz. Kadının adı yok bazen Ayşe ,Bengü, Fatma sonuç aynı hüsran bir gün kadınlarımızın mutlu olduğu bir dünyayı hayal etmek ve ümit etmek istiyorum çok şey mi diliyorum.