Yalnız yaşamak, yalnız kalmak, kelime olarak çok yoğun soğuk duyguları içinde barındıran insanların duyduğu zaman kulağına hoş gelmeyen bir kelime.
Günümüz global dünyasında yalnızlık insanların kendilerini iyi hissettikleri bir yaşam biçimi.
Yoğun geçen iş temposunun ardından kendini evine atan günümüz insanı kendisiyle baş başa kalmak, rahatlamak, sorgusuz sualsiz günün değerlendirmesini yapmak istiyor.
Fakat yalnızlık bu demek değildir ki iletişimsiz, içine kapanık, tabiri caizse yobaz. Ülkemizde yalnız yaşama bilinci henüz yerleşmemiş durumda. Yalnız yaşamak sanki acınacak bir durum gibi görünmektedir, bizim insanımıza göre genç bir insan yalnızlığı seçiyorsa asosyal yada sorunlu kabul ediliyor, belirli yaşın üzerindeki insanlar ise terkedilmiş, zavallı, acınasıdır.
Bu durumu açacak olursak evde kavga, gürültü, iletişimsiz, kopuk bir ortam olsa dahi bizim kültürümüzde ev ortamı kalabalık olmalı ve insanlar bir arada olmalıdır.
O nedenle boşanmalara bakış açımız yanlıdır, yalnız kalmaktansa, evli olmak kalabalık içinde olmak ve evde bir yoldaş olma isteği ağır basar, kendi kalabalık ortamlarında yalnızlığı yaşayan insanların bunu normal görmesi kaçınılmazdır.
Yalnız yaşamanın tadını bilmeyen insanlar genelde arkadaşlarını ortama çekmeye, kalabalıklarda yalnız olmaya davet ederler.
Şunun bilinmesi gerekir; yalnız yaşamayı seçmek çoğu insan için bir tercihtir, çoğunluk için ise imrense de başaramadığı bir yaşam biçimidir.
Hal böyle olunca neden yargılanır, neden saygı duyulmaz, neden hep neden? sorusu vardır.
Neden yanlışsın?
Neden hayatına kimseyi almıyorsun?
Neden arkadaş ortamlarına girmiyorsun?
Neden? Neden? Neden?
Bu soruların sebebi karşımızdakini düşünmek mi? Yoksa dedikodu amacı mı? bu tartışmaya açık bir konudur.
Bunu tüm insanların bilmesi gerekir.
Yalnızlık bir tercih, bir istek, bir yaşam biçimidir. Acınacak bir durum değildir…..
Saygılarımla…..