Zaten uzun zamandır sistemli bir biçimde planlanan bir olaydı bu. Bundan önce Devlet Tiyatroları’ndan opera ve baleyi devre dışı bırakmak, özerkliğini yok etmek…
Zaten şimdiye kadar bir biçimde Devlet Tiyatroları, opera ve bale de olsun, gelen giden hükümetlerin tiyatrosu gibi görüldü ne yazık ki. Oysa onların kamuya açık son derece önemli ve tarihsel görevleri var. Muhsin Hoca’nın (Ertuğrul) yaratısıdır bu. Bu anlamda yaptıkları bu girişimi ben hem Devlet Tiyatroları’na hem de opera ve baleye karşı sanatsal bir darbe olarak nitelendiriyorum.
Sanata en öldürücü darbe vuruldu ’İktidar Devlet Tiyatroları, Opera ve Balesi’ni özelleştirip, bu kurumlardan kurtulmak istiyor. Bu konuda hazırlanan tasarı toplumdan gelen büyük tepkiler sonucu, seçimdi, referandumdu, daha fazla tepki çekmemek için uyutuldu. İşte tam da yeni rejimin kurulduğu gün niyetler açığa çıktı ve anında, tartışılmadan kanunlaştı.
Aynı günlerde Orhan Aydın’ın gözaltına alınması, Fazıl Say’ın konserinin iptal edilmesi, yeni düzende, kültür sanat alanında neler yaşayacağımızın ilk göstergeleri oluyor. Devlet Tiyatroları’nın, Opera ve Balesi’nin lağvediliyor olması ülkemiz sanatına vurulabilecek en öldürücü darbedir bence. Bu cinayeti işleyenler tarihe kara harflerle yazılacaklar.
Bugün tüm dünyada bir Türk tiyatrosundan söz edilebiliyorsa bu Cumhuriyetimizin eseridir. Doğru temeller üzerine kurulmuş, bugüne dek çok değerli sanatçılar yetiştirmiş, tiyatro sanatını tüm Anadolu’ya ulaştırıp sevdirmiştir. Bu saygın yapıyı çağın gereklerine göre düzenlemek varken, onu tümüyle ezip yok etmek barbarlıktır, sanat düşmanlığıdır. tiyatro , serbest piyasa ekonomisinin eline bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir.
Uzun yıllar emek vermiş bir Devlet Tiyatrolu olarak derin üzüntüler içindeyim. Böyle bir kurumu kapatmakla kültür-sanat yaşamımıza büyük bir darbe vurulduğu açıktır ancak tiyatronun yeni yaşam alanları yaratacağı da o denli açık bir gerçektir. Söyleyecek sözümüzle, özgür arayışlarımızla işimizi yapmaya devam edeceğiz. Öyle ya da böyle.