Teknoloji kuşağı.. Değerli Okuyucularım! Üzerinde yaşadığımız topraklar kazmayı vursanız medeniyet fışkıran topraklardır! Gençlerimize anlatmamız gereken, gurur duyacağımız o kadar şanlı bir mâzimiz var ki!
***
Hani demiş ya Merhûm Mehmet Akif Ersoy;
“Medeniyet Dediğin Tek Dişi Kalmış Canavar!”
***
Bizim varisi olduğumuz Medeniyet o minvalde değil işte!
Bilakis bizim Medeniyet anlayışımız kıtalar ötesine vurulan bir mühürdür!
***
Bizim Muhtaç olduğumuz örnek;
Doğunun değil, Batının değil bütünüyle Türk-İslâm kültürümüzdür!
Biz kendi özümüze dönmedikçe kafese sıkışmış kuş gibi oluruz.
Döneriz, çırpınırız fakat döndüğümüz yer kürkçü dükkanı değil emperyalist kancası olur!
Elbette çağımızı yakalayacağız.
Uluslararası bir bilgi alışverişi sağlayacağız.
Fakat istişare kültürü ile bütün bunları yapacağız!
Belli bir bölgeye bağlı kalmadan.
Avrupayı Medeniyetin kaşifi, Doğuyu Cehalet yuvası atfetmeden!
***
Halife Harun-ûr Reşid Fransa Kralı Şarlman’a “Çalar Saat” hediye etmişti!
İspanya krallarından Şanso Avrupalı tabiplerin iyileştiremediği “Su Toplanması” hastalığına Müslüman tabiplerin vesilesiyle Şifa bulmuştu!
Bunlar Müslümanların, bizim öz Medeniyetimizin küçük örnekleri!
***
Bir de “Avrupa” başlıklı katliamlar var, buyurun:
***
İngiliz Patrik Hudson adında bir cani 2. Bahadır Şah’ın oğullarını kurşunlamış, kafalarını kesmiş, kafalarından çorba yaptırmıştır! Bununla da kalmayıp o çorbadan 2. Bahadır Şah’a ve zevcesine içirtmiş, onlar yutamayıp tükürünce de katliamını alaycı bir tavır ile itiraf etmiştir!
***
Kral Şarl ve Kraliçe Katerina’nın emriyle 60.000 Protestan Hristiyan’ın sadece “Protestan” kimliklerinden dolayı Sent Bartelmi Yortusu’nda katledilmelerinden hiç bahsetmiyorum bile!
***
Ama Efendim, sorsanız Müslümanlar “Vahşi”, Türkler “Barbar”!
Hadi Oradan Canım!
Buna kargalar bile güler!
***
Avrupa Medeniyetini bize monte etmeye çalıştılar.
Fakat hiç deve iğneden geçer mi?
***
Bizimkisi bir uygarlıklar yarışı değil.
Tam aksine kimlik tespitidir!
Siz hiç Ali’ye Veli, Ayşe’ye Fatma diyor musunuz?
Umarım demiyorsunuzdur!
Hani Nasreddin Hocanın bir fıkrası vardır; “Ya tutarsa?” diye.
Böyle bir mantık ile biz kendi özümüzü unutursak, uğrayacağımız durak “Hâyırsızlar” tabelasını taşır!
Günümüzde “Z Kuşağı” diye bir kavram var hani.
Ama içi öyle bir boşaltıldı ki!
Yüzlerce cümle kursak anlatamayız!
****
Çoğu siyasetçiler Z Kuşağını oy devşirme aracı olarak görüyorlar.
Edep Ya Hû!
Gözlerini internet ile açtılar.
Çocukluklarını sokakta değil dijital halkanın içerisinde geçirdiler.
Atari gördüğünde çılgınlar gibi sevinen kuşağın çocukları bunlar!
Bizim evladımız, bizim canımız bu Z Kuşağı!
Onları iyi anlamamız, yargılamadan dinlememiz gerekiyor.
İnsan hiç elindeki pırlanta kaybolsun ister mi?
Elbette istemez.
İşte biz de pırlanta kalpli gençlerimizin siyaset kurtlarının dişleri arasında kaybolmasını istemiyoruz!
***
Gençler! Siz elbette her reşit birey gibi oy kullanacak, gerektiği ortamlarda fikrinizi özgürce, edeplice aktaracaksınız.
Fakat inanın bana, sizin çok daha büyük işleriniz var.
Vârisi olduğumuz medeniyeti iyice analiz edebilmek, küresel dünyada söz sahibi olabilmek, geçmiş ile gelecek arasındaki gerekli köprüyü sağlam bir şekilde kurabilmek ve daha nicesi!
***
Yurtdışını görmek sizin hayaliniz olmalı fakat oralarda kalmak temenniniz olmamalı.
Çünkü bu vatanın size çok ihtiyacı var!
Geleceğin Cumhurbaşkanı, bakanı, öğretmeni, doktoru sizlersiniz!
Sizsiz bir Dünya düşünülemez!