Güz mevsimi, hazan mevsimi… İsimleri birbirinden farklı olsa da hüznü kucaklayan mevsimin adıdır sonbahar.
Ne kadar hüzün mevsimi olarak anılsa da, yüreğin nadasa bırakılıp, içimizdeki umutların tazelenerek, bahara tekrardan yeşermek için yaprak dökümüdür. Yürek yorgunluğunun demir atıp dinlenme zamanıdır.
Yaşamın koşuşturmasında koşan ruhumuzun biraz mola verip, derin bir sükûnetin içinde kabuğuna çekilmesidir. Tekrardan bahara koşmak için ruhun dinlenmesidir.
Mevsimlerin en güzeli en asilidir. Yaşanmışlıkların teraziye konulup muhasebe etme vaktidir.
Bu mevsimde yapraklar sessizce veda eder dallarına. Aynı insanoğlu gibi; bazen vedalar gerekir ömre. Yıpranmış yorulmuş duyguların tekrar filizlenmesi için yaprak dökmesi lazımdır. Aslında ağaçlar içinde, insanlar içinde, tekrardan yenilenme zamanıdır.
Sonbaharın doğaya bıraktığı, yeşilden sarıya tüm tonlarıyla, sanki ruhumuzu da bu renk tonlarının içinde, farklı bir duygu rotasına çevirdiği zaman dilimidir. Biraz hüzün, biraz yalnızlık, biraz da dinginliğe bürünür beden.
Penceremize vuran yağmurun sesin de, ılık ılık esen rüzgârların serinliğinde ve bir fincan kahvenin sıcaklığında, en güzel dost olan kitaplara sarılma zamanıdır. Yaşanmışlıkları, ayrılıkları, hüzünleri, kitap satırlarında yüreğe demleme vaktidir.
Belki uğur böcekleri konmaz bu mevsimde parmak uçlarımıza ama gözyaşlarımız sonbaharın yağmur bulutlarına eşlik ederken kimseler anlamaz kirpik uçlarımızın ıslaklığını.
Doğayla birlikte kuşlar da göç etme telaşına bürünürler. Yaşamı sürdürmek, başka bahara ulaşma yolunda kanat çırparlar sonsuz maviliklere.
Zaman bir nehir misali akıp giderken ömürden, her mevsim ayrı bir güzelliğini bırakır ruhun derinliklerine. Bazen sevinci, bazen mutluluğu, bezen hüznü. Her duygu bizim için değil mi?
Sahi daha kaç sonbahar görecek ömrün arifesindeyiz?
Kim bilir, kaç güz daha kaldı yaşam heybemizde. Kim bilir, kaçıncı leylim bahara ulaşmak için yaprak dökümündeyiz.
HÜZÜN MEVSİMİ
Sis çökmüş, duman sarmış dağları
Ağaçların kurumuş dökülmüş yaprakları
Göç etmiş kuşlar
Sessizliğe bürünmüş her yanı.
Hazan mevsimi, ayrılıklar ağır yaralı
Yüreğimde uzun bir yolculuğun ağırlığı
Yorgun, hüsran, gönül kırgınlıkları…
Heybemde bu aralar güzel bir şeyim yok.
Elimi attığım her şeyde can kırıkları…
Şimdi, hüzün mevsimi zamanı
Beden ağır, yürek ağır…
Güz sarmış tende ki bu canı
Dökülüyor içimden yavaşça,
Sararmış ruhumun yaprakları
Ve bir uzun sonbahar olur,
Yorgun gönlümün ardından
Yüreğimin susuşları.
(Hüzün Mevsimi şiirim Yüreğimin Kaleminden adlı şiir kitabımda yer almaktadır)
Hayata ve insana dair tekrar görüşmek dileğiyle…