Vietnam; tarihi, zengin kültürü ve doğal güzellikleriyle mutlaka ziyaret edilmesi gereken ülkelerden biridir. İki haftalık tatilim boyunca Vietnam’da gezdiğim yerleri sizlerle paylaşmak ve bu güzel ülke hakkında sizlere bilgi vermek istiyorum.
Fransız sömürgesi altında uzun yıllar kaldıktan sonra birçok ülkenin işgaline uğramış ve çok zorlu bir savaştan zaferle çıkmış bir ülke olarak Vietnam, hızlı bir şekilde gelişmeye ve turizm ile dünyanın birçok ülkesinden insanı çekmeye devam etmektedir. Ben iki haftalık tatilim boyunca çok keyifli vakit geçirdim ve ülkenin doğal güzelliklerine hayran kaldım. Ülkenin kuzeyinden güneyine doğru yaptığım gezide ilk olarak adım attığım şehir “Hanoi” oldu.
Vietnam’ın başkenti Hanoi; eski geleneklerin, sömürge etkilerinin ve modern gelişmelerin büyüleyici bir karışımıdır. Bu şehirde ilk olarak her caddenin belirli bir ticarette uzmanlaştığı Eski Mahalle`nin (Old Quarter) labirent benzeri sokaklarını keşfetmenizi, yerel yaşamın koşuşturmasını deneyimleyerek leziz sokak yemeklerinin tadına bakmanızı ve hediyelik eşyalardan geleneksel el sanatlarına kadar her şeyin satıldığı mağazalara göz atmanızı öneririm. Ve tabii ki meşhur “egg coffee ya da coconut coffee’yi” de mutlaka denemelisiniz. Hanoi’nin kalbinde, gür yeşillikler ve ikonik simge yapılarla çevrili sakin Hoan Kiem Gölü yer alır.
Göldeki küçük bir adada bulunan Ngoc Son Tapınağını ziyaret etmeli ve büyülü kaplumbağanın efsanesi hakkında bilgi edinmelisiniz. Ayrıca göl çevresinde keyifli bir yürüyüşe çıkabilir veya sabahın erken saatlerinde tai chi egzersizleri için yerel halka katılabilirsiniz. Akşam saatlerinde ise meydanda yapılan latin dans gösterilerini izleyebilir ya da siz de partnerinizle dans edebilirsiniz. Ayrıca kültürel bir aktivite olarak geleneksel su kuklası tiyatrosunu da izlemenizi öneririm. Canlı müzik ve hikaye anlatımı eşliğinde oyma ahşap kuklaların su sahnesinde canlanmasını izleyebilirsiniz.
Ülkesinin bağımsızlığına önemli katkılar yapmış ve ülkede en saygı duyulan isimlerden biri olan Vietnam’ın devrimci lideri Ho Chi Minh’in görkemli mozolesine gidip ziyaret etmenizi ve One Pillar Pagoda` yı görmenizi tavsiye ederim.
Geçmişi 11. yüzyıla kadar uzanan Edebiyat Tapınağı (Van Mieu-Quoc Tu Giam) Konfüçyüs ve bilim adamlarına adanmıştır. Burada sakin avlularda dolaşarak geleneksel mimariye hayran kalmamak mümkün değil.
Bir zamanlar Fransız sömürgeciler tarafından siyasi mahkumları hapsetmek için kullanılan ve daha sonra Vietnam Savaşı sırasında Vietnam hükümeti tarafından kullanılan Hoa Lo Hapishanesi’nde Vietnam’ın çalkantılı tarihi hakkında bilgi edinerek mahkumların karşılaştığı zorlu koşullara tanıklık edebilirsiniz.
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde de yer alan Ha Long Bay, zümrüt yeşili suları, yüksek kireçtaşı adaları ve mistik mağaralarıyla ünlü nefes kesici bir doğa harikasıdır. Ha Long Bay, başkent Hanoi’den otobüsle yaklaşık 4 saat uzaklıktadır. Günübirlik tekne turu satın alarak gidebilirsiniz. Günlük turlar 35 dolar civarında olurken konaklamalı turlar 500 dolara kadar çıkabiliyor.
