Seni kaybettirmek bu şehrin bana attığı son kazık iken, Varlığımı yokluğuna, duygularımın son damlasını Türk Hava Kurumu’na bağışladığım bu gecede, gidelim buradan…
Sabahlara kadar ağladığım,
Ve sahi senin dediğin gibi; kapıya yaslandığım ve annesinin gelmesini bekleyen terli, yorgun bir çocuk gibi oturduğum, sabahlara…
Aramızdaki ortak nokta, geçen zamanın lehimize işleyişiyken,
Bizi farklılaştıran şey; sana her daim umut olan zaman, benim umuduma günden güne dem vurdu.
Bu her şeyin mahvolduğu gecede çocuk yorulduğu ile kaldı.
Ne yaslandığı kapı aralandı ne sırtı kurulandı.
Lanet geceden Melike Şahin’e bir selam çakarken,
“Karışıyor sağım solum
Ömrüm daha kaç kavga alır?
Bulutuna mecali yok
Kanatları kurşundan ağır
Dikeni tel örgüye mecbur
Hayaller cepte durur
Doğuyor içime bir cesaret
Hesabı bende kalır
Kendimi yediğim yılları bana sor, var mı hevesin?
Gidelim buradan”