Sarı simli bisiklet!… Aylardan hazirandı. Sekiz yaşındaki küçük kız karnesini alalı çok olmamıştı. Bir gün balkon kapısının penceresinden bakıyordu.
Etrafta mavi gökyüzünü çatı yapmış çocuklar bisikletleri ile geçiyordu. Sonrasında babası geldi kızın. Kamyonetin arkasında orta boyda sarı ve küçük bir mavi bisiklet indirdi. Küçük kız, kendini nasıl dışarı attığını bilmiyordu. Diğeri ise kardeşinindi.
…
Babası ona bisikleti öğretecekti. Sarı simli bisiklet, gözlerinde yıldız gibi parlıyordu. İki teker üzerinde durmakta zorlanacağından arka tekere ek küçük tekerler takıldı. Babası ona öğretmek için çok çabaladı. Önce ilk ek tekeri, aradan zaman geçince ikinci ek teker çıkarıldı.
Bir gün şafak kızıla boyandığında ilk kez 100 m’lik alanda iki teker üzerinde gidecekti. İlerledi ve 100 m’yi dönerken arkasından bir araba geldiğini gördü. Yolun kenarındaydı ama panikledi küçük kız ve karşıdaki evlerinin duvarına tosladı. O yazın sonuydu.
Bu bisiklet vitesli değildi. Orta boyda ve iki teker arasında hem çapraz hem de üstte düz bir demir boru vardı. Çapraz borunun üzerinde “Bianchi” yazıyordu. Koltuk kısmı İngiliz anahtarı ile açılıp ayarlanabiliyordu ve güçlü frenleri vardı. Bu bisiklet ile küçük kız, sokaklarda sarı bir yıldız gibi parlıyordu. Zamanla daha hızlı sürüyordu.
Her yaz tatilinde, tekerler tekrar şişirilir. Çünkü kış boyu bodrumda betonda durmaktan lastiğin tekeri inerdi. Ve tekrar sarı yıldız rüzgar gibi esecekti. Gün geçtikçe mahalledeki arkadaşları ile yarış yaparlardı. Uzun yaz gecelerinde gün hiç bitmiyor gibiydi.
Gök mavi altında eski asfalt yol, toprağa karışmıştı. Etrafta müstakil evler ve tarlalar sarı yıldıza eşlik ediyordu. Bir taraftan iğde ağaçlarının kokusu ile sarhoş olurken diğer tarafta kiraz ve şekerpare ağaçları kızı karşılardı. Bisikletini durdurup o ağaçların dallarına tırmanır. Ceplerini doldurana kadar inmezdi. Sonra ev sahipleri görmeden kaçırırdı sarı yıldız küçük kızı.
Yaptığı bisiklet yarışlarında ise ya kazanır ya da berabere kalırdı arkadaşlarıyla. Çok severdi o kız yarışları. Hatta tekerler birbirine çarpar ve küçük kıvılcımlar çıkarırdı. Ama yarışı bırakmazlardı.
…
Bir de gök mavi de ellerini bırakıp ruhunu dans ettirdiği zamanlar vardı. Özgür ve güçlü hissederdi. O küçük kızın hala saçları dağınık ve tek başına yalnız olmak için her şeyini verir.
Sarı Yıldıza Sevgilerle… :)