“Saygısız ağız anahtarsız açılır” demişler. İşte bu ağızlar her şeyi bilir, durmadan konuşur, hesap sorar, bir tek kendi haklıdır. Bu ağızdan saygı bekleyebilir miyiz? Her şeyi biliyor, fakat haddini bilmiyor.
Toplumun en müşterek derdi “saygı”. Saygıdan yoksun insanların yaptıkları hemen hemen her zaman karşımıza çıkabiliyor ne yazık ki! Sosyal medyada, yolda, iş yerinde.. kısacası günlük hayatımızda. Ailede başlayan saygı, dışarıda da karşılık görmelidir.
Saygının olduğu yerde sevgi de vardır. İnsan ilişkileri de böyle perçinleşir. Birey, çocukluğunda sevgi görmeli ki sevebilsin, saygı duyabilsin. Aile fertleri arasında bu duyguları yaşamış insanların, ilişkilerinde tasvip edilmeyecek kötü davranışlara rastlamak neredeyse imkansızdır. Saygıyı düstur edinmiş insanların iyi günde kötü günde sorunları büyük bir anlayışla sevgiyle aşabildiğini görürüz. Lakin, sevgi de kusur olur, saygı da olmaz. Sevgi zorunluluk değil, gönül işidir. Herkesi sevemeyiz. Ama saygı mecburi istikamettir ve takip mesafesini korumak gerekir.
“Saygısız ağız anahtarsız açılır” demişler. İşte bu ağızlar her şeyi bilir, durmadan konuşur, hesap sorar, bir tek kendi haklıdır. Bu ağızdan saygı bekleyebilir miyiz? Her şeyi biliyor, fakat haddini bilmiyor.
En güzel ahlak, birbirimizi sevmekten ve saymaktan geçer. Düsturumuz saygı olsun ki saygı görelim. Saygı herkesin hakkını, hukukunu gözetmektir.