Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat programında “Soylu genel başkanına kumpas kurduğunu itiraf etti” dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat programının konuğu olarak gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Soylu’nun Habertürk ekranlarında hakkındaki suçlamalarına değinen Davutoğlu, “Söylediği her şey külliyen yalandır. Bir tane doğrusu yok. Ben arkadaşlarımı dinletmek gibi bir işe girişmem, Soylu alçakça iftira atıyor. Elinde devlet imkanı var, emniyete, MİT’e söylesin, çıkartsınlar kimi dinletmişim? MKYK toplantısında şunları şunları söyledim diyor. Bir kişi söylediklerine şahitlik edemez” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tarihi bir yol ayrımında olduğunu da söyleyen Davutoğlu, “Soylu Bahçeli ve Perinçek’in baskısıyla görevinde kalırsa, bundan sonra herkes Erdoğan yerine onlara yaranmaya çalışır” ifadelerini kullandı.
Davutoğlu’nun konuşmasından bazı satır başları şu şekilde:
Sedat Peker’in Süleyman Soylu’ya yönelik iddialarına cevap beklerken Soylu bir anda konuyu bana getirdi. Söylediği her şey külliyen yalandır. Bir tane doğrusu yok. Süleyman Soylu, güzel bir itirafta bulunuyor. Kendi başbakanına, kendi genel başkanına karşı bir kumpasın içinde olduğunu itiraf ediyor. Ben çetin bir işe kalkıştım, imar rantlarına, faiz rantlarına, çıkarcılara, mafyalara neşter atacaktık. Siyaset-mafya-iş dünyası arasındaki bağları koparmak üzere siyasi ahlak yasası getirecektim. Tüm bu adımlara karşı karşımda bir çete örgütlendi parti içinde: Binali Yıldırım, Süleyman Soylu ve Berat Albayrak. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile koordineli bir şekilde.
SAYIN SOYLU, SEN O KUMPASIN HESABINI VERECEKSİN!
Ben terörle mücadele için Mehmetçik ile birlikte Silopi’de iken, Sur’da iken, Van’da iken, Ceylanpınar’da iken, Süleyman Soylu benim arkamdan 3-5 kişiyle kumpas kuruyordu. Benim olduğum yere rüşvet giremezdi, nepotizm giremezdi, benim olduğum yere mafya giremezdi. Bu bendin yıkılması gerekiyordu ki bu çark sürsün.
Kurtlar sofrasında oturan o alçak kurtlar sahne alsınlar. Soylu kendisini ihbar ediyor, “ben meşru Başbakana karşı kumpas kurdum” diyor. Bunların siyaseti bir kurtlar sofrasıdır. Bu son saldırı, kurtlar sofrasında birbirini yemekte olan kurtların ‘buraya birini daha çekelim de onu da yiyelim’ deme çabasıdır. Ben o sofraya gelmem Sayın Soylu. Ama sen o kumpasın hesabını Allah indinde de kullar indinde de hesabını vereceksin.
HULUSİ AKAR VE EFKAN ALA’NIN KONUŞMA VAKTİDİR
Ben buradayım, ellerinde devlet imkanları var soruştursunlar. Emniyete, MİT’e söylesin, çıkartsınlar. Ben arkadaşlarımı dinletmek gibi bir işe girişmem ama Soylu alçakça bir iftira atıyor. Terörle mücadeleyi biz verdik.Hulusi Akar ve Efkan Ala’nın konuşma vaktidir. Hiçbir zaman HDP ile anayasa tartışması olmadığı gibi Kuzey Suriye’de devlet kurulmasını engellemek için mücadele verdik ve Başbakanımız Davutoğlu’ydu demeliler. Bu onların bana borcudur.
Ben terörle mücadele için Mehmetçik ile birlikte Silopi’de iken, Sur’da iken, Van’da iken, Ceylanpınar’da iken, Süleyman Soylu benim arkamdan 3-5 kişiyle kumpas kuruyordu. Soylu’nun işi ucuz kahramanlık. MKYK toplantılarında, Bakanlar Kurulu toplantısında Soylu’nun bir kez dahi terörle mücadele ile ilgili şimdi söylediği iddiaları gündeme getirdiğine bir kişi şahitlik edemez. Süleyman Soylu, terörle mücadeleyi de bizim bıraktığımız yerden devam ettirdi. Ama bunu demokratik hukuk devletine aykırı şekilde yürüttü. Kürt vatandaşlarımızın kalbini kırarak yürüttü. Faili meçhul yok diyor, Van’da helikopterden köylü atıldı ya.
