Bir amacı olmalı insanın, rüzgara karşı boyun eğmemek için. Ne istediğini bilmeli ve onun uğruna mücadele etmeli asla pes etmeden.
Yenik düşse dahi sert rüzgarlara, yine yeniden ayağa kalkmayı başarabilmeli çoğu zaman. Hani derler ya yere düşsen dahi bir avuç toprak ile ayağa kalkacaksın, o misal . Başına gelenleri kabullenip düştüğün yerde kalmak yerine bütün bu olanlardan ders çıkarıp eskisinden daha güçlü ayağa kalkmalısın yeniden. Küllerinden yeniden doğmak dedikleri bu olsa gerek.
Hayat adını verdiğimiz bu yolda emin adımlarla ilerlersen ne rüzgarlar ne de fırtınalar düşürebilir seni. Çünkü bir amacın var ve ne istediğini biliyorsun. O amaç uğruna yürüdüğün tüm yollar seni istediğine kavuşturmak için iş birliği yapacak. Elbette bu yollar yokuş aşağı olmayacak. Öncelikle o yokuşu gerek koşarak gerekse tırnaklarınla kazıyarak çıkacaksın. Martin Luther King: “Uçamazsan koş, koşamazsan yürü, yürüyemezsen sürün. Ama ne yaparsan yap ilerlemek zorundasın.” Sözü aslında tüm bu yazılanları özetliyor gibi.
Belirsizlik, kararsızlık, ertelemecilik gibi davranışlar amaca ulaşmayı engelleyen tuzaklardan sadece birkaçıdır. Bu tuzaklara düşmemek için harekete geçmek gerekir. Yarın değil, hemen şimdi. Çünkü yarın çok geç olabilir. Acaba değil, belki değil; o mu bu mu değil. O!
Ne istediğini bilen bir insan bu kez sağa sola savrulan bir yaprak değil, nereye estiği belli olan rüzgar olacak. Bu kez roller değişecek ve bir rüzgar gibi esip geçen, ne istediğini bilen bir insanın öyküsü başlayacak. Kalem de sensin, kağıt da sensin. İyi bir yazar olmak senin elinde.