Hanoi`den sonraki durak olan “Ninh Binh” doğanın içinde huzurlu birkaç gün geçirmek isteyenler için mükemmel bir lokasyondur. Mağara sistemleri ve yemyeşil vadilerle karakterize edilen muhteşem bir alan olan, UNESCO listesindeki Trang An Peyzaj Kompleksi’ni keşfetmenizi ve sizi çevreleyen doğal güzelliğe hayran kalarak mağaralar ağında doğal bir tekne turu yaparak unutulmaz bir deneyim yaşamanızı tavsiye ederim.
Vietnam’ın en büyük Budist pagodalarından biri olan Bai Dinh Pagodasını ziyaret ederek gösterişli tapınaklar, yüksek heykeller ve sakin avlular içinde, dışarıdaki hareketli dünyadan uzaklaşarak bu geniş kompleksin içinde dolaşabilirsiniz. Ninh Binh’in çarpıcı manzaraları, zengin tarihi ve özgün deneyimleri, burayı alışılmışın dışında maceralara atılmak isteyen gezginler tarafından keşfedilmeyi bekleyen gizli bir mücevher haline getiriyor. İster karstik oluşumlarda geziniyor, ister antik tapınakları keşfediyor, ister kırsal köylerde bisiklet sürüyor olun, Ninh Binh size doğanın içinde unutulmaz bir deneyim yaşatacaktır.
Bir sonraki durağımız olan “Danang”; zengin kültürel mirasa, çarpıcı doğal manzaralara ve dinamik kentsel gelişime sahip bir şehirdir. Güney Çin Denizi’nin kıyısında, kilometrelerce uzanan el değmemiş plajlarla göz kamaştırmakta ve ünlü My Khe Plajı yoğun ilgi çekmektedir. Şehir, nefes kesen manzaralar sunan yemyeşil dağlar ve deniz arasında yer almaktadır. Tropikal iklim hakimdir ve yıl boyunca sıcak hava yaşanır ancak şehirde eylül ayından aralık ayına kadar belirgin bir yağmur mevsimi yaşanır.
Şehirdeki önemli çekim noktalarından birisi Ejderha(Dragon) Köprüsü`dür. Modern Danang’ın sembolü olan bu köprü, Han Nehri üzerinde yer alır ve renkli LED ışıklarla aydınlatıldığında özellikle geceleri etkileyicidir ve haftada sadece bir kez yapılan ejderhanın ağzından alevlerin püskürdüğü ve daha sonrasında ise suların fışkırdığı gösteri insanlar tarafından yoğun ilgi görmektedir.
Danang’a gittiyseniz mutlaka ziyaret etmeniz gereken yerlerden birisi Ba Na Hills’dir. Burası popüler bir tema parkına dönüştürülene kadar sömürge döneminde villalar ve tatil köyleriyle Fransızlar için önemli bir tatil yeriydi. Ba Na Tepeleri, Danang şehir merkezinin yaklaşık 25 kilometre batısında, Truong Son Dağları’nda yer almaktadır. Ba Na Tepeleri’ne erişim, dünyanın en uzun ve en yüksek teleferiklerinden biri olarak kabul edilen modern bir teleferik sistemi ile kolaylaştırılmaktadır. Teleferik yolculuğu aşağıdaki yemyeşil kırsal alanın muhteşem panoramik manzarasını sunmaktadır. Eğer benim gibi yükseklik korkunuz yoksa manzaranın tadını çıkarabilirsiniz.
