CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Ülkemize barışı getireceğiz, ülkemize huzuru getireceğiz, kamplaşmayı bitireceğiz. Kimlik ve inanç üzerinden siyaseti bitireceğiz” dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, dün akşam bir dizi ziyaretlerde bulunmak için Tokat’a geldi. Kent merkezinde esnafı ziyaret eden Kılıçdaroğlu, daha sonra vatandaşlara seslendi. Türkiye’nin içinde bulunduğu durumun hoş olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, “Herkes kafasında ciddi bir sorun taşıyor. ‘Ne olacak’ diye bekliyor.
Kimsenin umutsuzluğa kapılmasını istemem. Şu an sağımızda, solumuzda esnaf kardeşlerimiz var. Onların kazanması lazım. Ahi Evran geleneğini sürdürmesi lazım. Herkesin ürettiği, kazandığı, alın teri döktüğü bir Türkiye, güzel Türkiye’dir. O Türkiye’de ancak huzur olabilir. Fakat esnafa vermiyorlar, çiftçiye vermiyorlar, emekliye vermiyorlar, işçiye vermiyorlar; 5’li çetelere veriyorlar.
O 5’li çetelerden hak etmedikleri paraların tamamını alacağım, esnafa vereceğim. Esnafın, çiftçinin, işçinin, emeklinin herkesin alın terine değer veren birisiyim. Beni şöyle tanımlayın; Ey Kılıçdaroğlu sen kimin adamısın? Ben de diyorum ki; ezilenlerin, garibanların, işsizlerin, esnafın, çiftçinin, emeklinin, sanayicinin adamıyım. 5’li çetelere hizmet eden birisi değilim. Bunu herkesin bilmesini isterim” dedi.
‘BİZİM MİLLİYETÇİLİĞİMİZ TÜRKİYE’NİN ÇIKARINI KORUMAKTIR’
Kendilerinin milliyetçilik anlayışıyla iktidardakilerin milliyetçilik anlayışı arasında siyah ile beyaz arasındaki fark kadar fark olduğundan bahseden Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
“Bizim milliyetçiliğimiz vatanseverliktir, bayrağını sevmektir. Bizim milliyetçiliğimiz herkesin kimliğine, yaşam tarzına, inancına saygı göstermektir. Bizim milliyetçiliğimiz, Türkiye’nin çıkarlarını ve itibarını korumaktır. Onlar, İdlib kentinde 33 askerimiz şehit olduğunda hesabını soramadılar, koşa koşa Putin’in ayağına gittiler; ‘Ben ettim sen etme’ dediler. Biz bunu yapmayız.
Biz Türkiye’nin itibarını koruruz. Gidip, askeri hastanelerin tamamını kapattılar. Dünyada hastanesi olmayan tek ordu; Türk Silahlı Kuvvetleri. O hastaneleri, GATA dahil hepsini alacağız. Allah nasip eder iktidar olduğumuzda 1 hafta içerisinde şanlı ordumuza teslim edeceğiz. Yetmedi, şanlı ordumuzun elinden tank-palet fabrikasını aldılar.
Götürdüler, Katarlılara verdiler, yandaşlara verdiler. Kendi ordusundan tank-palet fabrikasını alıp, yabancılara teslim edenlerden hem hesabını soracağız hem de o fabrikaları yine ordumuza teslim edeceğiz. Bunu 1 hafta içinde yapacağız. Kimse endişe etmesin.”
‘AHLAKLI, GÜZEL TÜRKİYE’Yİ İNŞA EDECEĞİZ’
Milliyetçiliğin vatanseverlik olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Milliyetçilik, toprağına sahip çıkmaktır. Süleyman Şah Türbesi’ni kendi toprağımızdan, vatanımızdan kaçırdık. Kendi bayraklarını indirdiler. Allah nasip ederse geleceğiz, Millet İttifakı olarak geleceğiz. Süleyman Şah Türbesi’ni gene toprağımıza götüreceğiz. Bayrağımız yeniden dalgalanacak. Bunu şunun için anlatıyorum; hep CHP’yi suçluyorlar. Açık ve net söylüyorum.
