1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla Taksim Meydanı’ndaki Cumhuriyet Anıtı’na çelenk bırakan TEÇ-SEN’den 1 Mayıs açıklaması; “Emekçinin ayrıştırılmadığı, alın terinin kutsal sayıldığı, kadının toplumda ve çalışma hayatında eşit hale geldiği, görevli ve gerçek toplu sözleşmeli kamu çalışanlarının olduğu 1 Mayıs için mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz”
Tüm Eğitim Çalışanları Sendikası (TEÇ-SEN) 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla Taksim Meydanı’ndaki Cumhuriyet Anıtı’na çelenk bıraktı. Grup çelenk bıraktıktan sonra basın açıklaması gerçekleştirip alandan ayrıldı.
“1 MAYIS İÇİN MÜCADELEMİZE KARARLILIKLA DEVAM EDECEĞİZ”
TEÇ-SEN adına basın açıklaması yapan Marmara bölge sözcüsü Yakup Deribaş, “1 Mayıs, 1884 eylemlerinden 1889’da Paris’te toplanan ikinci Enternasyonal Kongresi’ne kadar uzanan uzun bir mücadelenin ürünüdür. Topraklarımızda Osmanlı döneminde 1905 yılında İzmir’de başlayan eylemler Cumhuriyetin ilk yıllarında İstanbul başta olmak üzere çeşitli illerimizde kutlanmıştır. İş ve emeğin mücadelesi olan 1 Mayıs; kapitale karşı mücadelesinin simge bayramıdır. Kutlamak tüm emekçilerin tabii hakkıdır. Bugün burada bulunduğumuz alan Türkiye’mizde emekçiler için büyük önem arz etmektedir. 1976 Emek Bayramı maalesef kanlı bir buhrana dönüştürülmüştür.
En kısa sürede her şeyin normale döndüğü bir ortamda tüm emekçilerin bu güzide alanda kucaklaşmasını arzu ediyoruz. Bugünün dünyasında emekçiler yaka renklerine, etnik, siyasi, dini ve bunun gibi birçok unsura ayrılmıştır. Üretim ağı içerisinde sermaye sahibi olmayan, herkes işçidir, emekçidir. İster plaza çalışanı olsun ister toprak altında çalışsın, kutsal olan alın teri ve emektir. İş ve emek mücadelemizin yüz yılı aşkın süredir sembolü olan bu 1 Mayıs gününde hala iş ve emeğini itibarsızlaştırıldığı sendikal mücadelecinin olmadığı iş kollarının bulunması, kölelik düzeninin modern haliyle devam etmesi kabul edilemez” ifadelerini kullandı.
“EMEK MÜCADELEMİZİ BAĞIMSIZ, TERTEMİZ BİR ALANDA BİRLİK İÇERİSİNDE VERMELİYİZ”
Deribaş, basın açıklamasının devamında şu ifadeleri kullandı:
“Çalışma hayatında kadına karşı yapılan ayrıcalıklar, polisimizin hala sendikalı olmaması, uzman çavuşlarımızın çalışma şartlarının kötülüğü, modern köleliğin devlet dairelerinde yaşandığının en acı göstergesi yardımcı hizmetler sınıfının mevcut haliyle bulunması, sınıfsal ayrımın meslekler içerisinde ücretli sözleşmeli gibi ayrıştırılarak devam etmesi, bir grup çalışana belli haklar verilirken kamu şefleri gibi birinci dereceye gelen arkadaşlarımızın alamadığı 3600 ek göstergenin verilmemesi, mesai ücretinin hala ödenmemesi, ödenen alanlarda saatlik ücretlerin birkaç lira gibi komik rakamlarda olması..
Kamuda çalışanların amirlerinin iki dudağı arasına sıkıştırılması, etkili kanuni düzenlemelerden kaçınılması, bordrolu çalışanların halen ülkemizde en fazla vergi veren kesim olması, memurların gelir vergisinin düzenlenmemesi ve halen ortalama devlet memuru maaşının yoksulluk sınırını çok altında olması…
Görüldüğü gibi ne çok problemimizin olduğuna işaret eden 10 maddeyi saydım. Belli bir zümreye, siyasete sıkıştırılmış sarı sendikalardan sıyrılarak emek mücadelemizi bağımsız, tertemiz bir alanda birlik içerisinde vermeliyiz. Emekçinin ayrıştırılmadığı, alın terinin kutsal sayıldığı, kadının toplumda ve çalışma hayatında eşit hale geldiği, görevli ve gerçek toplu sözleşmeli kamu çalışanlarının olduğu 1 Mayıs için mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz” diye konuştu.