Hızlı geçiyor zaman. Düşen yağmur damlaları gibi. Artık bölük pörçük bir rüya gibi. Hayatım, evim ve ben.
Dibe vurmak için yalvarıyorum şimdi.
Daha ne kadar düşeceğime dair,
Belirsizlik hissi acıtıyor.
Öldürüyor her zerremi.
Hep düşünüp durdum.
Nasıl bu kadar ışıkta karanlık kaldınız?
Aydınlık için ışığın bir şeye çarpması gerekti.
Ne ruh ne kalp varken nasıl aydınlanabilirdi?
Daimi mutluluk uğruna harcadım anları.
Mutsuzluktan sarhoşken anlıyorum.
Ağlamadan gülmek, bir çizgide yürümek,
Mümkün değil, zehirmiş.
Bazen de yavaş geçiyor.
Yağmur damlaları düşerken onlara dibin sonsuz görünmesi gibi.
Gözlerim önünden geçen film şeritleri,
Hayatım, evim ve ben.