Yunanca bir kelime olan megalomani, çağımızda megakentlerin içerisinde savrulan insanı sarmalamış durumda..
‘Sen benim kim olduğumu biliyor musun? sen bittin ‘ gibi tehditvari sorulara hayatımızın belli dönemlerinde maruz kalmışızdır.
Gerek iş yaşamında olsun gerekse sosyal yaşamda.
Peki bu cümleleri bizlere kullanan tiplerin megalomani oldugunu biliyor muydunuz?
Yunanca bir kelime olan megalomani, çağımızda megakentlerin içerisinde savrulan insanı sarmalamış durumda..
İnsanlık, tarih boyunca hep ilerleme ve büyüme ekseninde yaşamı sürdürmeye devam ediyor… Yaşantısıyla birlikte sosyolojik ve psikolojik durumunda da değişimler yaşıyor.
Gerçekleşen değişimlerle birlikte yerleşim yerlerini megakentler haline getiren insan, kendisini de megalomani yaptı.
Böylece gerçek ve hayalin arasında sıkışıp kaldı..Var olmayan şeyi varmış gibi göstermekten de geri kalmadı.
Büyüklük hezeyanı olarak bilinen Megaloman(i) kelimesi günlük hayat rutininde karşılaştığımız tutum ve davranışlardan bir tanesidir. Aslında bir tür ruhsal rahatsızlıktır.
Kelimenin kökeni Yunancadır. “Megalo ve mania” kelimelerinin birleşimiyle oluşmuştur. Büyük ve çılgınlık anlamlarını içeren bu iki kelimenin birleşimi “büyük çılgınlık” olarak ifade edilmiştir.
Yunan mitolojisinde sıkça görülen Megalomani kelimesi, mitolojide de insanın tanrısal bir yapıya bürünmesini anlatmaktadır.
Yaşadığımız yüzyılda ise bir yaşam tarzı haline gelen megalomani, Kişinin kendisinde bulunmayan ve gerçekle uyuşmayan özellikleri kendisinde olduğunu sanmasıdır. Megalomani kendini önemseme duygusunun gerçeğe dayandırılması, abartılı şekillenmesi ve aşırı özgüvene dönüşmesi olarak yorumlanmamalıdır.
Megalomanlar hiçbir şekilde gerçekle ilgisi olmayan üstün yetenekler taşıdıklarına inanırlar. Büyüklüğü bir takıntı haline getirerek ve büyüklük algısı içerisinde yaşarlar.
Aşırı bencildirler, dünyada her şeyin kendileri için yaratıldığını düşünürler ve kendilerinden başkasıyla ilgilenmezler.
Bu tip kişiliklere çevremizde sıkça karşılaşırız. Her şeyin en iyisi ben yaparım, ben olmazsam olmaz gibi cümleleri sıkça duyarız bu kişilerden.
Kendini beğenmişlikleri de oldukça fazladır. Sizin ne düşündüğünüz ne hissettiğiniz önemli değildir bu kişiler için.
Mesela bazen maddi durumu iyi olmadığı halde, dünyanın en zengin insanı gibi davranırlar. Kibir dolu davranışlar sergilerler.
‘sen benim kim olduğumu biliyor musun?’ sorusuna maruz kalırız.
Sahip olmadıkları şeylere sahiplermiş gibi izlenim yaratırlar. Bu tipler gösteriş odaklı bir devinim içerisinde çalışırlar..
Özellikle şehirlerin büyümesiyle, insanlar arasında maddi ve manevi bağ oldukça kopmuştur. İlişkiler tek düze bir hal almıştır.
Bunun sonucunda da kültürel bir gerileme yaşanıyor. Açak gönüllülüğünü kaybetmeye başlayan insan, Megaloman oldu.
Netice itibariyle kimliğini kaybetti. Çevresine karşı algısı ve bakışı değişti.
Hayatının her alanını rekabet üzerine kurmaya başlayan insan, narsist bir kimliğe büründü. Ortaya çıkan bu kimlikle birlikte insana bakışı da değişti . Hor görme ve aşağılama tutumlarını benimsedi.
Bu tutumları sergileyen kişilerle iletişim iletişim kuramamaya başladık. Tek yönlü bir iletişim ağının içerisinde buluruz kendimizi.
Tek doğru varsa, bu da onların inandıkları doğrudur. Prensiplerini bize empoze etmeye çalışırlar.
Aslında bu bir tür insanın insanı asimile etmesidir. Bu asimileye boyun eğersek direnç göstermezsek , onların daha da barbar bir hal almasını sağlarız. Bu kişilerle baş edebilmek için tutum ve davranışlarını onaylamamalıyız.
Hatalarıyla yüzleştirmeliyiz ,Hemingway‘ında belirttiği gibi yüzleşmek önemlidir. Kendinizi bu tiplere karşı korumalıyız.
Bizi kırıp incitmelerine de izin vermemeliyiz. Bazen buna gücümüz yetmese de! Bu dünya, senden olmayanlarla hoştur. Onların sana verdiği ilimlerle, kıymetlerle, gönüllerle hoştur…