Sayılara olan merakı, taşlara olan ilgisi onu Jeoloji Mühendisliği’ne yönlendiren, aynı zamanda Arkeoloji öğrencisi, araştırmacı yazarımız sevgili Banu Tuğcu ile birlikteyiz.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Banu Tuğcu kimdir?
Banu Tuğcu, 1981 yılı ağustos ayının 14’ünde Isparta’da dünyaya geldi. Arkadaşlarıyla, hayali kahramanlarla ve kitaplarla geçen güzel bir çocukluk geçirdi.
İlkokul birinci sınıfın yaz ayında annesinin hediye ettiği macera dolu bir kitapla okumaya ve mağaralara olan ilgisi başladı. Çünkü kendini o karakterin yerine koymuştu. Ertesi yıl yazdığı “Şekerci Dede” adlı öyküyle de yazım dünyasına adım attı. O zamandan beri okumaya ve yazmaya olan tutkusu aralıksız devam etti. Sayılara olan merakı, taşlara olan ilgisi onu Jeoloji Mühendisliği’ne yönlendirdi. Geçmişte yaşamış insanları anlama çabasıysa “Osman Hamdi Bey ve Kadim Sırlar” adlı eserini kaleme almak için yaptığı araştırmalar sırasında arkeolojiye olan karşı konulamaz merakıyla Süleyman Demirel Üniversitesi Arkeoloji bölümünde lisans eğitimine başladı ve halen eğitimine devam etmektedir. Bu süreçte kadim medeniyetleri araştırmaya, o dönem insanlarını ve eserleri tanıma macerası devam etmektedir.
2016 yılında dünyaya gelen harika ikizlerini büyütmek için kamudaki görevinden istifa etti. Onların zengin hayal dünyasına eşlik ederek, okumaya ve kendini geliştirmeye çabalamaktadır.
Şimdiye kadar kaç eser verdiniz?
İlk eserimiz “Galata Rüyası” ikinci baskısıyla okuyucuyla buluştu. Ardından “Sevgi” adlı romanımız yayımlandı. Geçen yıl “Açıl Susa Açıl” adlı çocuk kitabımızı çıkardık. Ülkemizde her yönüyle tanımadığımız, pek çok alanda başarılara imza atan Osman Hamdi Bey’in öncülüğünü yaptığı arkeolojik kazıları kaleme aldığımız “Osman Hamdi Bey ve Kadim Sırlar” adlı eserimiz de yeni çıktı.
Kitabınızın içeriği nedir?
Osman Hamdi Bey, ressam olarak tanınsa da Anadolu topraklarında zengin arkeolojik eserlere sahip olduğumuzu dünyaya gösteren ilk arkeologdur. İskender Lahdi, Zeus Sunağı ve Ağlayan Kadınlar Lahdi başta olmak üzere, pek çok kıymetli eserin müzelerde sergilenmesinde olağanüstü çaba sergilemiştir. Her başarılı insanın başına gelen olumsuz eleştirilerden nasibini alsa da bu durum onun başarılarını gölgeleyememiştir. Onu özellikle gençlerimizin tanımasını, yaşadığı imkansızlıklara rağmen eşsiz güzellikleri gün ışığıyla buluşturarak yepyeni müze binası inşa ettirip, burada hazırladığı kataloglarla dünyaya tanıtmasını insanların bilmesini istedim. Zorluklar karşısında verdiği olağanüstü mücadelelere perde arkasından şahitlik ettim. Roman tadında okuyucunun beğenisine sunarak, ona olan borcumu ödeme gayretindeydim.
Kitaplarınızı okurlar neden okumalıdır?
Eserlerimizde o döneme ait dokuyu gözler önüne seriyoruz. Kurguyla harmanlayarak okurun kendini o dünyada hissetmesini ve yaşananlara şahitlik ederek, kitabın kapağını kapattığında sıkılmadan pek çok doğru bilgiyi öğrenmiş olması için çabalıyoruz. Yazarken aldığımız hazzı, okurken hissettirme gayreti içindeyiz. Heyecanla başlayan serüvenlerin, eksilmeden son sayfaya dek sürmesi için değerli Sanat Editörüm İlknur ARTUĞ ile olağanüstü çaba sarf ediyoruz.
Yazarken kendinize ait özel bir alanınız var mı? Yoksa her ortamda yazar mısınız?
Yazmak için kurşun kalem ve kâğıt dışında bir eksik hissetmiyorum. Lakin yazacağım konuları özenle seçiyorum. Çünkü insanların kıymetli zamanlarını alacağım için okuduklarında hem keyif almalarını hem de pek çok alanda bilgi sahibi olmalarını arzuluyorum. Bu nedenle uzun süren çapraz okumalar neticesinde yazmaya başlıyorum.
Her yerde yazabilsem de en uygun ortam, çalışma masamda sabah erken saatlerde, herkes uykudayken başlıyorum. Böylece dinginliğin içinde uzun süre duygusal aktarım gerçekleşiyor.
Banu Hanım röportajımıza vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.
Sizi tanımaktan büyük keyif aldık. Yolunuz açık, başarılarınız daim olsun.
Çok teşekkür ederim. Edebiyat dünyasında kıymetli eserlere imza attığınızı biliyorum. Sizinle tanışmak, bu röportajı gerçekleştirmek bizim için çok kıymetliydi. Ayrıca değerli Sanat Editörüm İlknur ARTUĞ’a edebiyat deryasında deniz fenerimiz olduğu için, her konuda varlığıyla bizi onurlandırdığı için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Saygılarımla…
Edebiyat dolu günlerde tekrar görüşmek üzere…