Çocuk Acil Tıp ve Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. Dinçer Yıldızdaş, kışın gelmesiyle çocuk acil ve yoğun bakımlarda, RSV ve influenza vakalarında artış yaşandığını söyledi.
Çocuk Acil Tıp ve Yoğun Bakım Derneği ile Sancaktepe Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Hastalıkları Anabilim Dalı iş birliği ile Çekmeköy Devlet Hastanesi’nde gerçekleştirilen sempozyumda, kritik çocuk acil ve yoğun bakım hastalarının tedavisindeki son gelişmeler ele alındı. Sempozyum için İstanbul’a gelen Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Yoğun Bakım Bilim Dalı ve Çocuk Acil Tıp ve Yoğun Bakım Derneği Başkanı Prof. Dr. Dinçer Yıldızdaş, Demirören Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu.
Mevsimsel RSV ve influenza nedeniyle çocuk acil başvuruları ve yoğun bakım yatışlarının arttığına işaret eden Prof. Dr. Yıldızdaş, özellikle 2 yaş altı çocuklarla yenidoğan ve 6-9 aylık bebeklerin bu enfeksiyonları ağır geçirme riskinin yüksek olduğunu söyledi. Prof. Dr. Yıldızdaş, yüksek ateş, nefes darlığı, sık nefes alma ve öksürük belirtilerinin bir arada bulunabildiğine değinerek “Bu belirtiler varsa mutlaka doktora danışılması gerekir. Doktor önerisi olmadan çocuklarda ilaç kullanımı daha büyük sorunlara yol açabilir o nedenle aileler ezbere ilaç kullanmamalı” dedi.
KRİTİK HASTADA ERKEN TANI HAYATA BAĞLIYOR
Bu günlerde çocuk acil ve çocuk yoğun bakım servislerinde RSV ve influenza kaynaklı vakaların çok fazla artış gösterdiğini vurgulayan Prof. Dr. Yıldızdaş, “Ateş, burun akıntısı, öksürük ve nefes darlığıyla geliyorlar. Çok yüksek ateşi olan ve solunumda zorlanmaya başlayan acile başvuruları ve yoğun bakım yatışları arttı.” diye konuştu.
“SOLUNUM YETMEZLİĞİ ÇOCUKLARDA KALP DURMA NEDENİ”
Solunum yetmezliğinin, çocuklarda kalp durmasının en sık nedenlerinden biri olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Yıldızdaş, “O nedenle bu bulguları olan çocuklara erkenden oksijen tedavileri başlandığında, bu hastaların daha hızlı iyileştiklerini, yaşam oranlarının çok daha iyi olduğunu görüyoruz. Tabii ki şu andaki durum Kovid-19 gibi değil. Kovid 19 çok daha ciddi bir salgındı.
Bu mevsimsel ataklar her zaman, çocuklarda solum yetmezliği geliştiği için oksijen ihtiyacı ve ciddi solunum desteği yaptığımız, yüksek akış nazal kanül oksijen ve hatta mekanik ventilasyon ihtiyacının arttığı dönemler oluyor maalesef. Acildeki hasta sayısının artmasıyla beraber otomatik olarak, yoğun bakımlara yatışlar da artıyor. Muhtemelen biraz daha yükselecek” diye konuştu.
“ATEŞ TEK BAŞINA AYIRICI DEĞİL”
Viral enfeksiyonlarda diğer bakteriyel enfeksiyonlara göre her zaman yüksek ateş görülmeyebildiğini de belirten Prof. Dr. Yıldızdaş, “Ateş bizim için önemli önemli. Ama bunun dışında burun akıntısı, gribal enfeksiyon öyküsü, öksürüğünün tipi, özelliği, nefes darlığı ve solunum problemleri gibi belirtileri hep beraber değerlendirmek gerekiyor.
Zaten hasta yoğunluğunun arttığı bir dönem. Çocuk acillere gerçekten ateşi yüksek seyreden ve bu belirtilerin gözlendiği çocukların getirilmesi daha uygun. Nefes darlığı, sık nefes alma, ateş varsa acile mutlaka başvurması gereken hastalar bunlar. Ama hafif bir ateş nedeniyle acile gelmeye gerek yok. Aile hekimliği ya da poliklinlikte de çözülebilir, takip edilebilir” dedi.
“ÇOCUKLAR ERİŞKİNLERDEN AĞIR GEÇİRİYOR”
Gribal ya da viral enfeksiyonları çocukların erişkinlere nazaran daha ağır geçirmesinin nedeninin bağışıklık sistemi ve anatomik yapıyla yakından ilişkili olduğuna da dikkat çeken Prof. Dr. Yıldızdaş, “Ufacık çocuk bir gribal enfeksiyon geliştiği zaman hava yolunda bir milimetrelik bir ödem bile gelişse, hava yolu direncini çok ciddi artırıyor. Ama biz erişkinlerde bir milimetrelik ödem çok fazla rahatsız etmiyor. O nedenle çocuklarda viral enfeksiyonlar, gribal enfeksiyonlar, erişkinlere göre çok daha ağır seyredebiliyor.
Bizim için ilk 2 yaşa kadar, 1 yaşında mesela bronşiyolit dediğimiz tablolarla çok sık hasta geliyor. Yine pnömoniler gelebiliyor. Zaten en sık hastalığı ağır geçiren grup bu yaş çocuklar. Daha fazla solunum desteğine ihtiyaç duyuluyor bu grupta. Yeni doğana yakın bebekler ile 6-9 ay arası bebeklerde de çok daha ağır seyredebiliyor. O nedenle 2 yaşa kadarki çocukların çok daha yakından takip edilmesi gerekli” şeklinde konuştu.
“EZBERE İLAÇ KULLANMAK TEHLİKELİ”
Ailelerin kendi başlarına karar verip çocuğa ilaç vermemesi gerektiğini de vurgulayan Prof. Dr. Yıldızdaş, sözlerini şöyle noktaladı: “Doktoruna danışmadan herhangi bir ilaç kullanılmamalı. Her ilaç her çocukta aynı etkiyi göstermeyebilir, farklı yan etkilere sebep olabilir. Mutlaka hekime, bu bir aile hekimi olabilir, çocuk doktoru olabilir, acil doktoru olabilir, başvurulması gerekiyor. Gereksiz ilaç kullanımından kaçırmak lazım. Hele ki çok ufak çocuklarda zaten organ fonksiyonları erişkinlerden daha farklı. Daha gelişmemiş olan çocuklar, ilaçların yan etkilerini çok daha ağır geçirebiliyorlar.”