Korku; iç ve dış dünyanın tehlike olarak algıladığı güdüsel ama olumsuz his. Kötü olaylar karşısında içimizi korku kaplar bazen de korkuyu biz çağırırız bedenimize. İçimde bir korku var ya sizin?
Korku büyü kadar etkilidir; Rüyanızda, karanlıkta, yalnız kaldığınızda, ışıklar kesildiğinde, geceleri arkanızda hissedilen bir gölge, başımıza dokunan bir el, kalbinizin hızlı atmasını sağlayan ateş. Sizi takip eden gölgeler, duyduğunuz sesler. Ürkütücü karanlık ve korkuyorsunuz.
Korku korkuyu besler; Gece uyanırız etraf karanlık yataktan korkarak çıkarız yada hızlıca yatağa koşarız. Odanın kapısını kapatır ve olmayan varlığın oda dışında kalmasını diler, yorganı başımıza çekeriz. Sonra bir çığlık. Her gölgeyi karabasan bazen de bize saldıran bir ruh sanırız. Dua okumaya başlar belki de ağlarız.
Korku insanı bin kere öldürür; Bir yerde nalları diktiniz ve ruhunuz bedenden ayrıldı. Beden yakıldı külleriniz elinizde yada tabutta toprağın kokusunu alıyorsunuz. Artık bu dünyada değilsiniz. Sizde ışığı görüyor musunuz? Sizi çağırıyor mu? İki dünya arasında mahsur mu kaldınız yoksa birinin bedenini ele geçirip orda mı yaşayacaksınız. Hayalet misiniz? Yoksa hayal mi ediyorsunuz?
Hayalleriniz vardı. Sahil kasabasında bir ev. Ağaç eviniz. Bahçenize dikilmiş çiçekler. Kırılan kalpler,
3,5 çocuk. Yarım kalan aşk. Gülümseyin çekiyorum hayallerinizi. Artık resimlerde gülümseyen bir anısınız.
Korku karanlık tarafa giden yoldur; Sürekli kendinizi korkuya çekiyorsunuz. Bir oraya bir buraya yürüyorsunuz. Korktukça korkak oluyorsun korkuyu besliyor ve bunu sen yapıyorsun.
Size şimdilerde başka bir korku vermek aklınızı kaçırmaktan daha iyidir. Yeni korkular kurmak için korku zamanı.