Makedonya’nın başkenti Üsküp’te, 2. Dünya Savaşı’nı takip eden 1941 yılında, Şuayp Aziz İshak adında, bilgisi ve asaleti ile Yugoslavya Türkleri arasında saygın bir isim tarafından, Yugoslavya’da Komünizme ve Bulgar zulmüne karşı, Türk-İslâm kültürü içerisinde tâbir-î câiz ise gard almış bir teşkilat (Yücel Teşkilatı) oluşturuldu…
YÜCEL TEŞKİLATI!…
Bu teşkilata, Şuayp Aziz İshak tarafından 1945 yılında “Yücel” ismi verildi. Bu isimle yâd edilen Yücel Teşkilatı, Yugoslavya Türklerinin bir umudu vazifesini görmekteydi. Yücel Teşkilatı, 500 kadar üye sayısına ulaştı.
Amaçları; Yugoslavya Türklerinin eşitliklerinin, hak ve özgürlüklerinin Yugoslavya Hükümeti tarafından kabul edilmesi, kendi kültürümüzün unutturulmaması için bir “Medeniyet Mücadelesi” ydi. Bu mücadelelerinde herhangi bir zulme imza atmamışlardı. Fakat maalesef ki yüreklerinde her daim var olan “Merhamet”i, Tito Rejimi tarafından asla göremediler…
İDAMA GİDEN SÜREÇ!…
Dürüst insanların maalesef yanlışla beslenenler tarafından hep bir bastırılma politikaları ile karşı karşıya kalmaları asırlardır yeryüzünde kalıplaşmış bir durumdur. Bu durum Yücel Teşkilatı için de aynı oldu. 1948 yılında Panta Marina’nın “Hakim”, Blagoy Popovski’nin “Savcı Yardımcısı”, Remzi İsmail ve Mehmet Şakir’in “Üye” olduğu, hukuksuzluklarla çevrili bir “Mahkeme” oluşturuldu.
Yücel Teşkilatı üyeleri adeta “Terörist” yaftaları ile yargılandılar. Ve; Şuayp Aziz İshak, Nazmi Ömer Yakup, Ali Abdurrahman Ali ve Adem Ali Adem olmak üzere 4 isim idama mahkum edildi. Bir teşkilat, iyiliği teşvik ediyorsa baş tacı edilmesi gerekirken, Yücel Teşkilatı’na mensup 4 isim kurşuna dizilerek infaz edildi. Fakat ne acıdır ki, Yücel Şehitleri’nin mezarları hâlâ bilinmemektedir…
YÜCELCİLERDEN GÜNÜMÜZE!…
Bizim, özellikle Balkanlar’dan Türkiye’ye Göç eden, insanlarımızın Yücelcilerden alması gereken önemli dersler var. Biz, kendi kültürümüzü “Medenî” bir şekilde kendimize, çevremizdekilere ve yabancılara tanıtmalıyız ki, Yücel Şehitleri’nin ruhları şad olsun! Yabancı “İZM” lerin etkisi ile etrafı donalı gençlerimize, atalarımızın ne zorluklarla Türk-İslâm Medeniyeti için mücadele ettikleri, her zaman özenle anlatılmalıdır.
Gençlik Bizim! Kültür Bizim! Biz kendi kültürümüzden vazgeçersek, emperyalizm olarak adlandırılan, gâyeleri; insanları kendi kültürlerine yabancı, cehalet ile bütünleşmiş bir hâle getirmeye çalışan ve savaşlardan zevk alanlar tarafından tâbir-î câiz ise “Kolay Yem” hâline geliriz.
Şuayp Aziz İshak’ın, ailesi tarafından kendisine getirilen çikolata paketine yazmış olduğu fakat idamından sonra ailesine teslim edilen kıyafetinde bulunan mektubun son cümlesinde “Milletimin Kurbanıyım!” demesi de, bizlerin üzerinde bir “Vefa” borcu olduğumuzun kanıtıdır. Yücel Teşkilatı’nın ülkemizde tanınmasında büyük emeği geçen Tarihçi-Yazar Sn. H. Yıldırım Ağanoğlu Üstadımıza bir Balkan Türkü olarak sonsuz şükranlarımı ve minnettarlıklarımı iletiyorum!…