Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “AİHM kararlarında adil değildir, siyasidir. Konu Türkiye olunca siyasi karar verir ama öbür tarafta Fransa, Almanya olunca maalesef ters kararlar verir” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yargıtay’da düzenlenen 2022-2023 Adli Yıl Açılış Töreni’ne katıldı. Törende, Erdoğan’ın yanı sıra TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, AK Parti TBMM Grup Başkanı İsmet Yılmaz, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan ve yüksek yargı mensupları yer aldı. Törende ilk olarak Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu konser verdi. Ardından Yargıtay’ın kuruluşundan bugüne tarihsel sürecini anlatan film gösterimi yapıldı.
Burada konuşan Erdoğan, yeni adli yılın tüm adalet teşkilatına hayırlı olmasını dileyerek, “Türkiye, Anayasasında da belirtildiği şekilde, demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. İnsanlık tarihindeki mücadelelerin merkezinde hep bu arayış yer alıyor. Biz de geride bıraktığımız 20 yılda ülkemizin hukuk devleti vasfını güçlendirmek için önemli reformlara imza attık. Reformlarımızın en önemli unsurlarını insan hak ve hürriyetleri, kadın hakları, çocuk hakları, adalet sistemimizin geliştirilmesi gibi başlıklar oluşturmuştur. Esasen ülkemizdeki Anayasaların neredeyse tamamının olağanüstü dönemlerin ürünü olması eskiden beri dile getirdiğimiz bir sıkıntımızdır” dedi.
‘YENİ ANAYASA ÇALIŞMASINI TEKRAR BAŞLATABİLMEYİ ÜMİT EDİYORUZ’
Erdoğan, halihazırdaki Anayasanın 1980 darbesinin ardından hazırlanıp yürürlüğe girdiğini anımsatarak, şöyle konuştu:
“Her ne kadar 1982 Anayasası’nda hem bizden önceki hükümetler hem biz çok sayıda köklü değişiklikler yapsak da sonuçta elimizdeki malzemenin darbe ürünü olduğu gerçeğinden kurtulamıyoruz. Bunun için hükümetlerimiz döneminde çeşitli defalar siyasi partilere yeni Anayasa hazırlama çağrısı yaptık. Kimi zaman bu doğrultuda Meclis bünyesinde zayıf da olsa bazı adımlar atılmıştır. Meclis’teki bu çabamızdan, diğer siyasi partilerle uzlaşma sağlayamadığımız için sonuç alamadık. Buna rağmen gayretlerimizi sürdürdük. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtikten sonra da yeni bir adım attık. Geçtiğimiz yıl bir kez daha siyasi partilere ülkemizi yeni bir Anayasaya kavuşturma çağrısında bulunduk.
Biz de kendi çalışmalarımızı yaptık. Müzakereye esas olan bir taslak hazırladık. Ancak maalesef bu çağrımız da karşılıksız kaldı. Diğer partilerden herhangi bir somut Anayasa taslağı teklifi alamadık. Netice itibarıyla insan haklarına dayanan, hukukun üstünlüğünü esas alan; sivil, demokratik ve özgürlükçü yeni bir Anayasayı ülkemize henüz kazandıramadık. Ama umudumuzu da kaybetmedik, kaybetmiyoruz. İnşallah siyasetin iklimi böyle bir adıma uygun hale geldiğinde yeni Anayasa çalışmasını tekrar başlatabileceğimizi ümit ediyoruz.”
‘ADALET SİSTEMİNDE YENİ İYİLEŞTİRMELER YAPACAĞIZ’
Erdoğan, adalet sisteminde yapılacak yeniliklere ilişkin şunları söyledi:
“Önümüzdeki dönemde adalet sistemimizde yeni iyileştirmeler yapacağız. Gündemimizin en başında avukatlarımızın sorunlarının çözümü var. Bunun için Avukatlık Kanunu’nu barolarımız ile birlikte çalışarak yenilemek istiyoruz. Hedefimiz savunma hakkının daha da güçlendirilmesidir. Vatandaşlarımızın yargılama süreçlerinde çeşitli sebeplerle hak mahrumiyetine uğramasından üzüntü duyuyoruz. Bunun önüne geçmek için adli yardım sistemimizi yeniden ele alacağız.
