Herkese tekrar merhaba yol arkadaşlarım, bugün umuttan konuşacağız, umut dergahında derviş olmaktan her şeye rağmen umut etmekten.
Bazen bir şeylere çok hevesleniriz. Çok isteriz umut ederiz. Ona o kadar bel bağlar ve o kadar kendimizi tutsak ederiz ki, bir bakmışız istediğimiz şey esaretimiz olmuş. Ama biz gene de umut etmekten vazgeçmeyiz.
Umut etmek ve ümit etmek hayat ağacında tutunduğumuz bir dal. İnsan umutsuz yaşayamaz, ölür. Tıpkı bir çiçek nasıl suya ihtiyaç duyuyorsa ya da bir günebakan güneşsiz açmıyorsa bizimde umutsuz yaşamamız imkansız..
Tabii umut etmek güzel, ya umutlar boşa çıkarsa ve o gönül dergahımız, kocaman bir hayal kırıklığı dolarsa ya o zaman ne yapacağız. .. İşte tam da bu soru arkadaş diyorsunuz dimi.. Oradan ahkam kesmek kolay…
Ee gönül dostları, kim dedi size hayat dümdüz diye… Hiç hayat çok mutlu yada çok mutsuz olur mu.. Yada bir insan sürekli üzgün ya da sürekli neşeli…. Hayat zıtlıklarla güzel der sufiler… Hayatta siyah da var beyaz da… Renkler cümbüşü hatta… Sıkıntılar hep olacak ve üzüntüler de ama biz ümit etmek ve umut etmeye devam edeceğiz.
Büyük sufilerden Şems Tebrizi şöyle der: “Hayat bu, bir bakarsın her şey bir anda son bulur. Hayat bu, son dediğin an her şey yeniden can bulur.”
O yüzden dertler üzerimize yağar ama unutma ki rengarenk gökkuşağı yağmurdan sonra çıkar.
Bazen insanlardan umut ederiz, bazen sevgimizin karşılığını, bazen de emeğimizin karşılığını.. Ama elimiz boş dönebiliriz. Bu durumlarda tevekkül etmeyi ve teslim olmayı bilmek lazım. Ne güzel diyor Mevlana :”Bir şey oluyorsa bir hayır, olmuyorsa bin hayır ara”.. Eğer o şey o an olmuyorsa, umutlarımız boşa çıkıyorsa vakti gelmemiş, zamanı vardır. Biz üzerimize düşeni yaptıktan sonra Allaha havale ediyorum demeli ve beklemeliyiz.
Bu durumda fiili dua yapmalı ve sabretmeliyiz. Sabretmek mücadele etmektir. Fiili dua elimizden geleni yapıp ondan sonra Allah’tan istemektir. Umut etmektir. Allah her duayı kabul eder. Olmamış dua değil, vakti gelmemiş dua vardır. Nasip de ne varsa o gelir seninle….
Mevlana ne güzel söylemiş bakın: “dün dünde kaldı cancağızım bugün yeni şeyler söylemek lazım”. Burada anlatılmak istenen; umudunu kaybetme her gün yeni bir çiçek açar, her gün yeni bir bebek dünyaya gelir.. Kötüsüyle, iyisiyle her şeyi kucakla… Kucakla ki, evrende sana iyi şeyler sunsun…. Umutlar yeşersin, çocuklar gülüşsün, ve yaşlı teyzeler poğaça börek yerken dedikodu yapsın gene mahallede koştursun gençler….
Umut, beklemek ve beklentiye olmak demektir. Size bir sır vereyim mi? İnsanlar için hiç beklentiniz umudunuz olmasın, inanın mutluluk formülü bu… Çok beklenti çok hayal kırıklığı demek… Olduğu gibi kabul edin insanları, değiştirmeye çalışmayın, evet çok zor.. Ben nasıl edeceğim dediğinizi duyar gibiyim.. İlk baş kendi beklentilerinizi karşılamaya başlayın, sizin umutlarınız, beklentileriniz… Siz içinize yolculuk yaptığınızda etrafınızdakilerde değişecek….Siz değişince dünya değişir..
Çok büyük umut etmek, büyük hayal kırıklığına yol açar ki, her şeyin fazlası zarardır. Umudumuzu diri tutmalı, kişilere eşyalara bağımlı değil, BAĞLI OLMALIYIZ. O zaman inanın özgürleşecek ve umut kafesinde öten bir cesaret kuşu gibi o zincirlerinizden kurtulacaksınız.
Umut dergahında derviş olun,… Ne fazlaca umutlanın ne de Allah’ a dua etmekten vazgeçin…. Elinizden geleni yapın sonra umut edin…..
Evet yol arkadaşlarım; sözlerimi Mevlana‘ nın şu güzel şiiriyle son veriyorum. Kendinize bu günlerde daha da iyi bakın. Allaha emanet olun su gibi olun… Eyvallah.
Mevlana diyor ki: “Şafağın sana söyleyecek sırları var uykuya geri dönme
Gerçekten istediğin şeyi sormalısın uykuya geri dönme….”
Not :bu şiiri idrak ederek okuyun Kim uykuda kim uyanık gerçekten. Şafak bize her gün neler söylüyor düşünelim….
Belki bir sonraki konumuz Uyanış olur… Dostlar HOŞÇAKALIN