Yazamamak. Tek kelime ama hayatındaki en sevdiği şeylerden biri olan bir kimse için tek kelimeden çok daha fazlası.
Düşünüp de düşündüklerini kelimelere dökememek bazen ziyadesiyle insanın canını acıtabiliyor ve de kalemini kırabiliyor. Bir doktor düşünelim hastaya teşhis koyamıyor, bir sürücü düşünelim arabayı süremiyor veya bir futbolcu düşünelim pas dahi veremiyor. Çok garip bir durum değil mi? İşte bir yazar ya da yazar adayının da yazamaması oldukça garip bir durum ve ben bu aralar yazamıyorum. Kalemim mi bana kırgın, kelimeler mi dargın ya da yüreğim mi suskun bilemiyorum ama bilmeyi çok istiyorum. Eğer bilirsem sorunu düzeltmeye çalışırım fakat sorunu bilemezsem ne elimden ne de dilimden bir şey gelir. Tıpkı bu aralar olduğu gibi.
Hepimiz bir şeylerle meşgulüz hobilerimiz, fobilerimiz, zevklerimiz ve mesleklerimiz birbirinden farklı. Her zaman üst seviyede olamıyoruz ki insan olduğumuz ve robot olmadığımız için bu durum oldukça normal. Yani benimde yazamıyor olmam gayet anlaşılır bir durum. Bazen dinlenmek gerekiyor, sonraki koşuda daha iyi ve hızlı olmak için değil mi? Bende şu an belki de dinleniyorum ve söylenmem gereksiz gelebiliyor kimilerine.
Sonra diyorum ki peki neyi yazacaksın neyi yazmak istiyorsun hangi harfleri birbirine yaklaştırıp hangi kelimeleri ortaya çıkartacaksın ve işin sonunda hangi cümlelerle insanlara sesleneceksin yahut onlara derdini dökeceksin? Tıkanıyorum. Çünkü her gün kadın cinayetleri oluyor, her gün Ankara kadar olmayan bir ülke bebekleri bombalıyor, sokak ortasında kadınlar taciz ediliyor, narin ve narin gibi çocuklar aile evinde en sevdikleri tarafından canice hayattan kopartılıyor çünkü birçok genç saçma sapan düşünce akımlarını benimseyip sevgilisinin kafasını kesiyor ve sevgilisinin vücudunu parça parça ediyor. Sonrasında ise bir kaleden aşağı atıyor kendisini. Çünkü köpekler ve kediler kesilip parçalanıyor yahut zehirleniyor. Çünkü haksızlık yapılıyor bazı insanlara, çünkü hakkı yeniyor bazı insanların çünkü canı yanıyor bazı babaların çünkü yüreği yanıyor bazı insanların. Çünküler çok ve benim ise yazmaya hevesim yok.
Çiçekleri koklayan, ağaçların dalından elma kopartıp yiyen, dere kenarında karpuz dilimleyen, sokak aralarında güven içinde oynayan çocuklar ve evinde mışıl mışıl uyuyan bebekler gördüğümde yahut en güzel şarkıları huzur içinde birlikte söylediğimizde belki de ben de yazarım hem de öyle bir yazarım ki kalbim de kalemim de şaşırır durur bana yeter ki bu bizi derinden etkileyen olaylar son bulsun ve de kötüler cezasını çeksin.