Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Firdevs Aksoy, ‘maymun çiçeği’ virüsüne ilişkin “Korunmada en önemlisi, her hastalıkta olduğu gibi el hijyenine uyulmasıdır. Cilt lezyonu olanlara doğrudan temas edilmemeli, havlu, çarşaf, yatak, giysi gibi malzemeler ortak kullanılmamalıdır” dedi.
KTÜ Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Kliniğinden Dr. Öğr. Üyesi Firdevs Aksoy, Afrika’da ortaya çıkan ve Sağlık Bakanlığı tarafından ‘M-Çiçeği’ veya ‘Mpox’ olarak adlandırılan maymun çiçeği virüsüne ilişkin uyarı ve tavsiyelerde bulundu. Hastalığın son haftalarda Doğu ve Orta Afrika’daki diğer komşu ülkelere yayıldığını kaydeden Aksoy, “Hastalığın bulaşmasında enfekte kemirgenlerin, Afrika’nın bazı bölgelerinde önemli bir rol oynadığı düşünülmektedir. Enfekte hayvanların kan, vücut sıvıları, deri veya mukoza lezyonları ile doğrudan temas veya ısırık yoluyla insanlara bulaşabilir. Çiğ ve az pişmiş enfekte hayvanların etleri ve diğer ürünlerini yemek de risk oluşturmaktadır. İnsandan insana bulaşmada uzun süreli yakın cilt teması önemlidir. Deri teması veya enfekte bir kişinin havlu, giysi veya yatak örtüsü gibi kişisel eşyaları paylaşması gibi diğer yakın temas şekilleriyle de bulaşabilir” diye konuştu.
‘M-ÇİÇEĞİ CİNSEL TEMAS YOLUYLA DA YAYILABİLİR’
Hastalığın yayılmasına ilişkin bilgi veren Aksoy, “Bu durum özellikle aynı ortamı paylaşan kişiler ve sağlık çalışanlarını risk altında bırakabilir. Virüs, vücuda hasarlı cilt, solunum yolu veya göz, burun, ağız, rektum ve anüsteki mukoza zarları yoluyla girebilir. M-Çiçeği cinsel yolla bulaşan bir hastalık olarak kabul edilmez, ancak cinsel temas yoluyla da yayılabilir. Haziran ayında doğrulanan vakaların yüzde 29’unun seks işçileri arasında olduğu bildirilmiştir. 2022’deki ilk büyük salgın sırasında, virüs çoğunlukla eş cinsel erkekler arasında yayılmıştır. Havada virüs partikülleri varsa ve uzun süreli, kapalı ortamda M-Çiçeği tanılı hastayla kalınırsa, solunum yoluyla da bulaşabilir” dedi.
‘ÖLÜMCÜL VAKALARIN YÜZDE 60’INDAN FAZLASI, 5 YAŞ ALTINDAKİ ÇOCUKLAR’
Hastalık belirtilerinin; yüksek ateş, baş-kas ağrıları, lenf bezlerinde şişlik, halsizlik ve yorgunluk olduğunu kaydeden Aksoy, “Şiddetli vakalarda, zatürre gelişebilir, lezyonlarda bakteriyel enfeksiyonlar ortaya çıkabilir. Çocuklar, genç yetişkinler ve bağışıklık sistemi zayıf olanlarda bulaşma riski ve ölüm oranı daha yüksektir. Hamilelerde enfeksiyon, anne için ciddi risk oluşturur; bebek için doğumsal enfeksiyon ve ölüm gibi riskler bulunmaktadır. Nadiren kalp kası ve beyin iltihabı görülebilir. Lezyonlar, göz tutulumu olduğunda körlüğe neden olabilir. Afrika’da yayılan salgında en çok etkilenenler, çocuklar ve ergenlerdir. Ölümcül vakaların yüzde 60’ından fazlası, 5 yaş altındaki çocuklar olmuştur” diye konuştu.
‘M-ÇİÇEĞİNE KARŞI KORUMA SAĞLAYAN 3 AŞI VARDIR’
Hastalığın tedavisine ilişkin Aksoy, “M-Çiçeği vakalarının çoğu genellikle hafif hastalığa neden olur ve birçok insan birkaç hafta içinde iyileşir. Tedaviler genellikle şikayetleri hafifletmeye yöneliktir. Tedavide bazı antiviral ilaçlar kullanılabilir. Ancak doğrudan etkili olduğu bilinen bir ilaç yoktur. M-Çiçeği’ne karşı koruma sağlayan 3 aşı vardır. Aşı, öncelikli olarak risk grupları ve hastalığın yaygın görüldüğü yerlerde uygulanacaktır. Çiçek hastalığında aşılananlarda, çiçek aşısının M-Çiçeği’ni önlemede yaklaşık yüzde 85 oranında etkili olduğu birkaç çalışmayla kanıtlanmıştır. Bu nedenle daha önce çiçek aşısı olanlar (1980 öncesi doğanlar) hastalığı daha hafif geçirebilir ya da hastalıktan korunabilirler. Çiçek hastalığına karşı önceden aşı yapıldığının göstergesi olarak ön kol üst kısmındaki aşı izi kabul edilebilir” dedi.
‘KORKU VE PANİK’ UYARISI
Hastalığı karşı korunmada el hijyenin önemine vurgu yapan Aksoy, “Korunmada en önemlisi, her hastalıkta olduğu gibi el hijyenine uyulmasıdır. Cilt lezyonu olanlara doğrudan temas edilmemeli, havlu, çarşaf, yatak, giysi gibi malzemeler ortak kullanılmamalıdır. Riskli bir temas olduğunda ve gribal bir enfeksiyonla birlikte cilt lezyonu olduğunda hemen bir hekime başvurulmalıdır. Özellikle hastalığın görüldüğü bölgelerden gelenler veya seyahat öyküsü olanlar veya bu kişilerle teması olanların hekime başvurmaları gerekir. Her hastalıkta olduğu gibi burada da en önemli konu, hastalığa yakalanmamak için gerekli önlemleri almak ve riskli davranışlardan kaçınmaktır. Hastalık konusunda korkuya ve paniğe kapılıp, kafa karışıklığı yaşamamak için konuyla ilgili yetkinliği olmayan kişilerin söylediklerine önem verilmemesini öneririm” diye konuştu.