Henry Ward Beecher, zina ile suçlandığı sırada Amerika’nın en ünlü papazıydı. Yürek yakan ağıtları o döneme hakim olan ve cehennem azabını hatırlatan Eski Ahit retoriğinden keskin bir kopuşa işaret ediyordu. İmzası, Tanrı’nın sevgisinin koşulsuz olduğu öğretisine dayanan ”Sevginin İncil’i” felsefesiydi ve bu teori 19.yy Amerika’sında epey ilerici bir felsefeydi. Binlerce insan onun vaazlarını dinleyebilmek için her pazar Plymouth Kilisesi’ne akın ediyordu.
”Beecher çok ama çok kötü bir şey yaptı.”
Aşkta erkeğin ilgisini gençliğin tazeliği ve albenisi çeker. İlk aşkın en iyisi olduğu söylenir ama en fukarası budur. İnsan, yaşamın disiplinini hissetmeden sevmenin ne olduğunu bilemez. Genç aşk bir alevdir, çok güzel, çoğu zaman ateştir. Ancak ateşi narin ve titrektir. Yaşlı ve hizaya gelmiş bir kalbin aşkı ise kömür alevi gibidir. Derinden yanar ve kolay kolay sönmez.
Beecher’ın yasak aşka kapılan ”kalbi” ne kadar ”hizaya gelmişti” bilinmez, ancak ”derinden yandığı ve kolay kolay sönmediği” kesin.