Burada en çok ilgi çeken “Tanrının Elleri” köprüsü olarak da bilinen Altın Köprü’dür (Golden Bridge). Bu mimari harikası, dağın yamacından çıkan devasa taş ellerle destekleniyor ve dünya çapındaki ziyaretçilerin hayal gücünü yakalayan çarpıcı bir görüntü yaratıyor. Ba Na Hills, arnavut kaldırımlı sokakları, renkli binaları ve Avrupa tarzı mimarisiyle tamamlanmış büyüleyici bir Fransız köyünün kopyasına sahiptir. Ziyaretçiler köyde dolaşarak kafelerin, restoranların ve çeşitli ürünler sunan mağazaların keyfini çıkarabilirler. Masalsı bir dünyaya yapılan bu yolculukta ister mimari harikalara hayranlıkla bakın, ister sadece doğal güzelliğin tadını çıkarın, Ba Na Hills size tekrar tekrar geri dönme isteği bırakacak unutulmaz bir deneyim sunuyor.
Danang`dan taksiyle kısa bir süre içinde ulaşabileceğiniz bir sonraki lokasyon “Hoi An”, Vietnam’ın orta kıyısında yer alan, iyi korunmuş tarihi mimarisi, zengin kültürel mirası ve canlı atmosferiyle tanınan büyüleyici bir antik kenttir. Hoi An’ın kalbi, UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan Eski Kent’tir; güzel korunmuş binalar, antik tapınaklar ve tarihi evlerle kaplı dar sokaklardan oluşan bir labirenttir. İpek ticaretinin önemli bir merkezi olan olan Hoi An, ipek kumaşları ve terzileri ile meşhurdur, istediğiniz kıyafeti kısa bir süre içinde bedeninize uygun bir şekilde diktirebilirsiniz. Buradaki en güzel aktivitelerden biri ise nehirde tekne ile gezintiye çıkmak ve renkli dilek fenerlerinin suya bırakılması ile büyülü bir ortamın yaratıldığı anın tadını çıkarmaktır.
Son olarak bahsedeceğimiz şehir eskiden Saigon olarak bilinen “Ho Chi Minh City”, Vietnam’ın canlı ekonomik ve kültürel merkezidir. Vietnam Savaşı’ndan sonra ülkenin eski liderinin onuruna Ho Chi Minh City olarak yeniden adlandırılmıştır. Bugün Ho Chi Minh City, sömürge döneminden kalma binalar, modern gökdelenler ve motosikletlerle dolu hareketli sokakların bir karışımıyla karakterize edilen hareketli bir metropoldür.
Saigon Notre-Dame Katedrali şehrin simgesidir. Kırmızı tuğlalı cephesi ve ikiz çan kuleleri burayı ziyaretçiler ve fotoğrafçılar için popüler bir cazibe merkezi haline getirmiştir. Şehrin en eski simge yapılarından biri olan Ben Thanh Pazarı, ziyaretçilerin giyim, el sanatları ve yerel lezzetler de dahil olmak üzere çok çeşitli ürünleri satın alabilecekleri hareketli bir pazardır lakin ben bu pazarı çok karmaşık bulduğum için pek sevemedim. Fransız mimarisi tarzında inşa edilen Saigon Opera House; bale, müzikaller ve geleneksel Vietnam operası gibi çeşitli kültürel performanslara ev sahipliği yapmaktadır.
Vietnam’ın en büyük şehri ve ekonomi merkezi olan Ho Chi Minh City, ülke ekonomisinde çok önemli bir rol oynamaktadır. Dünyanın dört bir yanından işletmeleri ve yatırımcıları çeken bir finans, ticaret, teknoloji ve üretim merkezidir.
Gerek zengin tarihi, büyüleyici doğal güzellikleri, lezzetli mutfağı, sıcak misafirperverliği gerekse motosiklet trafiğinin çılgınlığı, karmakarışık sokakları, sokak satıcılarıyla Vietnam gerçekten herkes için bir şeyler sunan bir destinasyondur. O halde siz de çantalarınızı toplayın ve Vietnam’ın büyüsünü ilk elden deneyimlemeye hazırlanın!