90’larda mavi önlüklü bir karne sabahı… O gece geç saatlere kadar uykuya dalamamış gözlerim sabaha yorgun ve enerjisi düşük uyanmıştı…
Uyuyamadığım dakikalarda, sınavlarından düşük notlar aldığım Matematik dersimi düşünmüştüm. “Öğretmenim kanaat notumu yüksek verirse teşekkür alabilirim” düşüncesiyle yatakta dönüp durmuştum.
Sabahçılık ve öğlencilik sistemi vardı o zamanlar. Öğlenciydim bende.
Sabahtan kahvaltısını yapıp, önlüğünü giyinip, okul saati gelene kadar sokakta arkadaşlarıyla oyun oynayan bir nesildik biz…
O karne sabahı ne yaparsam yapayım vakit geçmiyordu benim için.
Önlüğümü giyindim, örgü yakalığımı taktım, yaka cebimede teyzemin nakışla pembe çiçekler işlediği mendilimi koyup hazırlanmıştım. Sokağa oynamaya çıkmamıştım, duvar saatinin tam karşısında konumlandırılmış, yeşil örtülü divanımıza oturup, gözüm saatte okul saatimin bir an önce gelmesini beklemiştim…
Karne heyecanı yaşayan son nesil olacağımız hiç aklıma gelmemişti…
Sonraları bir sistem çıktı. Puanlar, notlar o sisteme girildi, veliler ve öğrenciler istediği zaman girip bakabildi. Notlar sisteme işlendikten sonra, karnelerin nasıl geleceğini günler öncesinden yine bu sistem üzerinden gördü çocuklar.
Ve hiçbir karne sabahına heyecanla uyanmadılar, o gece heyecandan uykuları kaçmadı, o sabah kahvaltı masasında ağızlarına attıkları lokmalar boğazlarına düğümlenmedi, gözü saatte okula gidip bir an önce karne almak için heyecanla beklemediler.
Mavi önlüklü, dantel yakalı son nesildik.
90’ların en büyük değerlerinden birisi de bizim mavi önlüklerimizdi… ….