1930 yıllarda ülkemize giren siyah önlük beyaz yaka tek tip okul birliğini sağlamak amacıyla kullanıldı.
Asıl amaçlarından biri çocuklar arasında zengin fakir ayrımı olmadan okulda sağlanacak bir düzendi.
Dünyada yaşanan ekonomik krizin de etkisiyle, öğrencilerin kıyafetleri en basit ve ucuz kumaş olan krizetten siyah önlük, beyaz yaka, siyah ayakkabı oldu. Yoksulluğu örten bu kıyafet 1990’lı yıllara kadar kullanıldı. Okullarda siyah önlük zorunluluğuna 1989-1990 eğitim-öğretim yılında, yayımlanan genelgeyle son verildi. Dönemin Milli Eğitim Bakanı merhum Avni Akyol, yayımladığı genelgede okullarda deniz mavisi, lacivert, siyah ve gri renklerden birinin önlük rengi olarak seçilmesinin kararlaştırıldığını belirtti. Bu dönemden itibaren siyah önlüklerin yerini mavi önlükler aldı.
Önlüklerimiz siyah yakalarımız beyazdı
Sobalı sınıflarda okuduk. Bir kaynak için farklı okul kütüphanelerine giderdik. Çok mutluyduk. Sınıflar kalabalıktı. Arkadaşlarımız ailemiz gibiydi. Hiçbir arkadaşımın ayakkabısına bakmaz marka ismi bilmezdik. Bazen pikniğe giderdik herkes bir tabaktan yerdi. Babalarımızın ne iş uğraştığını hiç sormadık biz sadece arkadaştık. Sınıfımız bazen soba isi kokardı. Paltolarımız üst üste asılıydı. Kişiye özel dolaplarımız yoktu. Yıllar geçti hepimiz büyüdük farklı meslek gruplarına yönelenler oldu. Evlenenler, yaşamını yitirenler ya da hakkında hiç haber alamadıklarımız. Biz siyah beyaz dünyanın çocuklarıydık.
Başarısı düşük bir nesil yetişiyor
Şimdi bakıyorum her çocuk marka giyiniyor. Okula serbest gidiliyor her evde internet bilgisayar var. Kaynak sıkıntısı yok. Ama ders yaparken sıkılan çocuklar okula gitmek istemeyenler onu geçtim. Başarısı düşük bir nesil yetişiyor. Hayalleri yok. İdealleri yok. Ders çalışmayı sevmiyor gelecekten beklentileri yok. Bir çocuğa her imkânı sunmak onun için yeterli bir gelecek teminatı mıdır? Ya anneler ve babalar çoğu çalışıyor çocuklarına ayıracak beş dakikaları yok ama internette arkadaş toplantılarında geçirecek bolca vakitleri var. Biz onlar için çalışıyoruz. Çalışmak imkan sunmak yeterli mi ? Bence iyi bir anne baba nasıl olmalı sorusunu kendilerine sormalılar.
Rahmetli annem ve babam ilkokul mezunuydu. Her gece uyurken bana kitap okurlardı. Annem benimle evcilik oynar bebeklerime elbise dikerdi. Babam hafta sonları beni parka ya da bir kafeye götürürdü. Kışın sıcak sütlü kakao yazın limonata damak zevklerim arasındaydı. Çok zengin bir ailenin kızı değildim ama mutluydu. Çünkü mutlu bir ailede yetişiyordum. Her gece derslerimi babama anlatırdım. Zavallı babam beni hiç bıkmadan dinlerdi. Hayallerim vardı benim hiç bitmeyen ve yenisi eklenen.
Siyah beyaz dünyamda mutluydum
Kim ne derse desin ben siyah beyaz dünyamda mutlu bir çocukluk geçirdim. Yetişkinim gelecek kaygısı şuan hiç bitmiyor gündem sürekli değişiyor ben sadece izliyorum. Hayalleri olan çocuklar çok olsun istiyorum yüzlerindeki gülümseme hiç bitmesin.