Hukuk sigortası olarak anılan ve değişik ülkelerde uygulaması bulunan hukuki himaye sigortasını Türkiye’ye de kazandırmayı planlıyoruz. Adalet Bakanlığımızın kurduğu Bilim Komisyonunun teklifleri doğrultusunda hukuki himaye sigortasını hayata geçireceğiz. Yapay zekayı yargının ve yargı görevi yapan hakim, savcı ve avukatların hizmetine sunmak için hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Yargı hizmetlerinde memnuniyetin ve hukuk güvenliğinin daha da artırılması için yeni adımlar atacağız.
Adalete erişimi kolaylaştıracağız. Yargı süreçlerini sadeleştireceğiz. Alternatif çözüm yöntemlerini ve kapsamlarını geliştireceğiz. Yargılamaları makul süreçte sonuçlandırılma ve adaletin vaktinde tecellisi için yeni projeleri devreye alacağız. Ana başlıkları ile özetlediğimiz tüm bu çalışmalar ile milletimiz adalete olan güvenini en üst seviyeye çıkartmakta kararlıyız. ‘Geç gelen adalet, adalet değildir’ sözünü aklımızdan asla çıkarmıyoruz.”.
‘AİHM KARARLARINDA ADİL DEĞİLDİR’
Adaletin ancak bunu uygulama görevi verilen mekanizmalar ve bunu yerine getirme ehliyetine sahip kişiler vasıtasıyla hayata geçirilebileceğini vurgulayan Erdoğan, “Buna karşılık birileri ülkemizin adalet sistemini, nerelerle bağlantılı oldukları az çok tahmin edilen suç çetelerinin kirli oyunlarına kurban etmek için uğraşıyor. Karşımıza çıkan kim olursa olsun, böyle bir rezilliğe asla izin vermeyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti devletinin, karanlık mihrakların güdümünde istikamet çizilen bir ülke olmadığını herkes görecek, kabul edecek. Bu ülkede herkes mücadelesini hukuk ve en önemlisi ahlak kuralları çerçevesinde verecektir.
Aksi takdirde her gayret, zorlama, söylenti ülkemize yapılmış en büyük kötülüktür. Özellikle AİHM ile ilgili yapılan değerlendirmeler konusunda açık ve net söylüyorum. AİHM, kararlarında adil değildir, siyasidir. Konu Türkiye olunca siyasi karar verir ama öbür tarafta Fransa, Almanya olunca maalesef ters kararlar verir. Adaletin işleyişindeki aksaklıklardan, eksikliklerden, hatalardan şikayet etmekle bizatihi bu sisteme husumet beslemek ve çökertmeye çalışmak tamamen başka şeydir. İlki anlaşılabilir, üzerinde konuşulabilir, gerektiğinde diyalogla iyileştirilmesi yönünde adımlar atılabilir bir yaklaşımdır. İkincisi, yani adalete düşmanlık yapmak ise kabulü asla mümkün olmayan bir davranıştır, hatta ihanettir” dedi.
‘BU BATAKLIĞI DA KURUTACAĞIZ’
Hayatlarının, adalet kavramının kendi manevi dünyalarındaki, tarihteki, kültürdeki yerini anlamakla ve anlatmakla geçtiğini işaret eden Erdoğan, şöyle dedi:
“İtirazlarımızı da bu çerçevede dile getirdik, desteğimizi de aynı anlayışla verdik. Yargı kurumlarımızı, hakimlerimizi, savcılarımızı sadece hukukla değil, vicdan ve ahlakla da bağdaşmayacak ifadelerle hedef alanların, hedef gösterenlerin böyle bir muhasebe gayesi yoktur. Bu konuda hemfikir olduğumuza inanıyorum. Karşımızdakilerin derdi, ülkemizin hukuk devleti niteliğini güçlendirmek değil, hukuku kendi ajandalarının bir aracı haline dönüştürmektir. Benzer şeytani tavırlara, yasama alanında da yürütme konusunda da şahitlik ediyoruz.
