Bilinmesi gerekir ki zaman geçip gidiyor. Ömür tükeniyor. Gün geldiğinde insan kopup gidiyor, sanma ki sevenler ayrılmaz, yıldızlar kaymaz, yıldız misali dünyadan kayıp gitmekte var.
O kadar zahmet ve masrafla satın aldığımız ve itinayla döşediğimiz evlerimizi ve her şeyimizi, geride bırakarak arkamıza bile bakmadan bir gün terk edip gideceğiz…
Yapmak istediğimiz her şey yarım kalacak. Buzdolabında geride kalan çok sevdiğimiz yemeklerimiz olacak.
Arkamızda birçok elbiselerimiz ve ayakkabılarımız kalacak. Sadece bayramlarda ve özel günlerde giydiğimiz, kıyamadığımız elbiselerimizi ve ayakkabılarımızı başkalarına verecekler…
Dünyada kalan yaşayanların hafızalarında ve kalplerinde, iyi veya kötü hatıralar bırakıp bir gün birden ayrılıp bu dünyayı terk edeceğiz. Ne bir eksiklik ne bir fazlalık vererek yaradılışımıza uygun olarak çizgimizi tamamlayıp noktamızı koyacak yaradan….
Onun için bu hayat ve bu dünya bizi kovmadan evvel ve haydi dışarıya demeden, biz kemal-i izzetle, Allah’a ısmarladık deyip izzetimizle bu fâni zevklerimizi bırakmalıyız.
Sen burada misafirsin ve buradan da diğer bir yere gideceksin. Misafir olan kimse beraberce götüremediği bir şeye kalbini bağlamaz. Bu menzilden ayrıldığın gibi bu şehirden de çıkacaksın.
Ve keza bu fâni dünyadan da çıkacaksın. Öyle ise aziz olarak çıkmaya çalış. En güvendiklerin bile sana adınla değil genel yargıyla hitap edecekler. Uyanalım artık bak ne diyor yaradan deyip her şeyimizi bu dünyada çalışıp soframızı açalım yaradan ne diyorsa…..