Burada söylüyorum, yüzüne de söylüyorum. Fakat bunu anlamıyorlar. Gidip başka anlatıyorlar. Milliyetçilik, ordusuna sahip çıkmak demektir. Güvenlik güçlerine sahip çıkmak demektir. Milliyetçilik, Türkiye’nin itibarına sahip çıkmak demektir. Siz kim, milliyetçilik kim? Türk Telekom nasıl gitti? Bizim bankalardan krediyi çektiler. Aldılar, götürdüler, yatırdılar. Türk Telekom’u aldılar, binalarını sattılar. Bakır kablolarını, inşaatlarını sattılar.
Arkasından borç ödemeye gelince ‘Alın sizin olsun’ dediler. ‘Borçlar da sizin olsun’ dediler. Şu anda Avrupa’nın en pahalı ve en yavaş internetini kullanıyoruz. Maliyeti bu oldu. Zararı bizim sırtımıza. Yine milletin sırtına yıktılar. Bay Kemal, buna sessiz mi kalacak? Kalır mıyım? Bu milletin hakkını ve hukukunu sormak zorundayım.
Esnaf kardeşlerim, Allah nasip eder Millet İttifakı olarak geldiğimizde; ilk 1 hafta içinde ister bankalardan, ister esnaf kefaret kooperatifinden, ister tarım kooperatifinden aldıkları kredilerin faizlerini sileceğiz. Yeter yahu, esnafı perişan ettiniz. Çiftçiyi perişan ettiniz. Çiftçiyi toprağa küstürdünüz. Yeniden ama yeniden ahlaklı ve güzel bir Türkiye’yi inşa edeceğiz” diye konuştu.
‘ADALETİN OLMADIĞI YERDE DEVLET OLMAZ’
Siyasete ahlakı getireceklerini anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Siyaset, cep doldurma sanatı değildir. Siyaset, köşeyi dönme sanatı değildir. Siyasete girdiğim gün, kendi mal varlığımı kendi internet siteme koydum. ‘Mal varlığım budur, alacağım, borcum budur’ dedim. Ama ben defalarca sordum; sizin mal varlığınız nedir ? Buradan oğlun para gönderecek, milyon dolarları Amerika’ya gönderecek. Senin kızın da o paraları alacak, gökdelen yapacak ve Bay Kemal bunu seyredecek öyle mi? Hayır, yemezler.
O paraların tamamını Türkiye’ye getireceğim, esnafa ve çiftçiye vereceğim, herkes bunu öyle bilsin. Hiç endişe etmeyin; hakkı, hukuku ve adaleti getireceğiz. Devletin dili adalettir. Adaletin olmadığı yerde devlet olmaz, devlet çürür. Devlet liyakatle yönetilir, devlet ahlakla yönetilir, devlet erdem ile yönetilir, devlet bilgi ile yönetilir. Devlet, sosyal devlet olmak zorundadır. Fakirin, fukaranın yanındaki devlet sosyal devlettir.
Bunu yapmazsanız devleti büyütemezsiniz. Dolaysıyla adalet devletin dilidir, adaleti sağlamak zorundasınız. Adaleti sağlayacağım, hiç kimse bundan endişe etmesin. Liyakati sağlayacağız, işi ehline vereceğiz. Bizim inancımızda da vardır zaten bu, işi ehline vermek. ‘Türk bayrağına temsil’ diyerek rüşvet alan adamı, nasıl büyükelçi tayin edersiniz? O rüşvetçi büyükelçilerin tamamını geri çağıracağız. Rüşvetçi birisi, Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil edemez.”
‘MEYDAN OKUYORSAN KARŞIMA ÇIK’
Tüm demokrasilerde iktidar ve muhalefet partilerinin genel başkanlarının televizyonlara çıktığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Rahmetli Ecevit, Süleyman Demirel, Turgut Özal, televizyonlara çıkarlardı. Beraber, uygar insanlar gibi gazeteciler soru sorar; cevap verirlerdi. Şimdi benden kaçıyor, karşıma çıkmıyor. Tokat’tan, esnafın arasından, yeniden Erdoğan’a meydan okuyorum.
Yüreğin varsa, cesaretin varsa, hesap verilecek hiçbir şeyin yoksa; karşıma gelirsin. Devletin bütün imkanları önünde, devletin bütün imkanları emrinde. İstersen tek başına, istiyorsan yanına bakanlarını, danışmanlarını al, arzu edersen prompterini yanına al, vallahi de billahi de tek başıma çıkacağım.
