Bir köşe yazısının kalemiyle, hayatın karmaşasını çözmeye çalışırken bazen insanın kendini bir nehirde, koca bir şehrin ortasında bulması gibi oluyor.
Şu anda yanımda olmanı çok isterdim; belki de bu şehrin gizli köşelerinde seninle birlikte bir yürüyüş yapardık. Ama sen oradasın ve orası, henüz senin farkına varamadığın kadar şanslı. Her şeyin bir yeri ve zamanı olduğu gibi, senin şehrin de kendi şanslı anları var.
Nazım Hikmet Ran’ın dediği gibi, “Yaşamayı seviyorum, hem de çok.” Ve işte bu sevgiyi hissetmek, siyasetin karmaşasında kaybolmuş ruhları anlamakla başlıyor. Siyaset, çoğu zaman yalnızlığa bürünür, bireylerin kitlelerle birleşme çabasının ürünü olarak şekillenir. Ancak bu bir buluşma değil, bir içsel çatışmadır.
Bir köşe yazısında siyaset konuşmak, bazen bir romancı gibi hissettirebilir. Çünkü her karar, her strateji, kişisel ve kolektif duyguların iç içe geçtiği bir kurguya dönüşür. Bireylerin düşünceleri, toplumların geleceğini belirlerken, romantik bir bakış açısıyla, bu sürecin arka planında kalan yalnızlığı ve özlemi de göz önüne almak gerekebilir.
Senin orada, uzaklarda olman, bu yazının derinliklerinde seni bir parça aramama neden oluyor. Belki de şehirler arasındaki bu mesafe, düşüncelerimizi daha da derinleştiriyor. Bir köşe yazısının satırlarında, uzaklardan seslenen bir kişinin duygu ve düşüncelerine daha fazla yer açmak, hem yazının hem de hayatın anlamını genişletiyor. Sen oradasın ve ben buradayım; ancak bu ayrım, duygularımızı daha kıymetli kılmakta.
Siyaset, çok kere soğuk ve hesapla dolu bir alan gibi görünür. Ancak bir insanın içsel dünyası, onun siyaset anlayışını şekillendirir. Kimi zaman bir sevgi sözcüğü, bir anlık özlem, bir şiir dizesi, kararların arka planında yatan gerçekleri daha derinden anlamamıza yardımcı olur.
Seninle sohbet edebilmek, fikir alışverişinde bulunabilmek için her gün, içimde bir arzu taşıyorum. Bu yazının satırları, sana olan bu özlemin bir yansıması. Tıpkı Nazım Hikmet’in eserlerinde olduğu gibi, hayatın içindeki basit ve derin gerçekleri arayan bir bakış açısının, siyasetin karmaşasında bize yol gösterebileceğini düşünüyorum.
Sana ulaşamasam da, düşüncelerimle buradayım; çünkü her uzaklık, yeni bir içsel yolculuğun kapısını aralar. Ve belki de en güzel yolculuk, kalpten kalbe, uzaklardan yakına olanıdır. Sen oradasın, ben buradayım ama ikimizin de kalbi, aynı şehirde buluşuyor.