Böyle başlayan bir cümlenin sonuna eminim ki hepimiz bir çok şey getirebiliriz değil mi? Şu an bir şansım olsa buralardan kaçarım, şu ân bir şansım olsa tekrar üniversite okurum, yabancı dil eğitimi alırım vs.
Benim de böyle kurabileceğim sayısız cümle var elbette amma velakin bu aralar bir tanesi çok çok ağır basıyor o da biraz klasik olacak belki ama buralardan –en azından bir süreliğine- uzaklaşmak. Sebebini sormayın, çok fazla…
Mesela ülkemizin mâlum gündemi; Ardı arkası kesilmeyen kadın cinayetleri, dolar ve Euro’nun düşmek bilmeyen ateşi, genç neslin huzursuzluğu, çökmüş ekonomi, adalet, eğitim, haksızca hayattan koparılan çocuklar, insanların birbirine en azında saygı duyarak yaşamayı bir türlü becerememesi… Bütün bunlar katlanılır raddeyi geçeli bayağı oldu böyle bir ülkede yaşamak artık bana ıstırap vermeye başladı iyiden iyiye. Zaten başımızda bir korona belası var, ne zaman bitecek belli değil, siyaset desen hep aynı teraneler gerçekten çok bunalmadık mı artık?
Alın benden de o kadar ve şu ânda bütün samimiyetimle söylüyorum bir şansım olsa düşünmem buralardan giderim. Bu zaten uzunca bir süredir düşündüğüm ve bir şekilde yapmaya niyet ettiğim bir şeydi hele ki güzel ülkemin düştüğü durumu gördükten sonra. Evet bir yanım buraları terk etmek istemiyor, “yapamam” diyor ama diğer yanım ise artık bu karanlık yerde durmak da olmaz artık diye haykırıyor ve o yanım bariz bir şekilde ağır basıyor.
Nereye derseniz; neresi olursa… Mesela Yunanistan ki zaten bu aralar görmeyi en çok istediğim yerlerden biri, ah komşu… Mesela Ulu Önderimiz Atatürk’ümüzün doğduğu Selanik’i gezmek; Atatürk’ün dünyaya gözlerini açtığı eve gidip onu orada yad etmek, sonra onun büyüdüğü şehri adım adım adımlamak Beyaz Kule’yi, Kamara Meydanı’nı, Aristoteles Meydanı’nı… hepsini görmek köşedeki kafe ya da restoranlardan birine oturup etrafı seyretmek… Düşünmesi bile çok güzel ama dolar ve Euro’nun durdurulamayan iniş çıkışları bu ve tüm yurt dışı hayallerini kurmayı dahi imkansızlaştırıyor nerdeyse ama ben hayallerimden vazgeçmek istemiyorum- vazgeçmiyorum, vazgeçmeyeceğim.
Neyse, dağıtmayalım konuyu. Onun dışında Kavala, Atina, Meteora hepsini ölmeden bir kerecik de olsa görmek istiyorum, ki onlar için de bir şans olsa gözümü kırpmam atlarım balıklama. İtalya da olur; Roma, Milano, Floransa, Gelato, Pizza, Verona bu döngüde de kaybolurum. Ondan sonracığıma Paris’iyle, Eyfel Kulesi’yle, Louvre Müzesi’yle Fransa. Belçika, Avusturya, Hırvatistan, Hollanda, İspanya böyle uzar da gider bu liste.
Aslında yurtdışıyla ilgili hayallerimden biri de orada yüksek lisans, bunun için de imkan yaratmaya başlamalıyım bir yerden aslında bu aralar yapmaya başlamam gereken öyle çok şey var ki…
Ah, yine dağıttım konuyu. Ama eğer şu ân gerçekten bir şansım olsa emin olun başlamam gereken en az dört şeye başlarım, bitirebileceğim en yüksek hızla da bitiririm.
Şu ân bir şansım olsa… bu cümleyi benim de tamamlayacağım o kadar çok şey var ki.