Çünkü bunlar geçmişte uzunca bir süre, aynı yöntemlerle ülkenin enerjisini emmişler, vaktini heba etmişlerdir. Şimdi de haksız, mesnetsiz, sinsi gücün ayrıcalığına tehditle, şantajla, çirkeflikle ulaşmanın peşindeler. Kararlarını, Türk milleti adına veren yargımızın bu niteliğinden rahatsız olanların, kimlerin değirmeninden su aldığını, kimlerin değirmenine su taşıdığını gördükçe ülkemiz adına üzülüyoruz. Yürütmenin önüne kamu görevlilerini tehditten, yalan ve yanlış bilgilerle kurumları töhmet altında bırakmaya kadar uzanan provokatör tutumlar ile döşenen taşları gördükçe ülkemiz adına üzülüyoruz.
Yoksa, siyasi alandaki mücadeleyle ilgili hiçbir çekincemiz, hiçbir tereddüdümüz yoktur. Tek gayemiz, ülkemizin zarara uğramaması, milletimizin devletine olan güveninin zedelenmemesi, hukukun üstünlüğü ilkesine halel gelmemesidir. İnşallah, yasamasıyla yürütmesiyle yargısıyla en önemlisi de milletimizle birlikte, hepimizin en büyük teminatı ve güvencesi olan adaleti daha da güçlendirerek, bu bataklığı da kurutacağız.”
‘YÜKSELEN BİR TÜRKİYE VAR’
Erdoğan, dünyanın geçen asırda kurulan siyasi ve ekonomik güç dengelerinin kökünden sarsıldığı bir dönemden geçtiğini belirterek, şöyle konuştu:
“Son 2 asrı sürekli kayıplarla, kırılmalarla geçen bir ülke olarak kendi potansiyelimizi kullanabileceğimiz demokrasi ve kalkınma altyapısının inşasını henüz yeni tamamlayabildik. Gerçek olan şudur ki Türkiye, artık yeni bir seviyeye, yeni bir lige çıkmıştır. Yaşanan her gelişme, ülkemizin önündeki fırsatın büyüklüğünü ve bizim bunu kullanabilme potansiyelimizin gücünü teyit etmektedir. Ülkemiz, geçtiğimiz 20 yılda sahip olduğu altyapıyla, adeta bugünlere hazırlanmıştır.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılı için yapacağımız büyük atılımın eşiğine gelmek belki öyle kolay olmadı. Ama netice olarak, dünyanın ve bölgemizin adeta kaynadığı bir dönemde, biz her şeyimizle büyük ve güçlü Türkiye’nin, Türkiye yüzyılının inşasına hazırız. Eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaşımdan enerjiye, sanayiden tarıma her alanda, ihtiyacımız olan araçlara sahibiz. Üretimiyle istihdamıyla ihracatıyla bu temelin üzerinde bölgesini aşıp, küresel düzeyde siyasi ve ekonomik güç olarak yükselen bir Türkiye var.
Artık içeride olduğu gibi dışarıda da hedeflerimize yürümek için gereken güce, etkinliğe kavuştuk. Sadece Ukrayna krizinde değil, daha pek çok yerde vicdanın ve hakkaniyetin sembolü olarak savaşan taraflarla dahi aynı düzeyde etkinlik kurup yürütebilen neredeyse tek ülkeyiz. Ülkemizdeki herkesin, her kurumun, her bireyin kendini bu yeni Türkiye’ye göre hazırlaması gerekiyor. Hukuk sistemimiz de bunun dışında değildir. Buradan çağrımı yapıyorum; Adalet Bakanlığımız koordinasyonunda tüm tarafları ile yargı ve hukuk dünyamız 2053 vizyonunu oluşturmaya başlamalıdır.”