Kadın ve Şiddet Şiddet ve Kadın! Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü
- Feride T.
- Merve Abasiyun
- Selma Taşkömür
- Kristina Noystka
- Vildan İnce
- Sevda Kösecik
- Aslıhan Dal
- İsmi Bilinmiyor
- Sevgi Tekin
- Ferdane Kurt
Gördüğünüz, okuduğunuz bu isimler sadece 2021 yılı başından bu yana ülkemizde işlenen kadın cinayetlerinde kaybettiğimiz kadınların ilk onunun ismi hatta fark ettiyseniz kimisinin soyadının baş harfi var kimisininse ismi bile bilinmiyor . Her okuduğumuzda, televizyon ekranında her gördüğümüzde “Çok yazık ” deyip geçiştiriyoruz. Birkaç gün sonra da unutup gidiyoruz zaten.
Bir kadın (Emine BULUT), 10 yaşındaki kızının gözleri önünde eski kocası tarafından boğazı kesilerek öldürüldü. Son sözleri; “ Ölmek İstemiyorum” idi. Kızı “Anne sakın ölme” diye çığlıklar atıyordu.
Bir kız (Başak CENGİZ), sırf savunmasız olduğu için “Evden birini öldürmek için çıktım.” “Savunmasız olduğunu gördüğüm için onu tercih ettim.” diyen bir manyak, bir psikopat tarafından satışı yasak olduğu halde intenetten çerez alır gibi alınabilen bir samuray kılıcı ile katledildi. Halbuki ne hayalleri vardı. “Belki bahara düğünüm olacak abla” diye mesaj atmıştı, “Düğün ne zaman?” diye soran komşusuna. Şimdi ne bahar kaldı, ne de yaz mevsimi. Artık hep kış, hep kuru ayaz ailesi için…
Genç bir kız (Özgecan ASLAN), evine gitmek için bindiği dolmuşun şoförü tarafından tecavüze uğradı. Tecavüzcüye arkadaşı tarafından “DNA’nı bırakmışsındır izleri yok et.” diye akıl verildi ve Özgecan’ın elleri kesilip yakılarak katledildi. Belki de tek sebep dolmuşta kalan son kadın yolcu olmasıydı. Son kadın yolcuyla gönül eğlendirmeyi kendine hak görmüştü o manyak. Nasıl olsa kız o saatte dışarıdaydı her şey müstahaktı ona.
Bütün dünyada kadına yönelik şiddet var, kadın cinayetleri işleniyor denilebilir ama bu, kadına uygulanan şiddetin işlenen kadın cinayetlerinin savunulması için asla bir gerekçe olamaz, olmamalı. Bu yapılanların mazereti olamaz. “O kadar kısa giymeseydi” , “Gecenin o saatinde sokakta ne işi varmış?” diyorlar ya hâlâ kendilerini haklı çıkarmaya çalışıyorlar ya anlamlandıramıyorum, aklım almıyor. Sebep şu desem “Yok ya olmaz” diyorum, sebep bu desem “Yok artık, bu kadar da olmaz olamaz” diyorum. Velhasıl işin içinden çıkamıyorum.
Bunu insanların yetiştiriliş tarzına bağlasak bir nebze açıklayabiliriz belki. Çünkü bazen biz hanımlar erkek evlatlarımız için “Aman o erkektir zaten eşi ona hizmet edecek (sanki mecburmuş gibi)ev işine karışıp elimi ayağıma dolandırmasın daha çok ” diye düşünürüz. Hatta yeni yuva kuran bir erkeğe arkadaşları “Aman diyeyim mutfak işlerine bulaşma, başını kurtaramazsın. Hanımla mutfağa girdiğine birkaç şey kır dök, yenge bir daha yardım et demez zaten” diye akıl veriyorlar.
Takvim yaprakları yirmi birinci yüzyılın yirmi birinci yılının on birinci ayının yirmi beşinci gününü gösteriyor ve hâlâ kadına şiddeti, kadın cinayetlerini konuşuyorsak gerçekten bir arpa boyu yol alamadığımızı düşünüyorum. Bu ayıp da bize yeter.
Aslında bu konuda söylenecek çok söz var ama ne dersek diyelim eksik kalacak. Biz insana insan olduğu için insanca değer vermeyi öğretelim evlatlarımıza sanıyorum en doğrusu bu. Zaten gerisi gelir.
Şiddetin canlı cansız fark etmeksizin kime, neye uygulanırsa uygulansın yanlış olduğu bilincinde insanlar olmalıyız evlatlarımızı bu şekilde yetiştirmeliyiz diye düşünüyorum. Asla kadına yönelik şiddet yanlış erkeğe, hayvana, çocuğa uygulanan şiddet, istismar doğrudur dememeliyiz.
Ancak kadınlara şiddet uygulayan beylere şunu özellikle hatırlamak isterim ki bu dünyanın öbür dünyası da var ve biz oraya gerçek dünya diyoruz. İşte orada “Niye bu kadını darp ederek, öldürerek hakkına girdin?” diye sorduklarında yok “Çocuğumu göstermemekle tehdit etti.” ,yok “Gecenin o saati dışarıda ne işi vardı?”, yok “Kısa etek giymişti dünden razıydı.”, yok “ Beni aldattı, etti” gibi bahaneler kabul görmüyor bilesiniz. Ona göre davranırsınız sanıyorum bundan sonra çünkü eğer cezanız Cehennem olursa orada kahvede okey oynar gibi rahat olamıyorsunuz. Unutmayın sizi dünyaya getiren de bir kadın, namusunu kendi namusunuz addetttiğiniz başına bir şey gelmesin diye üstüne titrediğiniz bacınız da bir kadın, size yar olan yarenlik eden evlatlarınızı dünyaya getiren eşiniz de bir kadın
Sanırım lafı fazla uzattın artık diyorsunuz onun için, yalnızca kadına değil canlı cansız hiç kimsenin hiç bir şeyin Şiddet’İn Ş’sine uğramadığı hatta ağzına dahi almadığı günlerin başlangıcına vesile olsun bu Farkındalık Günü diliyorum.
Yeniden görüşene kadar kendinize iyi bakın dostlarım sevgiyle kalın, sağlıkla kalın, umutla kalın…