İnsana hatta evrendeki tüm canlılara ait olan en önemli hak hiç şüphesiz yaşam hakkı değil mi?
Peki hem kendi yaşam hakkımız hem de bizim dışımızdaki canlıların yaşam haklarına ne kadar önem veriyoruz dersiniz; gelin birlikte bakalım.
Sigara içerek, düzensiz uyuyarak, spor yapmayarak, dengesiz beslenerek, sürekli stres yükleneceğimiz ortamlarda bulunarak, doğayı kirleterek, gerekli zamanda tedavilerimizi yaptırmayarak, yeterli sağlık ve güvenlik şartlarını sağlamaya yönelik tedbirler almayarak ve daha birçok nedenle kendi katilimizi kendimizin yarattığını hiç düşündük mü mesela? Ciğerlerimizi bitirip kanser olduğumuzda o an bıraktığımız sigaranın, şeker hastası olduktan sonra dikkat ettiğimiz beslenmemizin, yatalak olduktan sonra yaptığımız egzersizin, virüsü kaptıktan sonra maske ile dolaşmanın hangi sağlık sorunumuzu ortadan kaldırabileceğini düşünüyorsunuz ya da!
Cevapları duyar gibiyim, hiçbirini…
Bunların yanında bir de kendi günahı olmadan ya genetik ya da yine gerekli tahlilleri yaptırmadan yapılan hatalı evliliklerin sonrasında -dünyaya başkalarının faturasını ödemek üzere borçlu- gelen minik bedenler var. SMA hastaları da işte tam bu örneğin ilk akla gelen talihsiz çocukları. Sosyal devlet ilkesi gereğince esasen bu tür hastalara devletin kucak açıp hastalığın tespitinden itibaren tüm desteği vermesi gerekirken ne yazık ki bundan mahrum bırakılıyor olmaları da yine bizlerin suçu ve utancı.
Yarın kendimizin neler yaşayacağını, nasıl mağdur durumlara düşeceğimizi asla hesap etmeden vurdumduymaz, her olaya duyarsız ve bencilce yaşadığımızı görme zamanı geldi de geçiyor bile. İnsanlık adına hiçbir değeri olmayan, kişisel zevkler ve gösteriş budalalığı uğruna milyarlarca harcanırken ses çıkarmadan bunu alkışlayan ellerin sahipleri olarak bir gün o elleri birilerine uzatacak kadar bile derman bulamaz hale geldiğinde mi anlayacağız insanlığı, yaşam hakkının en kutsal değer olduğunu? Sizleri yönetenleri seçerken her şeyden önce istemeniz gereken yaşam hakkını istemediğiniz sürece yavaş yavaş imkansızlıklar içerisinde öleceğiz bunu unutmayın.
SMA hastaları ağır ve pahalı tedavi gerektiren bir süreç içerisinde günden güne erirken sosyal medya hesaplarında yedi yirmi dört içtiği kahvenin, yediği yemeğin resmini servis edenler de dahil hepimiz her zaman aynı mağduriyete düşecek kadar aciz olduğumuzu unutuyoruz ne yazık ki? Artık siyasiler başta olmak üzere her kurum ve kuruluşu, tüm toplumu özgürlük ve yaşam haklarının garantisi noktasında uyandırma zamanı. Hadi bugün hem uyandıralım hem uyanalım ve hiç kimse ihmalden ölmesin. Hiçbir yaşam daha başında bitişe gitmesin.
Karşınızdaki kişinin durumunu anladığınızda ancak insan olabilirsiniz, bunu asla unutmayın.
Sağlıklı nice günlere, sevgi ve saygılarımla.