Nazım Hikmet’in şu sözü ile başlamak istiyorum: ” Küçük bir mutluluk istiyorum. O kadar küçük olsun ki, istemesin kimse benden onu.” Mutluluğun belli bir şekli, sebebi, tanımı yoktur. Çünkü mutluluk insanın kendi içinde yüklediği anlamda saklıdır.
Bu süreçte tabiki de öncelik olarak insanın kendini tanıması gerekir. Kişiliği oturmuş bir insan, hayatında ne gibi bir değişiklik olursa mutlu olacağını elbette bilir. Bu mutluluğu ise dışarda ya da birilerinde aramak hata olur. İçten denetimli bir insan asıl mutluluğun küçük bir çocuk gibi kendi içinde keşfedilmeyi beklediğinin farkındadır.
Eğer bu çocuk keşfedilmezse insan bu kez mutluluğu dışarda arar. Çok fazla anlam yüklediğimiz bu mutluluğun başka bir boyutu ise; biz insanların sonsuz olmasa da uzun ömürlü bir mutluluk arayışıdır. İnsan, hayatı boyunca bu arayış devam edecektir fakat doğru yerde yani kendi içinde. Çok istediğimiz bir şeye ulaştığımız zaman, o an mutluluğa ulaşmış gibi hissederiz fakat o doyuma ulaştıktan sonra o uğrunda mücadele edip, hayalini kurduğumuz şey bize tat vermez ne yazık ki.
İşte bu yüzden insan her daim kendini mutlu edecek bir şey bulmalı ve buna çok fazla anlam yüklememeli. Çünkü her şeyin gelip geçici olduğu bu dünyada mutluluk da sonludur. İnsan, sonsuz bir mutluluk aramak yerine kendi içindeki küçük mutlulukları keşfetmeli. Mutluluğu uzaklarda arama çünkü mutluluk insanın kendi içinde…