BENİM DÖNEMİMDE AĞAR MI VARDI SAHNEDE? SOYLU AÇTI YOLUNU
2016’da ben Başbakan iken Mehmet Ağar sahnede miydi? Yoktu. Nasıl girdi sahneye? Efkan Ala İçişleri Bakanı iken “Mehmet Ağar 90’lı yılların kadroları ile biz devredeyiz” havalarıyla dolaşabiliyor muydu? Nasıl girdi? Süleyman Soylu’nun kendisi Mehmet Ağar’ın sistem içerisine girmesine vesile oldu, aracılık etti. Kurtlar sofrasında düşen düşene. Hepsi ‘ben düştüysem onu da aşağı indireyim ki, belki onu yerler’ diyor.
Kimin yem olacağının kavgası bu. Soylu bakıyor kendi düşüyor, Ağar’ı aşağı çekiyor. Ağar düşerken ‘mafya’ diyip Soylu’yu aşağı çekiyor. Binali Yıldırım, Süleyman Soylu, Berat Albayrak bir iktidar mücadelesine girdiler. Açıklamalardan anlaşılan Soylu, Albayrak’a karşı mücadelesinde bir dönem Sedat Peker’i kullandı. Peker de ‘biz seninle ortaktık, niye şimdi bunu yapıyorsun?’ diye meydan okuyor. Bu ilişkiler öyle bir şeydir ki parmağınızı verirsiniz eliniz gider, elinizi verirsiniz kolunuz gider, kolunuzu verirsiniz yüreğiniz gider. Bunların yüreği kalmadı!
SOYLU BANA SAHİP ÇIKMAZSANIZ HEPİNİZİ YAKARIM DİYOR
Sedat Peker nasıl ‘ben dünyayı yakarım’ diyorsa, Süleyman Soylu da ‘bana sahip çıkmazsanız ben AK Parti’yi yakarım’ diyor. Soylu sistemin içindeki bütün aktörlere mesaj veriyor, “hepinizi yakarım” diyor. Soylu bakın nasıl bir mesaj gönderiyor AK Parti’ye ve Cumhurbaşkanı’na. Para sayma makinesinden bahsetti.
Efkan Ala’ya suç isnadında bulunuyor, Muammer Güler’in para sayma makinesini gündeme getiriyor. Bunun üzerinden de Erdoğan’a mesaj veriyor. SETA meselesi, doğru, biz onu bir düşünce kuruluşu olarak kurduk ama sonra siyasete angaje oldu bütün itibarını kaybetti. Soylu SETA’yı suçluyor, 2015’te SETA’nın başında kimler vardı? Beştepe’de olan Fahrettin Altun vardı. Yönetim Kurulu Başkanı Serhat Albayrak.
BUNLAR DEMOKRASİYE İNANMAZ, İSTANBUL SEÇİMLERİNDE GÖRDÜNÜZ
Bütün AK Parti seçmenine bir kez daha buradan sesleniyorum: Sizin başınızda bulunduğum dönemde Türkiye nasıldı, AK Parti neredeydi? Ve şimdi Türkiye nereye getirildi ve AK Parti nereye geldi? Hala bana ‘hocam’ diyerek bakan AK Parti seçmenlerinin vicdanlarına buradan sesleniyorum. İşte biz bunların olmaması için dalga kıran gibi bunların önünde durduk ama yalnız bırakıldık. Bunlar demokrasiye inanmaz, İstanbul seçimlerinde gördünüz. Bunlar gücü bırakmaktan korkuyorlar, çünkü Kurtlar Sofrasının son aşamasına geliyoruz, düşen düşene. Onun için herkes o sofrada kalmaya çalışıyor.
ERDOĞAN TARİHİ BİR YOL AYRIMINDA
Cumhurbaşkanı tarihi bir yol ayrımında. Alttan alta kaynayan bir yanardağın üstünü kapatmaya çalışırsa hayatının hatasını yapacak. Türkiye’yi kendisinin değil Bahçeli’nin yönettiğini, rotayı da Perinçek’in belirlediğini ortaya koymuş olacak. Bahçeli ve Perinçek baskısıyla Süleyman Soylu makamında kalırsa bundan sonra kimse Cumhurbaşkanı’na itaat ve hizmet etmek düşüncesinde kalmaz, gider Bahçeli’ye, Perinçek’e yaranmaya çalışır.