Hangi televizyonu istiyorsan, senin dünya kadar yandaş televizyonun var; o televizyonlara çıkarım. Fakat karşıma çıkmaya cesaret edemiyor. Bulmuş AK Parti milletvekillerini bana oradan meydan okuyor. Sen kim, meydan okumak kim? Meydan okuyorsan karşıma çık. ‘Yiğitler gibi, aslanlar gibi çıkacağım’ dersin. O zaman diyeceğim ki; helal olsun, demek ki karşıma çıkabiliyor” dedi.
‘ÜLKEMİZE, BARIŞI, HUZURU GETİRECEĞİZ’
Hiçbir zaman, hiçbir egemen gücün karşısında eğilmediklerini anlatan Kılıçdaroğlu, “Kuvayımilliyeciyiz. Fakat onlar, 3-5 kuruş para için Türkiye’deki adaleti sattılar. Kaşıkçı cinayetinin dosyasını götürüp, katile temsil ettiler ve Türkiye’nin itibarını satıyorlar. Suriye tezkeresine ret verdik. Sağda solda bağırıyor; vay efendim bunlar terör örgütüne destek veriyor, o yüzden Suriye tezkeresine hayır verdiler. Tokatlı kardeşlerime soruyorum.
Siz Türkiye’de yabancı asker postallarını istiyor musunuz, istemiyor musunuz? Biz de ‘Kendi ülkemizde yabancı asker postalı istemiyoruz’ dedik. ‘Kendi ülkelerimizde yabancı asker istemiyoruz’ dedik. Bu nedenle tezkereye ‘hayır’ oyu verdik. Beni üzen ne biliyor musunuz? Etrafta ‘Milliyetçiliğim’ diyerek afra tavra yapıyorlar. Bir partinin adı da milliyetçi.
Ne milliyetçiliği kardeşim, bu ülkede terörle mücadeleyi bizim askerimiz, bizim polisimiz yapıyor. Bu mücadeleyi 35-40 yıldır yapıyor. 35-40 yıldır bizim askerimiz, polisimiz terörle mücadele edecek; sen gideceksin yabancı askerleri Türkiye davet edeceksin öyle mi? O zaman olmaz. O zaman adımız Bay Kemal olmaz. Biz Kuvayımilliyeciyiz. Dolayısıyla hiç kimse endişe etmesin.
Ülkemize barışı getireceğiz, ülkemize huzuru getireceğiz, kamplaşmayı bitireceğiz. Kimlik ve inanç üzerinden siyaseti bitireceğiz. Kimlik siyaset konusu olmaz, sen bak esnaf kazanıyor mu? Çiftçi kazanıyor mu? Anne-baba kızını üniversiteye göndermiş ve aylardır işsiz geziyor, siyasetin konusu bu” diye konuştu.
İHRAÇ EDİLEN PARTİLİ PANKART AÇTI
Bu arada 7 ay önce partisinden ihraç edilen eski CHP İl Genel Meclis Üyesi Cemal Ocak, Kılıçdaroğlu’nun konakladığı otele dönüşü esnasında “Sayın Genel Başkanı’m Tokat’a hoş geldiniz. Siz Ankara’dan İstanbul’a adalet yürüyüşü yaptınız. Ben de sizden adalet bekliyorum” yazılı pankart açtı. Güvenlik güçlerinin müdahalesi ile Ocak, otel karşısından uzaklaştırıldı.
Burada açıklama yapan Ocak, “Kumpas kurularak, yalan söylenerek, iftira atılarak partimden ihraç edildim. Sesimi genel başkanıma duyuramadım. Zile’den 52 köy muhtarıyla otobüsle Ankara’ya genel merkeze gittim. Genel Başkan’la bizi görüştürmediler. AK Parti ile iş birliği yapmışım, ellerinden delil var mı?
İspat var mı? Yalan söyleyerek, hiçbir şey olmadan beni ihraç ettiler. Milletvekili, belediye başkanı, ilçe başkanı beni çekemediklerinden dolayı, yaptığım hizmetleri çekemediklerinden dolayı beni ihraç ettirdiler. Atadan bu partiliyiz, bizi dışlıyorlar. Ama hakkımı sonun kadar arayacağım” dedi.