Bugün biraz erkeklerden, babalardan, eşlerden bahsetmek istiyorum. Erkekler kendi sorumluluğunu niçin almak istemez, üstüne düşen görevleri niçin yerine getirmez, sadece çalışıp para kazandığı için niçin büyük bir yükün altına girmişçesine tiriplere girip üstünlük sağlar?
Erkek çocukları belli bir yaşa kadar ebeveynlerin etkisi, baskısı ve sorumluluğu altında büyür. Lise, üniversite dahil olmak üzere ailenin desteği ile eğitimini sağlar. Erkek için askerlik dönemi kendi ayaklarının üstünde durma dönemidir ve askerdeki düzen, nizam, saygı ona birtakım psikolojik etken olur gelişmesini destekler. Yatağını toplamayan erkek yatağını toplar, kahvaltısını hazırlar, kendi çamaşırlarını ütüler ve toplar.
Peki sizce erkekler evlenince iyi bir eş, iyi bir baba rolüne girer mi?
Çocuklarının sorumluluğunu alır mı?
Eşine her konumda yardım eder, destek verir ve arkasında durur mu?
Öncelikle ev hanımı olan kadın çalışmadığı için çocuk bakmak zorunda değildir. Evi toplamak, temizlik yapmak, eşine hun-harcasına hizmet etmek, çocuklara bakmak, çocuklarla oyun oynamak ve onları eğitmek kesinlikle sadece annenin görevi değildir. Sırf anne emzirdiği için sorumluluk, yük, sevgi, ilgi, alaka, eğitim kadında değildir.
Baba demek sadece evine ekmek getiren, çocuğa iki ağu-gugu yaparak seven, kahvaltısını, çayını, kahvesini önüne isteyen, ütülü elbiseler giymek isteyen değildir. Çocuklarla 10’dk zaman geçirdi diye onlara bakmış sayılan baba da değildir.
Siz erkeklerin ben çalışıyorum size bakıyorum hanımda eve, çocuğa ve bana bakmak zorunda diye bir düşünce algınız var. Ailenizin; yetiştirdiği veya yetiştiremediği psikolojinizi eşiniz düzeltmek ve sizi de eğitmek zorunda değil. Zaten bayanlara göre 5 yıl geriden gelen bir beyniniz var.
Eşinizle birlikte karar alıp çocuk yaptıysanız eğer çocuğun sorumlusu sadece annede demek değildir. Eşiniz hamileyken doğum sırasında siz baba olarak hastanede refakatçi olacaksınız sizin anneniz yada bir başkası değil.
Anne uykusuz kaldıysa bebeğe siz de bakacaksınız. Bebek gece uyanınca annede uyansın diye bir kural yok siz uyanacaksınız. Onlara eğitim vermek en önemli göreviniz.
Yüzde 99 annenin, %’ de 1 sizin göreviniz değil. Aynı eşitlikte aynı zeka ile çocuğa bakacaksınız. Bu dünyaya yemek-içmek, yatmak, çalışmak, hizmet almak için gelmediniz. Aynı yatağa girince özel anlarınızı paylaşınca eşitsiniz de çocuğa veya ev işlerine gelince mi eşit değilsiniz.
Anne bebeği ile kucağında hem evi temizleyip hem kahvaltı hazırlayıp hem ütüsünü yapıp ve diğer çocuklarıyla ilgileniyorsa, gezdiriyor parka çıkartıyorsa aynı işlevleri sizde yapabilirsiniz. Çalışmanız bu duruma engel değil.
Siz beyler eşlerinizden; saygı, sevgi, güven, sadakat ve hizmet bekliyorsunuz da siz kimsiniz peki? Siz eşinize istediği ilgiyi ve değeri veriyor musunuz?
İki-üç kilo aldı diye terk eden siz değil misiniz, bir gün hastayım deyip temizlik yapmadı diye evi pis bulan siz değil misiniz, karınızın özgürce hareket etmesini kısıtlayan, hakkınız varmışçasına kıyafetine, fiziğine karışan onları eve kapatıp hiç bir faaliyette bulunmasına izin vermeyen siz değil misiniz, karınıza giydirmediğiniz taytı, badiyi, eteği bir başkasında görüp salyalarınızı akıtan siz değil misiniz?
Ailenizden görmediğiniz bir takım güzel anlar olmayabilir. Sizi büyüten ebeveynler kötü olabilir. Paranız olamayabilir. İyi bir hayata doğmamış ve iyi bir hayat yaşamıyor olabilirsiniz. İyi bir eğitim almamış veya yetiştirilememiş de olabilirsiniz. Ama bu demek değildir ki armut piş ağzıma düş. Kendinizi eğitebilirsiniz, eşinize destek olabilirsiniz, iyi bir baba olabilirsiniz. Onları sevebilir ve koruyabilirsiniz. Eskileri ve sizi yetiştirenleri unutun.